29 Temmuz 2015

Son yıllarda aldığımız borcu büyümek için kullanmamışız

Türkiye ekonomisi ve büyümesi hakkında çok bilinen bir söylemdir: “Cari açık vermeden büyüme olmaz.”

Bu fikri savunanlar özetle şunu söylüyorlar. Nedeni ne olursa olsun, yurt içi tasarruflar yetmiyor. İçeride tüketim ve yatırım harcaması yapabilmek için yurt dışından tasarruf ithal etmek, borç almak, kredi bulmak gerekiyor. Ekonomik olarak doğru bir saptama. Cebinde parası olmayan ya harcama yapmayacak ya da bir yerden borç bulacak. Olay bu kadar basit.

Ancak diğer yandan üzerinde çok tartışılan diğer bir konu daha var. Acaba dışarıdan alınan borçların çoğu yatırım için mi yoksa tüketim için mi harcanıyor. Kabul edersiniz ki arada büyük fark var. Alınan borçlar fabrika yapmak için kullanılıyorsa; iş yaratıyor, üretim yapıyor, ihracat artıyor, belki ithalat bile azalıyor. Bunlar üretime, ihracata, istihdama ve dış borcun geri ödenmesine yardımcı olacağı için istenen bir gelişmedir.

26 Temmuz 2015

“Cari açık finanse edildiği sürece sorun değildir”

Son yılların en bilinen ekonomik vecizesi budur. Siyasi karar alıcılar ve teknisyenlere ne zaman cari açık yüksekliği hakkında bir şeyler söylense, hemen başlıktaki cümleyle cevap veriyorlar. Düz mantıkla bakınca yanlış bir tarafı yok. Doğal olarak, her hangi bir açık finanse ediliyorsa kısa vadede sorun olmaz.

Ama, biraz aklı selimle ve orta vadeli bir vizyonla bakınca işin rengi değişiyor. En önemli soru şu: Finansman kısa vadeli ve borç yaratan özellikte mi? Diğer bir deyimle, finansmanın ne kadarı borç yaratan ne kadarı borç yaratmayan işlemlerden?

Tablo 1’de yükümlülükler, borç yaratan ve yaratmayan başlıklarında ikiye ayrılarak gösteriliyor. Görüldüğü gibi, geçen yılın aynı dönemine göre borç yaratan işlemlerin miktarı büyümüş. Özellikle kredilerdeki ve mevduattaki artışlar oldukça hızlı.

Mevduatların yanı sıra Net hata ve Noksan kalemi de finansmanda önemli yer tutuyor.

22 Temmuz 2015

Bütçe fazlası dolar kuru artışından kaynaklanıyor

Yılın ilk yarısı bütçe verilerine bakınca performanstan hoşlanmayan yok. Bütçe fazla vermiş, faiz dışı fazla 30,5 milyar lirayı aşmış. Daha önemlisi böylesi güzel sonuçlar genel seçimlerin olduğu bir dönemde gerçekleşmiş.

Öncelikle şunu belirteyim. Sonuçlar eleştirilmekten çok detaylı incelenmeyi gerektiren özelliklere sahip.

Sonra rakamlara bakalım.

Ben bütçe rakamlarına konjonktürel değil yapısal bakmayı ilke edinenlerdenim. Kamuda görev yaptığım yıllardaki deneyimlerimden, aylık veya dönemsel verilerin her zaman doğru bir sonuç vermediğini çok iyi biliyorum. Dolayısıyla, elimden geldiğince, rakamların arkasına, detaylarına bakmayı alışkanlık edindim.

Gelelim bazı gelir verilerine ve açıklamalarına.

Önce gelirlerdeki ilginç performansa dikkatinizi çekmek istiyorum. Özellikle vergi gelirleri ile teşebbüs ve mülkiyet gelirlerindeki artışlar enflasyon ve büyüme rakamlarının çok üstünde.

Bu nereden kaynaklanıyor olabilir?

10 Temmuz 2015

TCMB dolarizasyonu destekliyor (mu?)

Eski bir Merkez Bankacı arkadaşım konuya değinince, rakamlara biraz daha yakından bakma gereği duydum.

TCMB’nin piyasalara verdiği para yılbaşından bu yana artıyor. İlk grafikten de görüldüğü gibi, net fonlama miktarı 40 milyar liralık düzeylerden, 78 milyar lira seviyesine yükselmiş.

Öte yandan, fonlama miktarında neredeyse yüzde yüze yakın artış varken faizler yerinde sayıyor. Kapitalist ekonomide faiz, en basit anlatımıyla, paraya olan arz ve talebe göre belirlenir. Bu doğruysa, talep artarken paranın fiyatının yerinde saymaması gerekir. O zaman, para arz otoritesi olan Merkez Bankası, acaba malına olan talebi bir anlamda görmezlikten mi geliyor?

6 Temmuz 2015

Belediyelerin borç sıkıntısı artıyor

Yunan halkı borçlara ve istikrar önlemlerine karşı tutumunu ortaya koydu. Avrupalı ortaklarına rest çektiler. Daha doğrusu Almanlara, “şartlarınızı kabul etmiyoruz” mesajı gönderdiler. Sonuç ne olur yakına göreceğiz.

Ben borç bağlamında, içeride üzerinde çok durulmayan bir konuyu ele alacağım.

Önce kamu borçlanması konusundaki bir genel kabulü belirteyim. Kamu kurumlarının uzun vadeli borçlanmaları her zaman bir sonraki siyasetçi ekibe sorumluluk bırakma anlamına gelir. Dolayısıyla kamunun borçlanması titizlikle izlenmesi gereken bir olaydır. Devletteki hiçbir kurum sadece siyasi amaçlarla ve/veya tüketim amacıyla borçlanmamalıdır. Böylesi borçlar, geri ödeme zamanı geldiğinde büyük sorunların kaynağı olurlar.

Şimdi gelin belediyelerin borçlarına bakalım.

4 Temmuz 2015

Dünya iktisadi nizamatı Yunanistan ve Türkiye

Aslında hikâyenin bu bölümü 1980’li yılların sonlarında başlıyor.

Dünya tek kutuplu hale dönüşüyor, Sovyetler Birliği yıkılıyor, sosyalizmin çöktüğü ileri sürülüyor. Kapitalizm, Çin dâhil birçok ülkede zaferini ilan ediyor. Ardından çokuluslu şirketler hızla dünyaya yayılmaya başlıyorlar. Fabrikalarını ucuz emek cennetlerine taşıyorlar, maliyetler düşüyor, karlar artıyor.

Sermayedarlar, artan gelirlerini yeni sabit yatırımlar yerine, borsalara ve diğer kısa vadeli piyasalara yatırılıyor. Parayla para kazanma hızlanıyor.

Buna karşılık, emeğiyle geçinenlere Çin’le, Bangladeş’le, Vietnam’la rekabet edebilmek için düşük ücreti kabullenmek veya işsiz kalmak arasında seçim yapmaları öneriliyor.