Ortalık
son KHK’ların gündemiyle meşgul.
OHAL
kararnamesiyle Gemlik yeni yerine taşınıyor, taşeron işçilere kadro veriliyor,
savunma alanında yeni bir KİT kuruluyor. Dahası Vakıfbank’ın hisse yapısı
değişiyor. Hazine bankaya özel tertip devlet iç borçlanma senedi ve kira
sertifikası veriyor. T. Varlık Fonu’nun daha fazla borçlanmasının önü açılıyor.
Böylelikle ikinci kamu hazinesine doğru bir adım daha atılıyor. En önemlisi bazı
bütçe işlemleri bütçe dışına çıkarılıyor. Bir mali kural olan kamu borçlanma
limiti bir kez daha deliniyor.
Böylelikle
mali disiplin artık sadece bütçe açığına bakılarak karar verilen bir kavram
olmaktan çıkıyor. Çünkü turpun büyüğü heybede, bütçe dışında.
Bu
konularda çok yazdım. Kendimi tekrarlamaktan ve sizleri sıkmaktan çekindiğim
için konuya tekrar girmeyeceğim. Ama sivillere “eylem bastırma yetkisi(!)” veren meşhur 121. Maddenin, bu haliyle,
ülkenin demokrasi geleceğine dinamit koymak olduğunu belirtmeden geçemeyeceğim.
Acilen kaldırılmamasının sonuçları
sadece sosyo-politik dengeleri değil, doğal olarak, ekonomideki risk algısını
da olumsuz etkileyecektir. Bu bağlamda yerli ve/veya yabancı sermayenin
doğrudan yatırım kararlarını askıya almaya başladığını duyarsanız şaşırmayın.
Gelelim
bugün ele almak istediğim trafik kaosu konusuna.