21 Şubat 2019

2018’de dış borç faiz ödemelerinde rekor kırıldı

1973 Petrol Krizinden sonra altına/dolara bağlılıktan kurtulan dünya para sisteminin en önemli değişimlerinden birisi, sermaye hareketlerine (kambiyo/döviz işlemlerine) serbestlik getirilmesiydi. 
Böylelikle dünyanın “ağası” ve arkadaşları, kendi para birimleriyle, her ülkede rahatça işlem yapmaya başladılar. Bunun sonucunda elde ettikleri gelirleri ülkelerine transfer ederek, ekonomik ve siyasi güçlerini korumaya devam edebildiler.
Bunu yaparken, finansallaşmanın önünü sonuna kadar açtılar. Özellikle 1984 Latin Amerika Krizi sonrasında geliştirdikleri finansal mekanizmalarla, devletlere doğrudan kredi vermek yerine, piyasalarda tahvil borçlanmalarının önünü açtılar. Sonrasında, sıcak para yatırımcıları, tüm dünyada borsaların yaygınlaşması sayesinde, önemli gelir kaynaklarına kavuştular.
Bu işlemler bizim gibi döviz gelirleri, giderlerine yetmeyen, cari işlem açığı veren ülkeler için ek sorunlar yaratmaya başladı. 
İhracat ve turizm gelirleri ile ithalatını ve diğer döviz giderlerini karşılamakta zorlanan ekonomiler, zaten dövizle borçlanıyorlardı.  Bu borçların faizlerini ödemek için ilave döviz yaratmak durumuyla karşı karşıya kalıyorlardı.
Bir yandan ithalat açığı ve dış borç anapara ödemeleri için döviz bulma mücadelesi veren ve oldukça yorulan gelişmekte olan ekonomiler diğer yandan sıcak paracıların elde ettikleri borsa kazançları ve dış borç faiz ödemeleri için de döviz bulmak zorunda kaldılar.Çünkü doğal olarak, yatırımcılar elde ettikleri gelirleri kendi ülkelerine transfer etmek istediler.
Sonucunda döviz gelirleri yetmeyen ekonomilerin dış borçları daha da arttı. Dış şoklara biraz daha açık hale geldiler.
Türkiye’nin durumunu anlamak için T.C. Merkez Bankası’nın yayınladığı ödemeler dengesi verilerine bakmak lazım. TCMB, ekonominin tüm kesimlerinin (kamu, şirketler ve bankalar) dış borç için ödedikleri anapara ve faizleri aylık olarak yayımlıyor.
Veriler 1998 yılından başlıyor. Ben yıllık olarak derledim. Sizin için aşağıdaki grafiği hazırladım.

18 Şubat 2019

Ocak ayı bütçe dengesi üzerine birkaç not

Ocak ayı bütçesi ve hazine nakit dengesi üzerindeki gözlemlerimi, özetleyerek paylaşacağım.
İlke olarak bir aylık verilere bakarak, genel bütçe dengesi üzerinde yorum yapmak pek doğru olmaz. Ancak, 2019’un ilk ayı seçim dönemine denk geldiği için çok dikkat çekiyor.
Bütçe dengesibu yıl, geçen yıla oranla daha iyi performans gösterdi ve ilk ayda 5,1 milyar lira fazla verdi.
Gelir tarafında en çok konuşulan konu T.C. Merkez Bankası’nın temettü gelirleri. Normalde Nisan ayında gelmesi gereken 34 milyar lira, Banka’nın genel kurulu öne çekilerek ocak ayında Hazine’nin hesaplarına girdi. Bu para olmasaymış bu kadar harcama yapmanın olanağı yokmuş. Kasadaki para yetmezmiş.
Öte yandan gelirlerin kendi içindeki dengeler öylesine değişmiş ki, en büyük payı, geçen yıl kurumlar vergisi oluştururken, bu yıl “kamu bankaları (TCMB) transferleri” birinciliği almış. Böylelikle, Merkez Bankası genişlemeci maliye politikasına yardımcı olmuş.
Bu arada KDV ve ÖTV tahsilatları beklendiği gibi düşük gelmiş.
Gelirler artınca, hemen harcamalarayol verilmiş. Geçen yılla karşılaştırınca en fazla artış personel, hanehalkına yardımlar, yatırımlar ve KİT’lere verilen sermaye yardımları kalemlerinde.

13 Şubat 2019

Tanzim satışlardan Amerikalı emekliler de mutlu olacak

Ekonomide geçen temmuzdan bu yana yaşananlar sıradan olaylar değil. 2009 Küresel Krizinden çıkış sürecinin bir sonucu olarak biriken sorunlar ve dışardan gelen etkilerle önce kur, sonra faiz, ardından da enflasyon yükselişe geçti. 
Başta özel sektör olmak üzere tüm kesimlerin bilançolarında önemli tahribatlar yaratan dış borçlar, ekonomiyi bir sarmala soktu.
Şirketler başta olmak üzere, bilançosu bozulanlar borçlarını nasıl geri ödeyeceklerinin derdine düştü.
Kimi öz kaynaklarını devreye soktu. Bazıları işini küçültmek derdinde, işsizlik arttı. Diğerleri kamuya olan borçlarını ödemekte zorlanıyor. Başta KDV olmak üzere vergi ve sosyal sigorta primlerinin tahsilatında düşüler yaşanıyor. TCMB’den gelen para olmasa bütçenin nakit dengesi nasıl olurdu acaba? Bunlar yetmeyince bankalara olan borçların geri ödenmesine sıra gelebilir.
Kısacası herkes seçimlerin sonrasına kilitlenmiş durumda. Nisan sonrasında gerekli acı reçeteyi içeren önlemlerin alınacağını düşünenler az değil.
Ancak benim biraz farklı bir gözlemim var.

5 Şubat 2019

İşçi Sigortaları Kurumunun parası ve Prof. Dr. Ernst E. Hirsch’in tavrı (*)

Prof. Hirch, 1933 yılında Nazi Almanya’sından ayrılmış. Kaçanlardan değil, yaklaşan tehlikeyi doğru tahlil edenlerden. Hollanda’da bir iş bulmasına rağmen davet üzerine Türkiye’ye gelmiş. 1933-1943 yılları arasında İstanbul Hukuk Fakültesinde, 1943-1952 yılları arasında da Ankara Hukuk Fakültesinde dersler vermiş. Türkiye’yi çok sevmiş, vatandaşı olmuş.
Tahmin edeceğiniz gibi değerli hukuk insanı ve bilim adamının yetişmesinde unutulmaz katkıları olan bir eğitmen.
Türkiye’yi öylesine benimsemiş ki, Ankara’ya geçişini yadırgayan o günlerin İstanbullularına, cumhuriyetin başkentinde çalışmanın önemini, ayrıcalığınıöne çıkararak cevap vermiş. 
Ben onun hayatını anlatmaktan çok yaşadığı bir deneyimi sizlerle paylaşmak istiyorum.