29 Şubat 2016

Cari açık neden azalmıyor?

Biliyorum, “Azalmadığını nereden çıkardın?” diye soracaksanız.

İsterseniz dış ticaret açığındaki azalışa bir bakın ve öyle karar verin. 2014 yılında 63,6 milyar dolar olan dış ticaret açığı, geçen yıl 16 milyar dolar azalarak 47,8 milyar dolara düştü. Buna karşılık, cari açıktaki azalış 11 milyar dolar. Aradaki fark diğer döviz gelir ve gider kalemlerinden kaynaklanıyor.

Diğer tanımının içine, başka kalemlerin yanı sıra; turizm, faiz, navlun, doğrudan yatırımlar, portföy yatırımları gibi işlemlerin gelir ve gider farkları giriyor.
Bunların en büyüğü yabancılara yapılan faiz ödemeleri, portföy giderleri ve yancıların ülkede yaptıkları doğrudan yatırımlardan elde ettikleri karların dışarıya transferleridir.

Bu tür döviz giderlerini yıllar itibariyle izlemekte yarar var. Çünkü, ekonomi ister yapısal uyum önlemleri sonucunda ister konjonktürel olarak dış ticaret açığını azaltsa bile, faiz ve portföy giderleri gibi kalemler, cari açığın azalmasında gereksiz direnç yaratır.

Ben bu bağlamda aşağıdaki tabloyu, bir önceki yılsonu verilerini içerecek şekilde yayınlıyorum. Bir konuya dikkatinizi çekmemde yarar var. Tabloda yer alan ara toplam cari açık kalemlerine dâhil edilir. Buna karşılık, “yabancıya ödenen DİBS faizi” kalemi içeride bütçeden, TL olarak ödenir. Tablo hazırlanırken yabancıların aldıkları TL’yi, dolara çevirdikleri ve paralarını yurt dışına götürdükleri varsayılmaktadır.

25 Şubat 2016

Dünya finans sistemi yeniden şekillenirken

Dünya 2008 yılında yaşanan derin ekonomik krizden çıkmaya, bir yenisinin içine girmemeye çalışıyor. Ne yazık ki bugüne kadar başarı sağlanamadı. Büyüme patinaj yapmaya devam ediyor. En son OECD büyüme tahminini aşağı doğru revize etti, yüzde 3’e çekti.

Yeni durgunluk olasılığı konuşulup, yazılmaya başlandı bile. Soruna daha önce değinmiştim: Talep yaratılamıyor.

Maliye politikaları, aşırı kamu borç yükü nedeniyle birçok ülkede çalışmıyor.
Yük para politikasının sırtına yüklendi. Önce sıfır faizle başlandı, yetmedi parasal genişlemeler geldi. Dünya, bol para ortamında çılgınca borçlanmaya devam etti. Stoka, 2007 yılından bu yana 60 trilyon dolar yeni borç eklendi. Böylelikle toplam borç yükü 200 trilyon doları, dünya milli gelirinin üç katını geçti.

Şimdi sıra negatif faizlerde. FED dışındaki büyük merkez bankaları kendisine para getiren bankalara ceza kesiyorlar. Ancak bu aracın da etkin çalışıp çalışmayacağı konusunda ciddi şüpheler var.

Şüpheciler haklı olabilirler mi?

23 Şubat 2016

Kamu neden bütçe açığından daha fazla borç alıyor?

Şöyle düşünün. Aile bütçenizi yönetiyorsunuz. Geliriniz belli. Maaş, ücret en temel gelir kalemi. Hadi babadan kalma evden gelen kira geliriniz de olsun. Yanına bir de köydeki tarlalardan gelen yarıcı/kiracı geliriniz olduğunu varsayalım.
Bunca gelir kalemine rağmen harcamalarınıza yetmediği için borç aldığınızı düşünelim.

Ne kadar borç alırsınız?

Evet, sorum çok basit. Geliriniz ile gideriniz arasındaki fark kadar değil mi? Gereğinden fazla borçlanır mısınız?

Kamu bazı yıllar borçlanıyor. Acaba neden?

18 Şubat 2016

Türkiye’de borçlar almış başını gidiyor

Belli bir düzen içinde derlediğim Türkiye’nin borç rakamlarını birkaç yıldır yayınlıyorum.

Bunca veriyi yazıya dökmek oldukça uzun bir iş olduğu için böyle bir yöntem uygulamak zorundayım. Yine tablo ve grafik ağırlıklı bir yazı olduğu için beni bağışlayın.

Öncelikle nominal (cari) büyüklüklerle başlıyayım.

Aşağıda Tablo 1’in kamu borçları bölümünde; Hazine ile KİT’lerin iç ve dış borçları, Belediyelerin bankalardan aldıkları kredilerle beraber yer alıyor. Özel sektör bölümünde ise; reel sektörün yurt dışından ve bankalardan aldığı borçlar ile hanehalkının tüketici kredileri ile kredi kartları borçları yer alıyor.

16 Şubat 2016

Kamu-Özel İşbirliği; 345 milyar liralık koşullu yükümlülük

Dilimde tüy bitti. Yazıp duruyorum: “Mali disiplin denince sadece bütçe rakamlarına bakmayın.”

Örneğin Kalkınma Bakanlığı rakamlarına göre, bu yıl toplam kamu yatırımları 95 milyar lira olacak. Bunun 51 milyar lirası merkezi bütçe, kalanı KİT’ler, belediyeler ve diğer kamu kurumları tarafından yapılacak.

Bu açıdan baktığınız zaman bütçede sorun yokmuş gibi görünüyor.

