Petrol fiyatları 80 doların altına indikten sonra, sanki Papa onları kutsamaya gelmiş gibi heyecanlanan piyasalar bir bayram havasına girdi. Borsa tavan yapıyor, rekorlar kırıyor. Kur hareketleri aşağı yönlü. Faizler yüzde 7 leri gördü.
Kısa vadeli işlem yapanlar için bundan iyisi Şamda kayısı. Bilanço bağlama ve dolayısıyla kar yazma mevsimindeyiz. Ne kadar çok kar olursa CEO'lar o kadar çok bonus alacaklar.
Neyse, zenginin malı fakirin çenesini yormasın. Çalışan kazansın, elması kızarsın.
Biz gelelim petrol fiyatlarındaki gelişmelere ve olası sonuçlarına.
Uzmanlar üç teknik neden sayıyorlar:
DÜŞÜNEN CAHİL OLAMAZ / CAHİL KENDİNİ BİLEMEZ / CAN ÖLÜR FİKİR ÖLEMEZ / BIRAK BENİ KONUŞAYIM / Mahsuni Şerif
30 Kasım 2014
26 Kasım 2014
Son on yıldaki en büyük ekonomik kırılma
Yazılarımda devamlı belirtirim. İlginçtir, hesabında bir
tane hisse senedi olmayan, cebinde bir doları bulunmayan bile ekonomik gidişatı
borsaya, kura bakarak değerlendirir oldu. Bunu kendi durumunu gizlemek için mi
yapar yoksa tamamen siyasi bir söylem mi kullanır anlamam.
Ermenekli Recep
Amcanın yırtık ayakkabısı aslında durumun gerçek göstergesiydi. Aynı şeyi
Somalı madencilerin “borcumuz var tekrar madene inmek zorundayım” söylemlerinde
de gördük. Benzer içerikli en yeni veri seti hafta başında, öğretmenler gününde
yayımlanan haberlerde yer aldı. Öğretmenlerin çok büyük bir çoğunluğu borçlu ve
yüzde 60’tan fazlası mesleğini bırakmak istiyor.
Kısacası insanlar borç
içinde yüzüyor.
22 Kasım 2014
AB-ABD ticaret görüşmeleri dünya dengelerini değiştirirken Türkiye
Tarih bize dünya savaşlarının en önemli nedeninin ticari
paylaşım olduğunu öğretmiştir. Emperyalistler
dünya kaynaklarını olabildiğince sömürürken, biraz palazlanan yeni güçler pay
isteyince ortalık karışmıştır. Her büyük savaşın sonrasında, galiplerin
dizayn ettiği yeni bir ekonomik düzen kurulmuştur.
Sovyetlerden sonrası
Buna pek uymayan bir örnek Uruguay Raund Ticaret
Müzakereleridir. Sovyetler Birliği’nin
savaşsız yıkılmasıyla dünyada yeni bir denge kurulmuştur. Yeni dönemin
ticari dengeleri Dünya Ticaret Örgütü kontrolüne bırakılmış, küreselleşme hızla
yayılmıştır.
1990’lı yılların başında, Birleşmiş Milletler Cenevre Daimi
Temsilciliğinde görevliydim. Uruguay Raund Ticaret Müzakerelerini izlemek ve
bazı görüşmelere katılma şansım oldu.
Ticaretin diğer konulardan ne kadar farklı olduğunu
yaşayarak gördüm. Her konuda ülkeler arasındaki ittifakları görmek ve anlamak
mümkündür. Ticaret müzakerelerinde kim
kimin dostudur, düşmanıdır konuya göre değişir. Tarım konusu görüşülürken
düşman olan AB ile ABD, fikri mülkiyet hakları görüşülürken dost oluverirler.
Yeni düzene doğru
20 Kasım 2014
Dünya İslamiyet Endeksi! Türkiye kaçıncı sırada?
The George Washington Üniversitesinden iki bilim
adamı, Scheherazade S. Rehman ve Hossein Askari bana çok ilginç gelen bir
çalışma yapmışlar. Çalışmanın adı “Müslüman Ülkeler Ne Kadar İslami?” (How Islamic
are Islamic Counries?)[1]
Dinin sosyolojik önemini değerlendiren uzmanlar, insanların
ekonomik davranışlarına olan etkilerini değerlendirmişler. Büyümeye
etkilerinden tutun da piyasa ekonomisine
etkilerine kadar geniş kapsamda değerlendirme yapmak amacıyla yola çıkmışlar.
