KGF etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
KGF etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

13 Şubat 2019

Tanzim satışlardan Amerikalı emekliler de mutlu olacak

Ekonomide geçen temmuzdan bu yana yaşananlar sıradan olaylar değil. 2009 Küresel Krizinden çıkış sürecinin bir sonucu olarak biriken sorunlar ve dışardan gelen etkilerle önce kur, sonra faiz, ardından da enflasyon yükselişe geçti. 
Başta özel sektör olmak üzere tüm kesimlerin bilançolarında önemli tahribatlar yaratan dış borçlar, ekonomiyi bir sarmala soktu.
Şirketler başta olmak üzere, bilançosu bozulanlar borçlarını nasıl geri ödeyeceklerinin derdine düştü.
Kimi öz kaynaklarını devreye soktu. Bazıları işini küçültmek derdinde, işsizlik arttı. Diğerleri kamuya olan borçlarını ödemekte zorlanıyor. Başta KDV olmak üzere vergi ve sosyal sigorta primlerinin tahsilatında düşüler yaşanıyor. TCMB’den gelen para olmasa bütçenin nakit dengesi nasıl olurdu acaba? Bunlar yetmeyince bankalara olan borçların geri ödenmesine sıra gelebilir.
Kısacası herkes seçimlerin sonrasına kilitlenmiş durumda. Nisan sonrasında gerekli acı reçeteyi içeren önlemlerin alınacağını düşünenler az değil.
Ancak benim biraz farklı bir gözlemim var.

8 Mayıs 2018

Bankaların sorunlu kredilerinde son durum


Türkiye’de genel bir borç sorunu olduğu seçimlerin ana gündemi olmaya başladı. Muhalefet, ilginç (!) borç çözüm önerileriyle seçmenin gönlüne girmeye çalışıyor. (Önerilerin bütçeye ek yük getirmeye yönelik olduğuna dikkatinizi çekip, değerlendirmeyi sonraya bırakacağım)

Uzun yılların birikimi olan borçluluğun talep yanında hanehalkı ve şirketler arz yanında bankalar var. Talep yanındaki sorunları ve rakamları daha önceki yazılarımda defalarca yazdım.

Bugün bankaların tahsil edemedikleri ve/veya tahsilinde sorun yaşadıkları kredilere ait verileri bilginize sunacağım. Yani arz yönündeki bazı bilgileri paylaşacağım. Bu amaçla, Türkiye Bankalar Birliği, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) rakamları ve benim hesaplarımı içeren aşağıdaki tabloyu hazırlandım.

20 Ocak 2018

Büyümeye KDV desteği

Geçen yılın bütçe verileri yayınlandı. Açık rakamını, nakit dengesi ile bütçe dengesi arasındaki büyük farkı şimdilik bir kenar koyup, ben bazı gelir ve harcama kalemlerini dikkatinize sunayım.
Gelirlerdeki performansın ithalden alınan KDV, MTV ve çıkarılan yeniden yapılandırma kanunlarının sonuçları olduğu görülüyor. Genel performansı değerlendirmek için enflasyon + büyüme rakamına beraber bakmak lazım. Geçen yıl enflasyon %12 idi. Büyüme ise %6-7 aralığında bekleniyor. O zaman gelirlerde %18-19 civarındaki değişim normal karşılanmalı. Geçen yıl merkezi bütçe gelirleri %14, vergi gelirleri ise %17 kadar artmış. Kötü bir performans değil.

7 Eylül 2017

Hazine borç stokunun son durumu

Önce küçük bir açıklama yapayım. Hazine (merkezi yönetim) borç stoku deyince işin içine sadece Hazine’nin borçları giriyor. KİT’ler, yerel yönetimler, fonlar ve varsa döner sermayelerin iç ve dış borçları bu rakamlara dâhil değil. Dolayısıyla toplam kamu borç stoku deyince, aşağıdaki rakamlara bu kurum ve kuruluşların borçlarını da eklemeniz lazım.

Gelelim son verilere.

Temmuz sonu itibariyle Hazine’nin borç stoku toplamı 817 milyar lirayı geçti.
Geçen yılsonuna göre, bu yılın yedi ayında stok 58 milyar lira büyümüş. Aşağıdaki ilk grafikten görüleceği üzere, bu rakam az değil. Önceki yılların yıllık değişimiyle karşılaştırdığımızda 2009 Kriz yılına çok yakın. Ama dikkat: 2009 rakamı yıllık, bu yılın ki yedi aylık.

5 Temmuz 2017

Bankaların sorunlu kredilerinde son durum

Ekonomide “John Ahmet’in devir daim makinesi” şöyle çalışıyor: Hazine, bankalar ve gücü yeten şirketler dışarıdan ucuz borç alıyor. Yetmezse Merkez Bankası’ndan yardım isteniyor. Bankalar bunların üstüne mevduatları da ekliyor. Sonunda Hazine’ye, KOBİ’lere, tüketicilere, kredi kartı sahiplerine; konut/otomobil almak isteyenlere kredi veriliyor. Böylelikle kamu ve özel sektörün yaptığı tüketim ve yatırım harcamaları artıyor. Ekonomi büyüyor. Ama üretken yatırımlar yeteri kadar çoğalmadığı için yeteri kadar istihdam yaratmadan büyüyor.

Buraya kadar olan bölüm, işin zevkli tarafı.

Ancak bir de eğlencenin sonrası var. Borçların geri ödeme zamanı gelince her borçlu aynı davranışı gösteremiyor.  Kimi yeteri kadar gelir elde edemediği için, bir kısmı diğer borçlarına öncelik tanımak zorunda kaldığı için, bazıları da ödemek niyetinde olmadığı için borç taksitlerini zamanında ödemiyorlar.

