29 Haziran 2015

Bahçelerde cam cam Çipras’ı öptü Merkel ablam

Başlık çoğunuzun hoşuna gitmemiş olabilir. Önce ben de çok kararsızdım. Ancak son gelişmelere bakınca, akılca kalıcı olabileceğini düşünüp bilinçli olarak seçtim.
Sonunda tahminim tuttu. Yunanistan’a “direnmenin bedelini ödetiyorlar”! Bazılarınız bu saptamamdan da hoşlanmamış olabilirsiniz. “Neyin bedeli?” diye düşünmüş olabilirsiniz. Haklısınız.

Ama…

Ben işin sorumlusunun Çipras ve arkadaşları olduğunu düşünüyorum. İzin verin nedenlerini açıklamaya çalışayım.

Öncelikle “Yunanistan’a bu kadar borç verenlerin hiç sorumluluğu yok mu?” sorusunun cevabını vereyim. Tabi ki var. Ancak söylememe gerek var mı bilmiyorum: Borç verenlerin doğasında bu var. Ne kadar çok talep varsa o kadar borç vererek, bir ekonomiyi kendilerine bağlamayı hedefler. Böylelikle borç alanlar tüketime yönelirler. Ardından içeride üretim yetmeyince borç verenlerin ülkesinden ithalat yapılır. Dahası onlardan aldıkları borçlar karşılığında dışarıya faiz ödenir.

Bunlar bilinen şeyler. Kabul, borcu alan, Yunanistan’ı borç batağına sokan da Çipras ve arkadaşları değil. Önceki siyasetçilerin popülist yaklaşımları olayı bu noktaya getirmiş.

24 Haziran 2015

Dışarıya net kaynak aktarımı

Bana göre bu topraklarda yaşanan ekonomik ve siyasi krizlerin kökeninde döviz dengesi yatar. Belki çok “profesyonel deformasyon” a uğramış bir görüş diyebilirsiniz. Ancak, 1960, 1971 ve 1980 öncesi Türkiye’de yaşanan döviz krizleriyle askeri darbelerin ve 2001 krizi sonrası yaşanan siyasi yıkımların ilişkisini araştırabilirsiniz.

Bu bağlamda yazılarımda çoğunlukla ekonominin dış dengesi üzerine yazmaya çalışıyorum.

Bu yazımda da dışarıya yaptığımız kaynak transferine farklı bir açıdan bakacağım. Hocaların hocası Prof. Dr. Korkut Boratav, bizim gibi ülkelerden (çevreden) metropoldeki yatırımcılara net kaynak aktarımları olduğunu belirtiyor.

22 Haziran 2015

Biz koalisyonla uğraşırken dünyada egemenlik hakları kısıtlanmaya çalışıyor

Az gelişmiş ülkelerin genel sorunudur. Dünyada konuşulan konular savaş, futbol, büyük kazalar gibi sansasyonel olmadıkça içeride haber konusu olmaz.

Biz koalisyon nasıl kurulur konusunda konuşurken, dünyada ülkelerin egemenlik konularıyla ilgili iki ekonomik başlık gündemde. Kabul edilmelidir ki öyle herkesin konuştuğu başlıklar değiller. Ancak ekonomistlerin her geçen gün üzerinde daha fazla durmaya başladıkları bir gerçek.

Birincisi kamu envanterinde kayıtlı mülkler.

18 Haziran 2015

FED faiz artırmaya başlarken ülkenin döviz pozisyonu

Beklenen oldu. Amerikan Merkez Bankası politika faizini bu yıl artıracağını ilan etti. Yükseliş yavaş olacakmış. Haber, kısa vadeli piyasalarda, neredeyse bayram etkisi yaratı.

Daha önceki yazılarımda, dünya finans piyasalarının içinde bulunduğu sıkıntılı durum nedeniyle hızlı faiz yükseltmenin mümkün olamayacağını belirtmiştim.
Ancak sonunda bir gün yükseleceği kesin.

Bazılarınız, “bize ne elin dolar faizinin artışından” derseniz aşağıdaki tabloya biraz yakından bakmanız gerekecek.

17 Haziran 2015

İlkeli koalisyon her derde deva olur

Seçimler tarihi bir dönemecin başlangıcı oldu. Seçmen tek parti, tek adam yönetimine hayır dedi. Dedi demesine ama öyle bir sonuç çıktı ki, yeni hükümeti kurmak bir yana ömrü bile tartışılır oldu.

Yeni hükümetin kurulmasında kilit  “çözüm süreci”. Kimse ekonomiden, Suriye’de yaşananlardan bahsetmiyor. Yunanistan, FED faiz kararı, İran nükleer anlaşması, Ukrayna – Kırım, Irak’ın bölünmesi vb. konular şimdilik pek konuşulmuyor. Emekliye ikramiye, asgari ücret, vergisiz mazot neredeyse unutuldu.

Sanki bu konularda her parti ayni şeyi düşünüyormuş, kolayca uzlaşılabilirlermiş gibi bir ortam oluştu. Eğer böyle ise çok güzel. Öte yandan sınırlarımızda yaşananlar konusunda partilerin ortak tavır alacaklarını düşünüyorum. Düşünüyorum diyorum çünkü HDP’nin artık Türkiye partisi olacağı, etnik temelli bir politika yapmayacağı söylemine inanmak istiyorum.

Ancak, Ankara’da siyasetten anlayan kime sorsanız ortak bir kanaat var: Kurulacak hükümet en fazla iki sene çalışabilirmiş. En geç 2017’de seçim varmış.

Gelin, ekonomi kısa vadeli geçici bir hükümeti kaldırabilir mi bir bakalım.

4 Haziran 2015

Değişen dünya dengelerini anlayabilmek için mal değil döviz ticaretine bakmak lazım

1994 yılında biten Uruguay Raunt Dünya Ticaret Müzakerelerinde finansal hizmetlerin uluslararası kurallara bağlanması dünya da önemli sonuçlar yarattı. Yanı sıra, aynı yıllardaki Sovyetler Birliği’nin dağılmasını da atlamamak gerek.

Adını ister emperyalizm ister küreselleşme koyun, artık dünyadaki yeni ekonomik dinamikleri anlayabilmek için, eskisi gibi mal ticaretinin dengelerini tahlil etmek yetersiz kalıyor. Çünkü belirleyici olan para ticareti, döviz piyasaları. Birileri, paradan para kazanarak dünya ekonomisini yönetiyorlar.