Türkiye’de genel bir
borç sorunu olduğu seçimlerin ana gündemi olmaya başladı. Muhalefet, ilginç (!)
borç çözüm önerileriyle seçmenin gönlüne girmeye çalışıyor. (Önerilerin bütçeye
ek yük getirmeye yönelik olduğuna dikkatinizi çekip, değerlendirmeyi sonraya
bırakacağım)
Uzun yılların birikimi
olan borçluluğun talep yanında hanehalkı ve şirketler arz yanında bankalar var.
Talep yanındaki sorunları ve rakamları daha önceki yazılarımda defalarca
yazdım.
Bugün bankaların tahsil
edemedikleri ve/veya tahsilinde sorun yaşadıkları kredilere ait verileri bilginize
sunacağım. Yani arz yönündeki bazı bilgileri paylaşacağım. Bu amaçla, Türkiye
Bankalar Birliği, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) rakamları ve
benim hesaplarımı içeren aşağıdaki
tabloyu hazırlandım.
Önce bir konuyu
açıklığa kavuşturmam lazım. Tablonun en
sonunda yer alan sorunu kredilerin öz kaynaklara ve ödenmiş sermaye oranları
sadece ekonomik bir değerlendirmeye yöneliktir. Gerek BDDK düzenlemeleri gerek
uluslararası bankacılık teamüllerinde bir anlam ifade etmemektedir.
Bilindiği gibi ödenmiş sermeye öz kaynakların içerisindedir ve önemli bir
kalemidir. Bankalar için TGA’ın büyüklüğü önemlidir.
Bana göre sorunlu
kredilere yönelik oranlar bize bankaların kredi verme potansiyelini, iştahını
göstermektedir. Ne demek istediğimi biraz daha açayım. Yüksek öz kaynak daha fazla kredi verebilme olanağı anlamına gelir. Bilindiği
gibi yasal düzenlemeler gereği, bankalar tahsili gecikmiş ve yapılandırılan krediler
bir bölümü için, sermayelerinden ayırdıkları kaynağı belirli oranlarda ihtiyat/karşılık
olarak tutmak zorundadır. Ayrılan bu para kredi olarak kullandırılamamakta
ve bir anlamda bankalara maliyet olarak ek yük olmaktadır.
Bu bağlamda eğer Kredi Garanti Fonu (KGF) kefaletleri ve
dolayısıyla Hazine garantileri olmasaydı, geçen yıl bankaların kredi verme
arzusu bu kadar olamazdı. Bu sayede bankalar kredilere ayırdıkları
karşılıkları azalttılar. Daha çok kredi verebildiler. Böylelikle büyüme oranı
da yüzde 7,4’lere ulaşabildi.
Tablonun yıllar
itibariyle değişimine bakınca ortaya ilginç bir durum çıkıyor. Sorunlu kredilerin toplamı geçen yıl 181
milyar liraya ulaşmış. Bunların yüzde 23’ü silinen, yüzde 43’ü yapılandırılan
krediler, kalanı da tahsili gecikmiş alacak (TGA). Tablodan da görüldüğü gibi, sorunlu
kredilerin içinde silinen ve yapılandırılan kredilerin payı artarken TGA
payında bir azalma var. Yanı sıra sorunlu kredilerin toplam kredilere ve öz
kaynaklara oranında da önceki yıla oranla bir değişim yok.
Tek değişim ödemiş
sermayeye olan oranlarda. Bu yüksek oran bankaların, uzun vadeli ucuz fon
ve/veya ekstra risk azaltıcı faktörler olmadan daha fazla kredi verme iştahını
sınırlayan bir etken. Dünyada parasal
sıkılaşma rüzgârları eserken, bankaların daha fazla kredi verebilmesi için; ya
merkez bankası kaynaklarına ya da daha fazla sermaye için hissedarlara
başvurmaları gerekebilir.
Bunun yerine, daha iyi
bir önerim var: Siyasetçilerden, borçlanmaya dayalı büyüme modelinden
uzaklaşmak için neler yapılabileceğini dinlemenin tam zamanı.
merhaba hocam,
YanıtlaSilbankaların 3.3 trilyon tl kaydı para yaratarak halktan kazandığı para 1.2 trilyon tl bu ciddi bir sorun iken hala bankaları ayakta tutmaya çalışmak daha büyük bir sorun.
merhaba . bilanço mantığı ve gelir tablosu mantığı ele alındğında sağlıklı analiz yapabilmek adına , bazı analiz verilerinin birbirine karıştırmamamk gerek. hocam . çıkarttığınız tabloda silinen kredilerin zaten özkaynaklardan düşüldüğünü bilmeyen yoktur. bu sebeple zaten silinen ve özkaynaklardan düşülen sorunlu alacakların bu hali ile düşülmüi özkaynaklara oranlanarak en son 2017 için elde ettiğiniz % 50 ve 212% oranı manipüle edilmiş bir oran olarak görüyorum. o halde zaten özkaynaklardan düşülmüş bu rakamları özkaynaklara ekleyerek oranlama yapmanız sağlıklı olacaktır. sizler gibi göz önünde olan kişilerin bu gübü teknik hata (diyeceği) düşmemeniz gerekmektedir. aksi halde alttan yetişecek genç nesiller sağlıklı değerlendirme imkanı alamamaktadır. sayg.
YanıtlaSilÖNCELİKLE VERDİĞİNİZ BİLGİLER İÇİN ÇOK TEŞEKKÜRLER. KEŞKE ADINIZI DA BAHŞETMİŞ OLSAYDINIZ.
YanıtlaSilBEN YAZIMDA, BİLANÇO BİLGİLERİNE ÖZEL OLARAK DİKKAT ÇEKTİM. SİLİNEN KREDİLER İLE ÖZKAYNAKLAR İLİŞKİSİNİ VURGULAMANIZ, OKUYUCULAR İÇİN YARARLI OLMUŞTUR.
ANCAK, ISRARLA BELİRTTİĞİM GİBİ BENİM AMACIM BİLANÇO TAHLİLİ YAPMAK DEĞİL. AKSİNE MAKRO EKONOMİK BİR BAKIŞ AÇISI SUNMAK. YÖNTEM YANLIŞ OLABİLİR. TARTIŞMAYA HAZIRIM.