Aslında amaçları, dünya ülkelerinin ne kadar Müslüman
olduklarını bir endeksle belirlemek. Basit görünen bu değerlendirmeye 208
ülkeyi dahil etmişler. Dünyadaki tüm ülkeleri 113 değişkenden oluşturdukları
bir endeksle sıralamışlar.
Değişkenlerin neler olduğunu aşağıda bağlantısı verilen
dokümandan bulabilirsiniz.
18 Kasım 2014
Genç işsizliği ve sosyal etkileri
Bugün dersten çıktım. Öğrencilerime anlattıklarımın ne kadar
anlamlı olduğu bir kez daha düşündüm. Merkez Bankası önemliymiş, dünyada
enflasyonla nasıl mücadele ediliyormuş. Bu konular onlar için ne kadar önemli?
Bunları neden öğrenmek zorundalar?
İş bulma hayali
10 Kasım 2014
Bütçe açığını sıfırlamak için
Devletin bütçesi bu sene 24,4 milyar lira, gelecek yıl ise
21 milyar lira açık verecek. Bütçe açık verince Hazine mecburen bankalardan
borçlanacak. “Faiz lobisinin” cebine bu sene 50 milyar lira aktaran devlet
seneye 54 milyar lira ödeyecek. Tamam bu faizler önceki yılların açıklarından
kaynaklanıyor. Hemen sıfırlanması mümkün değil.
Ama önümüzdeki yıldan itibaren açıklar sıfırlansa, yeni
borçlanma yapılmasa, stok azaltılmaya başlansa olabilir mi? Hemen zor demeyin.
Gelin hayal kuralım.
Size üç tane seçenek sunacağım. Seçim sizin.
4 Kasım 2014
Bütçede yapısal dengeler bozuluyor
Önce bir hatırlatma yapayım.
Maliye politikasında önemli olan bütçe dengesidir. Yani bütçe gelirleri ile
giderleri arasındaki farktır. Eğer giderler gelirlerden fazla ise malum sonuç
ortaya çıkar: Bütçe açığı ve onun sonucu da kamu borçlanması olur.
Borç takip edilirken esas olan
anaparadaki değişimdir. Çünkü kamu borç
stoku = anaparadır. Eğer bir yılda kamu borcunun anaparasında artış varsa
stok büyüyor demektir.
Diğer bir deyimle faiz
ödemelerindeki değişim stoku tanımsal olarak etkilemez. Öte yandan eğer bütçede o yıl ödenecek olan faiz kadar faiz dışı fazla
(FDF) verilirse, Hazine sadece anapara ödemesi kadar yeni borç alır ve stok
sabit kalır. Ama faiz dışı fazla o yılın
faiz ödemesi kadar olmaz ve kamu faizleri ödemek için de borçlanmak zorunda
kalırsa ve stok artar.
Bu nedenle kamu borç sorunu olan ekonomilerde asıl izlenmesi
gereken bütçe göstergesi klasik bütçe açığı değil, faiz dışı dengedir. Onun
tanımı da basittir: Gelirler – faiz dışı
harcamalar.
1 Kasım 2014
Bütçede kara delikler artıyor
Piyasa
oyuncuları mali disiplin deyince devamlı bütçe açığı ve kamu borç toplamının
milli gelire oranına bakarlar. Rakamlar küçükse sevinirler. Haklıdırlar. Çünkü
onların vizyonu kısa vadelidir. Uzun vadedeki olası dertler onları germez.
Belki
bazı okuyucularım hatırlayacaktır. Özellikle 90’lı yıllarda ortaya çıkan fonlarla
kamu kaynaklarının kamu harcama hukuku dışına çıkarılarak özel mevzuatına göre
harcanır, muhasebeleştirilir ve denetlenirdi. Bu tür uygulamalar o yıllarda ülkemizde
bütçe disiplinin bozmuş; mali yönetim sisteminde dağınıklık yaratmış, kamu
kaynaklarının kötü kullanılmasına yol açmıştı. Sonuç 2001 Krizi olmuştu.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)