27 Nisan 2014

Ekonomide başarının formülü ve tatmin hovardalığı

Ekonomi günlük değerlendirilecek kadar basit bir şey değildir. Tamam eğer borsada, para piyasasında işlem yaparak para kazanıyorsanız bir sözüm olmaz. Ama günlük yorumlar, o sadece küçük bir kesimi ilgilendiren bir değerlendirme olarak kalır. Oysa uzun vadede asıl olan, insan elindeki kaynaklarla en yüksek tatmini elde etme mücadelesi vererek hayatını idame ettirmeye çalışır. 

Dolayısıyla insan davranışlarının bir bileşkesi olan ekonomi içinde temel değerlendirme; ülkedeki kaynakların nasıl ve niçin kullanıldığı olmalıdır. Kıt kaynaklar en etkin ve verimli bir şekilde kullanılıyor mu asıl olan budur. 

Peki bunu nasıl anlayacağız? 

24 Nisan 2014

Özel sektörün dış borçlarının üstlenimi konusunda Sn. Ferhat Emil'in değerlendirmeleri

Değerli dostum Hazine eski Müsteşar Yardımcısı Ferhat Emil'in borç üstlenimlerine ilişkin görüşü aşağıda bilginize sunulmuştur. Bilmeyenlere hatırlatmakta yarar var. Ferhat, 2001 Krizinde 5018 ve 4749 sayılı Kanunların hazırlanmasında en çok emeği geçen, Türkiye'nin kamu mali disiplini ve finansmanı konularında en önde gelen uzmanlarındandır.

Katkıları için kendisine teşekkürü bir borç biliyorum.



Yönetmelik aslında malumun ilanının detaylandırılmasıdır. Zira borç üstlenimi 4749 sayılı Kamu Finansmanı ve Borç Yönetim Kanununa 8/A maddesi olarak  geçen yıl  21 Şubat 2013 tarihli 6428 sayılı yasa ile eklenmiştir.
(4749 sayılı Garanti maddesinin başlığının yasanın değişik hali)
1.     BEŞİNCİ BÖLÜM
Hazine Garantileri ve Borç Üstlenimi (1)
Hazine garantileri ve garantisiz borçlar için izin alınması
Madde 8 - Hazine garantileri sağlanmasına ve sağlanan Hazine garantilerinin şartlarında değişiklik yapılmasına ilişkin her türlü hazırlık, temas ve müzakereler Müsteşarlık tarafından yürütülür ve sonuçlandırılır.
Hazine garantilerine ilişkin anlaşmalar ve bunların şartlarında değişiklik yapılmasına ilişkin anlaşmalar aksine bir hüküm bulunmadığı sürece imzalandıkları tarih itibarıyla yürürlüğe girer. 
(Değişik birinci cümle: 3/4/2013-6456/3 md.) Hazine garantileri ile lehine garanti sağlanan taraftan verilecek her garanti için bir defaya mahsus olmak kaydıyla garanti edilen tutarın yüzde birine kadar garanti ücreti alınır. (Ek cümle: 16/7/2008-5787/5 md.) Bu oranı beş katına kadar artırmaya Bakan yetkilidir.

23 Nisan 2014

Özel sektör dış borçlarına verilen Hazine garantisi bir devrin sonudur

2001 Krizi kamu açıkları ve finansal sistemin zafiyeti sonucu çıkmıştır. Batırılmış ama denetlenmemiş bankalar, görev zararlarıyla çivisi çıkan KİT sistemi, devasa bütçe açıkları.

Sonrasında yapısal reformlar ve milyarlarca dolar dış borçla ayağa kaldırılan ekonomi. Alınan borçları hepimiz ödedik. Borç yükünün altında en fazla ezilenler dar ve sabit gelirliler oldu.

2008 Küresel Krizi patlak verdiğinde Türkiye ekonomisi başarılı bir performans gösterdi. Bunu 2001 ‘deki yapısal reformlara borçlu olduğumuzu ilgili herkes kabul ediyor. Diğer bir deyişle halkın büyük bedeller ödeyerek destek verdiği yapısal reformlar zamanı gelince işe yaradı ve dev küresel krizin etkilerini minimum zararla geçiştirebildik.

O zaman 2001 Reformlarını hatırlayalım:

20 Nisan 2014

Bu döviz nereden geliyor?

