27 Eylül 2016

Küresel borçlar 216 trilyon dolara ulaştı.

Moody’s Türkiye’nin ülke notun düşürünce insanların aklına ilk gelen borç rakamları oldu. Türkiye’nin borç rakamlarını ele alan önceki yazım, sosyal medyada en çok okunan yazım oldu. Okurlarıma teşekkür ediyorum. Sizlerin verdiği moral olmadan yazmak zor iş.  

Borç sorunu sadece bize has bir dert değil. Bugün dünyadaki durumu ele alacağım. Artan borçluluk, özellikle 2009 Küresel Krizinden sonra, gelişmiş ülke merkez bankalarının uyguladıkları düşük faiz politikasının bir sonucu.

İzninizle biraz rakam kullanacağım. Veriler IIF (Uluslararası Finans Enstitüsü) tarafından derleniyor ve yayınlanıyor.

2016 yılının ilk yarısı itibariyle, dünyada hanehalkına, reel sektöre, devletlere ve finansal sektöre ait borçların toplamı 216 trilyon dolara ulaştı. Bu toplamın 63 trilyon doları reel sektöre, 59 trilyon doları devletlere, 54 trilyon doları ise finansal sektöre ait.

Kaynak: IIF EM Debt Monitor, Eylül 2016

23 Eylül 2016

Borç sarmalından çıkamıyoruz



Ekonomide haftanın konusu, kredi katları ve tüketici kredilerine yeniden getirilen borçlanma kolaylıklarıydı. Birkaç yıl önce tüketim ve ithalatı tetikliyor, cari açık artıyor diye değiştirilen kurallara, büyüme yavaşlayınca geri dönüldü.

Bu değişiklik beni daha önce düzenli olarak yayınlarım genel borçluluk verilerine götürdü. Gelinen aşamayı daha iyi anlayabilmek için, Türkiye’nin borç rakamlarını 2016 yılının ilk yarısı için güncelledim.

Ancak bazı veriler henüz tam güncel değil. Hazine KİT borçlarını Mart sonu itibariyle yayımlanmış. Muhasebat Genel Müdürlüğü belediyelerin bankalara olan borçlarını geçen yılın sonundan sonra güncellememiş. Ben de Haziran için, oldukça muhafazakâr bir tahmin yapmaya çalıştım. Dahası yılın ilk yarısı için millî gelir rakamını bulmak amacıyla önceki dört çeyrek büyüme rakamlarını yıllıklandırdım. Yani o da bir tahmin.

Bu çerçevede hazırlanan aşağıdaki ilk tabloda veriler nominal olarak yer alıyor. Görüldüğü gibi yılın ilk altı ayında Hazine’nin iç ve dış borçlarında çok önemli bir artış yok. KİT ve belediye borçları ise güncel olmadığı için şimdilik değerlendirmesini bir kenara koyalım.

21 Eylül 2016

Hanehalkının yaşam koşulları ve genç işsizler ordusu üzerine

TÜİK iki önemli istatistik yayımladı. İlki Haziran işsizlik rakamlarını, ikincisi 2015 yılı Gelir ve Yaşam Koşulları Araştırmasını içeriyor.

Önce işsizlikten başlayayım.

Genel işsizlik çift haneli rakamlara ulaştı, yüzde 10’un üstüne çıktı. İş aramaktan vazgeçen, iş bulmaktan ümidini kesenleri de eklerseniz rakam yüzde 20’lere yaklaşıyor. Diğer bir deyimle, çalışabilecek durumda olan her beş insandan birisi işsiz.

Ancak bundan daha önemlisi, aşağıdaki grafikte de görüldüğü gibi, genç işsizliğin son 75 ayın zirvesine ulaşılmış olması. Rakam yüzde 20,5 olmuş. Her beş gençten birisi işsiz. Buna iş bulmaktan ümidini kesen geçleri de eklerseniz, tahminen yüzde 25’e yaklaşır. Yani bu durumda, her dört gençten birinin işi yok.

Üniversite son sınıflara ders veriyorum. Öğrencilerimin bana en çok sordukları soru hep ayı: “Hocam nasıl iş buluruz?”  Ajitasyon olsun diye yazmıyorum. Ama gelin bu soruya, onların gözlerine bakarak, siz gerçekçi bir cevap verin.