Ama gelin Kalkınma Bakanlığı’nın yayımladığı başka bir rapora bakalım. Raporun başlığı “Dünyada ve Türkiye’de Kamu-Özel İşbirliği Uygulamalarına İlişkin Gelişmeler 2015”. Güzel, derli toplu bir özet.

11 Şubat 2016

ABD ile Suudi Arabistan arasında “gizli bir finansal aşk hikâyesi”

Konularımı seçerken çoğunlukla, alıntı ağırlıklı yazmamaya, yorum ve görüşlerimi dile getirmeye çalışırım.

Ancak bugün durum biraz farklı olacak. Konunun gizlilik taşıması nedeniyle bilgiye ulaşma olanağım yok. Dolayısıyla Bloomberg’te yer alan bir yazıyı geniş oranda özetleyeceğim.

Bildiğiniz gibi, uluslararası finans dünyasındaki ilişkiler, gazete haberleriyle anlaşılabilecek kadar basit değil. Bir de işin içine enerji, diploması, savaş, bölgesel dengeler gibi konular girerse. Üstüne üstlük bir de olay Ortadoğu’da geçiyorsa... Karışıklık, gizlilik neredeyse işin özünde var demek yanlış olmaz.
Neyse gelelim “gizli aşka”.

Yıl 1973. Arap-İsrail savaşında İsrail’e silah verdiği için, OPEC Amerika’ya petrol ambargosu uygulamaya başlıyorlar. Petrol fiyatları tavan yapıyor, dünya ekonomisi krize giriyor. Bu arada dönemin, Vietnam savaşı yenilgisi yılları olduğunu, savaş harcamalarının ABD ekonomisini mahvettiğini hatırlayalım.

9 Şubat 2016

Yıllardır boşuna bu kadar bütçe açığı verilmiş

Hiç vergi harcaması diye bir şey duydunuz mu?

Duymadıysanız sorun değil. Bütçeyle yakından ilgilenenler dışında pek bilinen bir tanım değil. Belki “vergi muafiyeti ve istisnası” olarak duymuş olabilirsiniz.
Tanımı, Bütçe Kanunun ekinde bir listeyle beraber şöyle yer alıyor: Vergi harcaması kavramı; en genel anlamda "devletlerin gelir toplamını azaltan, standart vergi sisteminden ayrılan ayrıcalıklar veya istisna ve muafiyetler" olarak tanımlanabilir. Bu bağlamda; bazı indirim, istisna ve muafiyetler, standart vergi sisteminin unsurları olmaları nedeniyle vergi harcaması kapsamı dışında tutulabilmektedir.”

Kısacası, birçok ülkede olduğu gibi, bizim vergi sistemimizde de bazı gelirler ve harcamalardan alınması gereken vergiler alınmıyor.

6 Şubat 2016

Kapitalizmin büyük çıkmazı

Başlığa bakıp, teorisyenlerin asırlardır uğraştıkları sorunu çözdüğümü sanmayın. 2009 Küresel Krizinden sonra gelinen noktaya dikkatinizi çekmek istiyorum.

Japon Merkez Bankası politika faizini eskiye indirdi. Yani bankalara “Paranızı bana getirirseniz sizden faiz alırım. Gidin şirketlere, hanehalkına kredi dağıtın, siz faiz alın. Onlar da harcama yapsınlar, talep artsın, ekonomi canlansın” dedi.

Birde, reel, enflasyondan arındırılmış faizi, negatif olan ekonomiler var. Amerika ve Avrupa başta olmak üzere büyük merkez bankaları ekonomiye can suyu vermek adına, reel faizi eksiye çektiler.

İş öyle bir yere geldi ki, bir araştırmaya göre bugün dünyada 5 trilyon dolarlık tahvilin getirisi negatif. Yatırımcılar zarar ediyor.

Yanı sıra, bol kepçe dağıtılan ucuz krediler, ekonomiler yeteri kadar büyüyemediği için, geri ödenemiyor. New York Times’a göre, Çin’de 6 trilyon dolar, Avrupa’da bir trilyon dolar tahsili gecikmiş alacak var. Çin 12 trilyon dolarlık bir ekonomi olduğuna göre, milli gelirin yarısı kadar bir batık kredi miktarından bahsediliyor. Rakam kesinse, batıkları temizlemenin imkanı yok.

Kısacası, sorunlu menkul kıymetler ve kredileri bir araya getirdiğinizde kimse finansal sektördeki gerçekleri görmek istemiyor. Bazı web siteleri, trilyonlarca dolarlık aktifleri yöneten finansal işletmelerin batık olduğunu iddia ediyor.

Buraya gelinmesinin nedeni ne?

2 Şubat 2016

Hazine garanti verdikçe bankalar dış borç almış

Kısa bir teknik bilgiyle başlayayım. Hazine garantili borçları, kamu kurumlarının ve kalkınma ve kamu bankalarının aldıkları dış borçlara, geri ödeme sırasında sorun çıkarsa, onların yerine Hazine’nin ödeme taahhüdü vermesidir.

Diğer bir yaklaşımla, dış borç KİT’ler ve bankaların hesaplarında muhasebeleştirilir. İlk sorumlu onlardır. Eğer KİT veya banka aldığı garantili dış borcu geri ödemekte zorlanırsa, Hazine devreye girer, ödemeyi yapar.

Garanti verilmesinin bir nedeni bazı KİT’lerin mali durumunun dış borç geri ödeyebilecek kadar iyi olmamasıdır. Diğer bir nedeni de Toprak Mahsulleri Ofisinde olduğu gibi, alınan borcun Hazine adına yapılacak tarımsal destekleme harcamalarda kullanılacak olmasıdır.

Bu bağlamda verilere bakalım.