Hocaların hocası Prof. Dr. Korkut Boratav Mülkiye’de yaptığı bir konuşmada ödemeler dengesi rakamlarına biraz daha yakından bakmak gerektiğini belirtti. Net hata ve noksan kaleminde özellikle son beş yılda yaşanan gelişmeler konusunda, “Acaba arkasında kara para aklama olabilir mi?” şüphesini dile getirdi.

Aynı tür düşünce ben dahil birçok insanda var.

O zaman Türkiye’de sermaye hareketlerinin serbest bırakıldığı 1989 yılından buyana net hata ve noksan kalemindeki gelişmelere kısaca bakalım.

Döviz bilançosu hatalarla dolu

18 Nisan 2014

Genç işsizliğinde rekor kıran “başarılı”(!?) ekonomi

Ankara ve Başkent Üniversitelerinde derse girdiğimde bazen içim burkuluyor. Çoğu zaman gençliğim, kendi çocuklarım, yeğenlerim, tanıdığım, sevdiğim gençler aklıma geliyor. Hayallerini merak ediyorum. Hangilerini gerçekleştirebilecekler acaba? Gerçekleşemeyen düşler,  ulaşılamayan istekler onları çok üzecek mi?

Böyle durumlarda kendi kendime sorumluluk duymaya başlıyorum. “Bu ülke seni en iyi okullarında okuttu. Mülkiye gibi bir yurtseverlik yuvasından mezun oldun. Fakir halkın parasıyla yurtdışında lisans üstü eğitim aldın.” diyorum. Sonra soruyorum kendime; “ Borcunu ödeyebildin mi?”

Ne yazık ki çok net bir cevabım yok. Ama genellikle fazla borcum olmadığına inanıyorum.

Bu kadar endişelenmemin nedeni basit. Gençler bu ülkenin geleceği. En az sorunla, dertle, tasayla hayata başlamaları lazım. Ancak rakamlara bakıp, gençlerin ekonomik geleceğini düşünmeye başlayınca moralim tekrar bozuluyor. “Bu insanlara onları mutlu edecek, gelecek endişesi taşımayacakları bir iş bulabilecek miyiz?” endişesi taşımaya başlıyorum.

Gençler okumuyor, eğitilmiyor ve çalışmıyor

15 Nisan 2014

Benim ödediğim vergiyle seçim kazanmak

Yalova Belediyesi’nde ortaya çıkan fatura olayını okumuşsunuzdur. Giden belediye başkanı seçimden önce, belediye bütçesinden yüz binlerce liralık harcama yapmış. Seçmenlere bedava yemek, eşantiyon dağıtmış.

Vergi ödeme sistemi adil mi?

Gelin olayı biraz geniş açıyla ele alalım.

Sizler sabah erkenden evden çıkacaksınız. Yol, trafik demeden, doğru dürüst kahvaltı yapmadan, çocuğu anneannesine veya kreşe bırakarak işe gidin. Akşama kadar çalışın. Yorgun argın eve dönün. Aybaşında vergisi peşinen kesilmiş, küçülmüş maaşınızı/ücretinizi alın.

11 Nisan 2014

Dünyada kaçıncıyız? – 2

Önceki yazımda büyüme ile kalkınma arasındaki farka dikkat çekmiş ve önemli olanın uzun vadeli kalkınma olduğunu belirtmiştim.

Ekonomik büyüme sıralamasında dünya 16. veya 17. olduğumuz konusunda siyasetçilerin anlaşamadığını atıfta bulunarak 2014 yılı Sosyal Gelişmişlik Endeksinde 64. sırada olduğumuza dikkat çekmiştim.

Şimdide İsviçre - Davos’ta mukim meşhur World Economic Forum’un hazırladığı “The Human Capital Report” u (Beşeri Sermaye Raporu - BSR) bilginize sunmak istiyorum.

Rapor dört bölümde hazırlanmış.

10 Nisan 2014

Dünyada kaçıncıyız?

Teknisyenlerin ekonomik sıralama ve karşılaştırmalar yapmaktan amacı gelişmişlik düzeyini anlamak, diğer ülkelerle farkı ölçmek ve başarılı örnekleri araştırmaktır. Başarı hikâyelerinden dersler ve örnekler çıkararak kendi ülkesine uygulamaya çalışmaktır.

