Ekonomide geçen temmuzdan bu yana yaşananlar sıradan olaylar değil. 2009 Küresel Krizinden çıkış sürecinin bir sonucu olarak biriken sorunlar ve dışardan gelen etkilerle önce kur, sonra faiz, ardından da enflasyon yükselişe geçti.
Başta özel sektör olmak üzere tüm kesimlerin bilançolarında önemli tahribatlar yaratan dış borçlar, ekonomiyi bir sarmala soktu.
Şirketler başta olmak üzere, bilançosu bozulanlar borçlarını nasıl geri ödeyeceklerinin derdine düştü.
Kimi öz kaynaklarını devreye soktu. Bazıları işini küçültmek derdinde, işsizlik arttı. Diğerleri kamuya olan borçlarını ödemekte zorlanıyor. Başta KDV olmak üzere vergi ve sosyal sigorta primlerinin tahsilatında düşüler yaşanıyor. TCMB’den gelen para olmasa bütçenin nakit dengesi nasıl olurdu acaba? Bunlar yetmeyince bankalara olan borçların geri ödenmesine sıra gelebilir.
Kısacası herkes seçimlerin sonrasına kilitlenmiş durumda. Nisan sonrasında gerekli acı reçeteyi içeren önlemlerin alınacağını düşünenler az değil.
Ancak benim biraz farklı bir gözlemim var.