DÜŞÜNEN CAHİL OLAMAZ / CAHİL KENDİNİ BİLEMEZ / CAN ÖLÜR FİKİR ÖLEMEZ / BIRAK BENİ KONUŞAYIM / Mahsuni Şerif
27 Nisan 2014
24 Nisan 2014
Özel sektörün dış borçlarının üstlenimi konusunda Sn. Ferhat Emil'in değerlendirmeleri
Değerli dostum Hazine eski Müsteşar Yardımcısı Ferhat Emil'in borç üstlenimlerine ilişkin görüşü aşağıda bilginize sunulmuştur. Bilmeyenlere hatırlatmakta yarar var. Ferhat, 2001 Krizinde 5018 ve 4749 sayılı Kanunların hazırlanmasında en çok emeği geçen, Türkiye'nin kamu mali disiplini ve finansmanı konularında en önde gelen uzmanlarındandır.
Katkıları için kendisine teşekkürü bir borç biliyorum.
Yönetmelik aslında malumun ilanının
detaylandırılmasıdır. Zira borç üstlenimi 4749 sayılı Kamu Finansmanı ve Borç
Yönetim Kanununa 8/A maddesi olarak geçen yıl
21 Şubat 2013 tarihli 6428 sayılı yasa ile eklenmiştir.
(4749
sayılı Garanti maddesinin başlığının yasanın değişik hali)
1.
BEŞİNCİ BÖLÜM
Hazine Garantileri ve Borç
Üstlenimi (1)
Hazine garantileri ve
garantisiz borçlar için izin alınması
Madde 8 - Hazine garantileri sağlanmasına ve sağlanan Hazine garantilerinin
şartlarında değişiklik yapılmasına ilişkin her türlü hazırlık, temas ve
müzakereler Müsteşarlık tarafından yürütülür ve sonuçlandırılır.
Hazine garantilerine ilişkin anlaşmalar ve bunların şartlarında
değişiklik yapılmasına ilişkin anlaşmalar aksine bir hüküm bulunmadığı sürece
imzalandıkları tarih itibarıyla yürürlüğe girer.
(Değişik birinci cümle:
3/4/2013-6456/3 md.) Hazine
garantileri ile lehine garanti sağlanan taraftan verilecek her garanti için bir
defaya mahsus olmak kaydıyla garanti edilen tutarın yüzde birine kadar garanti
ücreti alınır. (Ek cümle: 16/7/2008-5787/5 md.) Bu oranı beş katına
kadar artırmaya Bakan yetkilidir.
23 Nisan 2014
Özel sektör dış borçlarına verilen Hazine garantisi bir devrin sonudur
2001
Krizi kamu açıkları ve finansal sistemin zafiyeti sonucu çıkmıştır. Batırılmış
ama denetlenmemiş bankalar, görev zararlarıyla çivisi çıkan KİT sistemi, devasa
bütçe açıkları.
Sonrasında
yapısal reformlar ve milyarlarca dolar dış borçla ayağa kaldırılan ekonomi.
Alınan borçları hepimiz ödedik. Borç yükünün altında en fazla ezilenler dar ve
sabit gelirliler oldu.
2008
Küresel Krizi patlak verdiğinde Türkiye ekonomisi başarılı bir performans
gösterdi. Bunu 2001 ‘deki yapısal reformlara borçlu olduğumuzu ilgili herkes
kabul ediyor. Diğer bir deyişle halkın
büyük bedeller ödeyerek destek verdiği yapısal reformlar zamanı gelince işe
yaradı ve dev küresel krizin etkilerini minimum zararla geçiştirebildik.
O zaman 2001 Reformlarını hatırlayalım:
20 Nisan 2014
Bu döviz nereden geliyor?
Hocaların
hocası Prof. Dr. Korkut Boratav
Mülkiye’de yaptığı bir konuşmada ödemeler dengesi rakamlarına biraz daha
yakından bakmak gerektiğini belirtti. Net hata ve noksan kaleminde özellikle
son beş yılda yaşanan gelişmeler konusunda, “Acaba arkasında kara para aklama olabilir mi?” şüphesini dile
getirdi.
Aynı tür
düşünce ben dahil birçok insanda var.