Birçok siyasetçi içinde aynı şeyleri söyleyebiliriz. Ancak özellikle popülist azgelişmiş ülke politikacıları nedense genel karşılaştırmalar yapmak yerine olayın başarılı yanlarını öne çıkarmayı tercih etmekte ustalaşmışlardır.

Bunun örneklerinden birisi bizim ülkemizdekilerdir. İktidarda olanlar genellikle büyüme rakamlarını öne çıkararak halka ne kadar başarılı olduklarını anlatırlar. Muhalefet ise cari açıkla, dışarıdan alınan borçla büyümenin uzun vadeli risklerine dikkat çeker. Sosyal kalkınmanın büyümeden daha önemli olduğuna vurgu yapar.

Hatta bizdeki tartışmada iktidar 16. büyük ekonomi olduğumuzu, muhalefet ise 17. olduğumuzu tartışa gelmektedir.

Bunlar boş tartışmalar

Kalkınma ekonomik başarının en temel ölçüsüdür. Ekonominiz yüzde 1 veya 10 büyüse, buna karşılık eğitimde, kişisel haklarda veya temiz suya erişimde geride kalıyorsanız refahın paylaşımında sorunlar var demektir.

Sosyal kalkınma konularını özetleyen 132 ülkeyi kapsayan 2014 Sosyal Gelişmişlik Endeksi’nde (SGE) [1] ne yazık ki, 64. sıradayız. Büyüklük sırasıyla arada 47 fark var. Üzerinde uzun uzun durup düşünülmesi bir açıklık. Listenin başında Yeni Zelenda var. Tüm AB ülkeleri ve Malezya, Brezilya, Trinidad ve Tobago, Ekvator, Botsvana, Ermenistan, Bosna Hersek bizden önde.

8 Nisan 2014

Devlet sosyal yardım mı yapmalı yoksa iş mi bulmalı?

Seçimlerin ardından çeşitli değerlendirmeler yapılıyor. Özellikle oy verme işleminin hemen ardından Ipsos’un yaptığı araştırma oldukça aydınlatıcı. Seçmenlerin yüzde 70’inin seçimlerden dört ay önce kararını verdiği anlaşılıyor. Arkasından yaşanan 17 Aralık rüşvet ve yolsuzluk iddiaları oy verme tercihlerini çok etkilememiş.

O zaman başka nedenler aramak lazım. Örneğin ekonomik gelişmeler. Aslında başlı başına büyük bir araştırma konusu olabilecek bir soru.

Toplumun geniş kesimlerini etkileyen merkezi bütçeden ve belediyelerden son dönemde yapılan harcamalara bakarak tartışmalara katkı sağlamak istiyorum.

6 Nisan 2014

Bir kez daha kırılganlık göstergeleri üzerine

Seçimler bitti. Şimdi ekonomide en çok konuşulan konu kırılganlıklar.

Bu bloğu izleyenler hatırlayacaktır. 13 Şubat tarihli yazımda ekonomide kırılganlık göstergelerini ele almıştım.[1] Mali, finansal ve dış kırılganlıkları özetle incelemiştim. Bu yazımda da Türkiye için derlediğim verilerden hazırladığım göstergeleri özetleyeceğim.

2013 yılsonu verileri yeni yayınlandığı için bugüne kadar bekledim. Tek tek verileri yorumlamak yerine aşağıdaki grafiği bilginize sunmayı yeğledim. Önemle belirtmemde yarar var. Eğrilerin rakamsal büyüklüğünden çok kendi içindeki değişimlerini dikkate alarak değerlendirme yapmak daha doğru olur. Yani birinin değerinin daha büyük olması onun daha kırılgan olduğunu göstermiyor.

İyiler ve kötüler

5 Nisan 2014

Ekonomi önceden pupa yelken giderken şimdi rüzgar pruvadan esiyor

Önce bir konuda anlaşalım. Kendisine ekonomik büyüme vaat etmeyen partiye seçmen oy vermiyor. Dolayısıyla mahalli idare seçimlerinden sonra yapılan kamuoyu yoklamalarında seçmenlerin yüzde 70’inin dört ay önce hangi partiye oy vereceklerini kararlaştırdıkları anlaşılıyor. Öyleyse bu kararın arkasındaki en büyük etkenlerden birisi refah beklentisi ve ekonomik istikrardır desek çok yanlış olmaz.

Şimdi gelelim seçmenin neden böyle düşündüğüne.