7 Haziran 2017

Yılın ikinci yarısında ekonomide ne olur?

Hatırlarsınız. Daha birkaç ay öncesiydi.
Siyasi ortam hem dışarda hem de referandum nedeniyle, içeride belirsizdi. Trump’ın Amerika’sı, Brexit sonrası Avrupa, Ortadoğu’daki savaşlar gibi dış etkenlere bizde rejim değişikliği getiren hayati bir oylama eklenmişti. Belirsizlikler bugüne oranla daha fazlaydı.
O günler aynı zamanda dövizde yukarı hareketlenmenin yaşandığı günlerdi. Ortalık “Dolar kaça kadar çıkar? Ne olacak bu ekonominin hali?” sorularından geçilmiyordu.
Sonunda Merkez Bankası, politika faizlerini değiştirmedi ama geç likidite penceresi faizlerini yüzde 8’lerden yüzde 12’lere çıkardı. Böyle bir tercih yapmasının nedenini, şartların geçici olduğuna bağlayarak açıkladı. Yetkililerin açıklamalarından, bir süre sonra ortam normale dönünce normal politika faizleri devreye girecek anlamı çıkarıldı.
Yanı sıra Referandum öncesinde, bankalar Kredi Garanti Fonu kefaletiyle çok kısa sürede 180 milyar lira kredi dağıtarak rekor kırdılar. Ancak yeterli TL kaynağı olmayan bankalar kredilere kaynak arayışına girdiler ve TL’sına yüksek faiz vermeye başladılar.
Aynı dönemde enflasyon da yükselme eğilimindeydi. O da faizlere baskı yapıyordu.

23 Mayıs 2017

Sistemin bazı parçalarının bakıma/değişime ihtiyacı var

Son günlerdeki bazı gelişmeleri yan yana getirince kafam biraz karışıyor.

Gelmek istediğim konu şu. Geçen yıl, kamu alacaklarının yeniden yapılandırmasına ilişkin kanunun görüşmeleri sırasında, değerli dostum Bülent Kuşoğlu bahsetmişti. Devletin vergi, SGK, gümrük gibi alanlardan alacaklarının aslı (anaparası) 160 milyar liraymış. Bu toplamın 91 milyar lirası vergi alacaklarından, 68 milyar lirası ise SGK alacaklarından oluşuyormuş. Dahası buna yaklaşık 150 milyar liralık ceza ve gecikme faizlerini de eklemek gerekiyormuş.

Benzeri bir rakam, Bülent TAŞ’ın Dünya Gazetesinde yayımlanan makalesinde de var. Yasası geçen yıl TBMM’den geçen, yapılandırmaya konu kesinleşmiş vergi alacağının 90,7 milyar lira olduğunu belirtmiş. Sayın Taş, yazısında toplan yapılandırılan alacaklardan sadece 15,2 milyar liralık tahsilat yapılabildiğini söylüyor. (Ceza ve faizlerin ne kadarının silindiğini ve tahsilat yapıldığını ben yazıda göremedim.)

17 Mayıs 2017

Washington Konsensüs yıkılırken Türkiye

Yazılarımda sık sık belirttiğim gibi, kapitalizm içine düştüğü bunalımdan çıkış yolu bulmakta zorlanıyor. Şartlar önceki krizlerden farklı. O günlerde lider ülkeler, sözü dinlenen akil adamlar, iktisatçılar vardı. Örneğin 1929 Buhranından çıkarken Keynes’i herkes dikkate aldı. Özellikle II. Dünya Savaşı sonrasında, yeni hegemon ABD, kendi isteklerini “demokratik (?!)” ortamda kabul ettirdi.

Benzeri bir gelişmeyi 1990’larda Sovyetler Birliği’nin dağılmasından sonra gördük. ABD, AB ve Japonya yeni dünya düzenini şekillendirirken “Washington Konsensüs” diye bir projeyi dünyaya tanıttılar.

Küreselleşmenin ana ilkeleri bu projeyle ortaya konuldu.

Özetle, dört ana ilkesi vardı: Bir, mal ve hizmet ticareti serbestleşecekti. İki, sermayenin sınır ötesi hareketlerine bir sınırlama getirtilmeyecekti. Üç, göç ve emeğin serbest dolaşımı olabildiğince rahat olacaktı. Dört, kamunun ölçeği küçültülecekti.

27 Nisan 2017

Yata kata lüks otomobile Hazine garantisi

Değerli gazeteci kardeşim Sefer Yüksel’in Habertür’teki haberini okuyunca, geçirdiğim vertigo atağından kaynaklanan başımın dönmesi, biraz daha arttı.
Habere göre; Kredi Garanti Fonu (KGF) kefaletiyle verilen kredilerin toplamı 140 milyar lira olmuş. Alınan kredilerin bir kısmı amacına uygun olarak yatırımlar için kullanılmış. Bankacılılara göre; alınan kredilerin önemli bölümünün arsa alımına, lüks arabaya, ofis yeri satın alınmasına harcanmış. Hatta bazıları para fazla geldiği için bir bölümünü başka bankaya mevduat olarak yatırmışlar. Bazı firmalar da daha önce aldıkları KMH (Kredili Mevduat Hesabı) ile rotatif kredilerini, KGF kefaletine haiz kredileriyle kapatmışlar. “Bankacılar, şu ana kadar kullandırılan kredilerin yüzde 30’unun yeniden yapılandırma ve kredi kapama için kullanılmış olabileceğini tahmin ediyor”.
Bu garabet durumu açıklayabilmek için, önce kısaca kredinin ne olduğunu sonra da neden Hazine garantisinden bahsettiğimi açıklamaya çalışacağım.