O zaman
Türkiye’de sermaye hareketlerinin serbest bırakıldığı 1989 yılından buyana net
hata ve noksan kalemindeki gelişmelere kısaca bakalım.
Döviz bilançosu hatalarla dolu
18 Nisan 2014
Genç işsizliğinde rekor kıran “başarılı”(!?) ekonomi
Ankara
ve Başkent Üniversitelerinde derse girdiğimde bazen içim burkuluyor. Çoğu zaman
gençliğim, kendi çocuklarım, yeğenlerim, tanıdığım, sevdiğim gençler aklıma
geliyor. Hayallerini merak ediyorum. Hangilerini gerçekleştirebilecekler acaba?
Gerçekleşemeyen düşler, ulaşılamayan
istekler onları çok üzecek mi?
Böyle
durumlarda kendi kendime sorumluluk duymaya başlıyorum. “Bu ülke seni en iyi
okullarında okuttu. Mülkiye gibi bir yurtseverlik yuvasından mezun oldun. Fakir
halkın parasıyla yurtdışında lisans üstü eğitim aldın.” diyorum. Sonra soruyorum kendime; “ Borcunu
ödeyebildin mi?”
Ne yazık
ki çok net bir cevabım yok. Ama genellikle fazla borcum olmadığına inanıyorum.
Bu kadar endişelenmemin nedeni basit.
Gençler bu ülkenin geleceği. En az sorunla, dertle, tasayla hayata başlamaları
lazım. Ancak rakamlara bakıp, gençlerin ekonomik geleceğini düşünmeye
başlayınca moralim tekrar bozuluyor. “Bu insanlara onları mutlu edecek, gelecek endişesi
taşımayacakları bir iş bulabilecek miyiz?” endişesi taşımaya başlıyorum.
Gençler okumuyor, eğitilmiyor ve
çalışmıyor
15 Nisan 2014
Benim ödediğim vergiyle seçim kazanmak
Yalova Belediyesi’nde
ortaya çıkan fatura olayını okumuşsunuzdur. Giden belediye
başkanı seçimden önce, belediye bütçesinden yüz binlerce liralık harcama
yapmış. Seçmenlere bedava yemek, eşantiyon dağıtmış.
Vergi ödeme sistemi
adil mi?
Gelin olayı biraz geniş açıyla ele alalım.
Sizler sabah erkenden evden çıkacaksınız. Yol, trafik
demeden, doğru dürüst kahvaltı yapmadan, çocuğu anneannesine veya kreşe
bırakarak işe gidin. Akşama kadar çalışın. Yorgun argın eve dönün. Aybaşında vergisi peşinen kesilmiş,
küçülmüş maaşınızı/ücretinizi alın.
11 Nisan 2014
Dünyada kaçıncıyız? – 2
Önceki
yazımda büyüme ile kalkınma arasındaki farka dikkat çekmiş ve önemli olanın
uzun vadeli kalkınma olduğunu belirtmiştim.
Ekonomik
büyüme sıralamasında dünya 16. veya 17. olduğumuz konusunda siyasetçilerin
anlaşamadığını atıfta bulunarak 2014 yılı Sosyal Gelişmişlik Endeksinde 64. sırada
olduğumuza dikkat çekmiştim.
Şimdide
İsviçre - Davos’ta mukim meşhur World Economic Forum’un hazırladığı “The Human Capital Report” u (Beşeri
Sermaye Raporu - BSR) bilginize sunmak istiyorum.
Rapor dört bölümde hazırlanmış.
10 Nisan 2014
Dünyada kaçıncıyız?
Teknisyenlerin ekonomik sıralama ve karşılaştırmalar yapmaktan
amacı gelişmişlik düzeyini anlamak, diğer ülkelerle farkı ölçmek ve başarılı
örnekleri araştırmaktır. Başarı hikâyelerinden dersler ve örnekler çıkararak
kendi ülkesine uygulamaya çalışmaktır.
Birçok siyasetçi içinde aynı şeyleri söyleyebiliriz. Ancak
özellikle popülist azgelişmiş ülke politikacıları nedense genel
karşılaştırmalar yapmak yerine olayın başarılı yanlarını öne çıkarmayı tercih
etmekte ustalaşmışlardır.
