Başlık çoğunuzun hoşuna
gitmemiş olabilir. Önce ben de çok kararsızdım. Ancak son gelişmelere bakınca, akılca
kalıcı olabileceğini düşünüp bilinçli olarak seçtim.
Sonunda tahminim tuttu.
Yunanistan’a “direnmenin bedelini ödetiyorlar”!
Bazılarınız bu saptamamdan da hoşlanmamış olabilirsiniz. “Neyin bedeli?” diye
düşünmüş olabilirsiniz. Haklısınız.
Ama…
Ben işin sorumlusunun Çipras ve arkadaşları olduğunu
düşünüyorum. İzin verin nedenlerini açıklamaya çalışayım.
Öncelikle “Yunanistan’a bu
kadar borç verenlerin hiç sorumluluğu yok mu?” sorusunun cevabını vereyim. Tabi
ki var. Ancak söylememe gerek var mı bilmiyorum: Borç verenlerin doğasında bu
var. Ne kadar çok talep varsa o kadar borç vererek, bir ekonomiyi kendilerine
bağlamayı hedefler. Böylelikle borç alanlar tüketime yönelirler. Ardından
içeride üretim yetmeyince borç verenlerin ülkesinden ithalat yapılır. Dahası
onlardan aldıkları borçlar karşılığında dışarıya faiz ödenir.
Bunlar bilinen şeyler. Kabul, borcu alan, Yunanistan’ı borç
batağına sokan da Çipras ve arkadaşları değil. Önceki siyasetçilerin popülist
yaklaşımları olayı bu noktaya getirmiş.