Baştan belirtmemde yarar
var. Ben kapitalist bir ekonomide, özelleştirmeye kategorik olarak karşı
değilim. Ekonomide asıl olan işletmenin mülkiyeti değil, ekonomiye katkısıdır. Eğer işletmenin özel bir durumu yoksa,
mülkiyeti kimde olursa olsun ekonomiye katkı sağlamalıdır, yük olmamalıdır.
Dolayısıyla, ülke ekonomisi için özelliği olan kapatılamayan bir işletme yük
oluyorsa, mülkiyet kamuda veya özelde olsun, devlet müdahale etmeli ve
işletmeyi ekonomiye kazandırmalıdır. Örneğin mevduat sahiplerini mağdur etmemek
için banka kurtarmayı kabul edebiliyorsanız, kötü yönetilen bir KİT’in yeniden
yapılandırılmasına, ekonomiye kazandırılmasına, kategorik olarak karşı çıkmamak
gerekir.
Ekonomiye yük olmamak,
mutlaka kar etmek anlamına gelmez. Sağladığı dışsallıklar nedeniyle kar etmeyen
işletmenin bulunduğu çevreye tartışmasız sosyal katkıları olabilir.
Kısacası, Türkiye’de
bugüne kadar yapılanlara bakıp ve işletmenin ekonomiye kazandırılmasından çok
birilerine para kazandırmaya yönelik uygulamaları örnek alıp her şeyi baştan ret
etmek yanlıştır.
Ancak şeker fabrikalarının özelleştirilmesini tüm
bu yaklaşımın dışında tutmak gerek. Kapitalist bir ekonomide temel amaç kar olduğundan, tarımsal kamu iktisadi teşebbüsleri (KİT)
özelleştirilemez.