Bunun örneklerinden birisi bizim ülkemizdekilerdir.
İktidarda olanlar genellikle büyüme rakamlarını öne çıkararak halka ne kadar
başarılı olduklarını anlatırlar. Muhalefet ise cari açıkla, dışarıdan alınan
borçla büyümenin uzun vadeli risklerine dikkat çeker. Sosyal kalkınmanın
büyümeden daha önemli olduğuna vurgu yapar.
Hatta bizdeki tartışmada iktidar 16. büyük ekonomi
olduğumuzu, muhalefet ise 17. olduğumuzu tartışa gelmektedir.
Bunlar boş
tartışmalar
Kalkınma ekonomik başarının en temel ölçüsüdür. Ekonominiz
yüzde 1 veya 10 büyüse, buna karşılık eğitimde, kişisel haklarda veya temiz
suya erişimde geride kalıyorsanız refahın paylaşımında sorunlar var demektir.
Sosyal kalkınma konularını özetleyen 132 ülkeyi kapsayan
2014 Sosyal Gelişmişlik Endeksi’nde (SGE) [1]
ne yazık ki, 64. sıradayız. Büyüklük sırasıyla arada 47 fark var. Üzerinde uzun
uzun durup düşünülmesi bir açıklık. Listenin başında Yeni Zelenda var. Tüm AB
ülkeleri ve Malezya, Brezilya, Trinidad ve Tobago, Ekvator, Botsvana,
Ermenistan, Bosna Hersek bizden önde.
8 Nisan 2014
Devlet sosyal yardım mı yapmalı yoksa iş mi bulmalı?
Seçimlerin ardından çeşitli değerlendirmeler yapılıyor.
Özellikle oy verme işleminin hemen ardından Ipsos’un yaptığı araştırma oldukça
aydınlatıcı. Seçmenlerin yüzde 70’inin seçimlerden dört ay önce kararını
verdiği anlaşılıyor. Arkasından yaşanan 17 Aralık rüşvet ve yolsuzluk iddiaları
oy verme tercihlerini çok etkilememiş.
O zaman başka nedenler aramak lazım. Örneğin ekonomik gelişmeler. Aslında başlı başına büyük bir
araştırma konusu olabilecek bir soru.
Toplumun geniş kesimlerini etkileyen merkezi bütçeden ve
belediyelerden son dönemde yapılan harcamalara bakarak tartışmalara katkı
sağlamak istiyorum.
6 Nisan 2014
Bir kez daha kırılganlık göstergeleri üzerine
Seçimler
bitti. Şimdi ekonomide en çok konuşulan konu kırılganlıklar.
Bu bloğu
izleyenler hatırlayacaktır. 13 Şubat
tarihli yazımda ekonomide kırılganlık göstergelerini ele almıştım.[1]
Mali, finansal
ve dış kırılganlıkları özetle incelemiştim. Bu yazımda da Türkiye için
derlediğim verilerden hazırladığım göstergeleri özetleyeceğim.
2013
yılsonu verileri yeni yayınlandığı için bugüne kadar bekledim. Tek tek verileri
yorumlamak yerine aşağıdaki grafiği bilginize sunmayı yeğledim. Önemle belirtmemde yarar var. Eğrilerin
rakamsal büyüklüğünden çok kendi içindeki değişimlerini dikkate alarak
değerlendirme yapmak daha doğru olur. Yani birinin değerinin daha büyük
olması onun daha kırılgan olduğunu göstermiyor.
İyiler
ve kötüler
5 Nisan 2014
Ekonomi önceden pupa yelken giderken şimdi rüzgar pruvadan esiyor
Önce bir
konuda anlaşalım. Kendisine ekonomik
büyüme vaat etmeyen partiye seçmen oy vermiyor. Dolayısıyla mahalli idare
seçimlerinden sonra yapılan kamuoyu yoklamalarında seçmenlerin yüzde 70’inin
dört ay önce hangi partiye oy vereceklerini kararlaştırdıkları anlaşılıyor.
Öyleyse bu kararın arkasındaki en büyük etkenlerden birisi refah beklentisi ve
ekonomik istikrardır desek çok yanlış olmaz.
Şimdi
gelelim seçmenin neden böyle düşündüğüne.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)