16 Eylül 2016

Ceza kes tahsil etme

Mülkiye’deki hocalarım bize devletin kurallalar ve kurumlar bütünü olduğunu öğrettiler. Diğer bir deyimle, kural koymak, uygulamak, gerektiğinde değiştirmek bir devletin olmazsa olmazı. Demokrasi ise bu işlerin nasıl yapılacağını, kural koymanın ve uygulamanın idari ve siyasi örgütlenmesinin nasıl olacağını biçimlendiriyor.  
Bunları 15 Temmuz darbe girişimi sonrası yaşananları tanımlamak için yazmıyorum. İşin siyasi tarafı henüz aydınlatılmadığından o konuda yorum yapmanın erken olduğunu düşünenlerdenim.
Ben başka bir soruna değinmek istiyorum.
Trafik keşmekeşi hızla yayılıyor. İş öyle bir hal almaya başladı ki Anadolu’nun küçük bir kasabasında bile yola paralel park edip trafiği felç edenlere polis ağzını açmıyor.
Ne oluyor diye sorgularken, gazetelerde “Kurban bayramında trafik suçu işlemek serbest !” başlıklı haber dikkatimi çekti. Her ne kadar sonradan sehven (yanlışlıkla) yazıldığı söylense de, Kocaeli Valiliği’nin ilçelere gönderdiği emrinde; Emniyet Genel Müdürlüğünden alınan emir doğrultusunda, Kurban Bayramı Tatilini kapsayan dönemde trafik kurallarını ihlal edenlere cezası hatırlatıldıktan sonra “Siz bu Cezayı 15 Temmuz Gecesi Ödediniz Hayırlı Yolculuklar” denilmesi talimatlandırılmış.
Ama haberi okuyunca pek sehven yazıldığını düşünmedim.

8 Eylül 2016

Bütçenin perde arkası

Türkiye’nin makro ekonomik başarısının orta direği maliye politikası olarak lanse ediliyor. Yani direk yıkılırsa işler zorlaşır.

Ancak son yıllarda ekonomi denince borsa ve para piyasaları akla geldiği için, ekonomik değerlendirmelerin çoğu kısa vadeli oldu. Maliye politikasının en önemli göstergesi olan bütçe dengesine, sadece gelir-gider farkı üzerinden bakmak, geniş kabul gören bir adet oldu.

Ekonominin normal seyrinde olduğu dönemlerde bu yaklaşımda fazla eleştirilecek bir şey yok.

Ancak, borç yükü olan bir bütçe için temel yapısal gösterge, klasik açık değil faiz dışı fazladır (FDF). Onun iki tür tanımı vardır. Birisi çok bilinen ve piyasalardaki uzmanlar tarafından takip edilen Maliye Bakanlığının FDF tanımıdır. Basittir; toplam bütçe gelirleri ile faiz hariç harcamalar arasındaki fark.

İkinci tanım 2001 Krizinde hayatımıza giren IMF’nin tanımıdır. IMF, gelirlerin içerisinde bir ayıklama yapar. Bir defalık, geçici gelirleri hesaplamada dikkate almaz. Örneğin özelleştirme, faiz gelirleri, TCMB Kar transferi, kamu bankalarından temettü gelirleri, İşsizlik Fonu transferleri, 3. Nesli GSM satış gelirleri, TMSF’den bütçeye yapılan aktarımlar gibi geçici gelirler FDF hesaplanırken gelir olarak kabul edilmez.

5 Eylül 2016

Reel sektör dış borca çalışıyor

Küresel Kriz daha bitmedi. Ülkeler büyümek için kırk çeşit politika deniyor, başaramıyorlar. Kısa vadeli çözüm olarak ucuz kredi dağıtmayı maharet sayanlar çoğunlukta. Bu bağlamda borçluluk aldı başını gidiyor.

Bizde de, son yayımlanan veriler, reel sektörün döviz yükümlülüklerinin (borçlarının) hızla arttığına işaret ediyor.

TC Merkez Bankası, reel sektörün döviz dengesine yönelik bu yılın Haziran ayı rakamlarını yayımladı. Banka dışı özel sektörün döviz varlıklarındaki artış son Küresel Krizden sonra çok fazla değil. Bu yılın ilk yarısı itibariyle 109 milyar doları geçmiş. Bunun 70 milyar doları döviz mevduatı. Paranın büyük bölümü de yurt için bankalarda tutuluyor. Reel sektörün yurt dışında tuttuğu para 18 milyar dolardan az.
Farklı uluslararası kuruluşların rakamlarına göre, Türkiye kökenli gerçek ve tüzel kişilerin dışarıda tuttukları para bunun oldukça üstünde. Demek ki gerçek kişiler tüzel kişilerden (şirketlerden) daha büyük tutardaki bir meblağı dışarı götürmüşler. (Acaba neden?)

Yükümlülüklere gelince.