31 Ekim 2017

Şaşırmaya gerek yok aldığımız borçları geri ödeme zamanı geldi

Borç alıp mal edinmek, tatile gitmek, tüketim yapmak insana önce hoş gelir. Ama geri ödeme zamanında çoğunlukla iş değişir. Hele bir de borç taksiti kadar gelir artışı olmamışsa, borç geri ödemesi kâbusa dönüşür.

Bu bağlamda dünya yeni bir döneme giriyor. Atanması beklenen FED Başkanı, döviz dengelerine yön verecek.  Ya hızlı ya da yavaş bilançoyu küçültecek. Bahsettiğim operasyon sıradan bir olay değil. Atilla Yeşilada yazmış: “Bakıyorum Bank for International Settlements verilerine. 2008-2017 zarfında Fed, AMB ve BoJ bileşik bilançosu 8,3 trilyon dolar genişlemiş, buna karşın bu 3 ülkenin ekonomisinde nominal GSYİH 2,1 trilyon dolar artmış. Nereye gitti kalan para? Mali varlıklara tabii ki.” Önemli bir kısmı da çeşitli finansal enstrümanlarla, borç olarak bizim gibi gelişmekte olan ekonomilere geldi.

Gelin bu bağlamda IIF’in (Uluslararası Finans Enstitüsü) Haziran 2017 sonu itibariyle yayımladığı borç rakamlarına bakalım.

26 Ekim 2017

Naif bir bütçe denkliği hayali

Kurgusal bir soru sorarak başlayayım: Merkezi yönetim bütçesinin açık vermesi bir zorunluluk mudur?

Öyle çok gerilere gitmeden soruyu cevaplamaya çalışayım. Sayın Maliye Bakanı, yılbaşında 46,9 milyar lira olacağı ilan edilen 2017 bütçe açığının 61,6 milyar lira olacağını tahmin ettiklerini belirtmiş. Açık beklenenden çok olmuş.

Gelin, bırakın artırmayı yok etmeyi düşünmek mümkün mü bakalım. Cevap için devletin dokümanlarından yararlanarak, 2017 bütçesi için, beraber basit bir fikir jimnastiği yapalım.

İlk önce 2017 yılı Bütçe Kanunu eklerine gidelim. Oradaki Vergi Harcamaları listesine yakından bakalım. “Vergi Harcaması kavramı; en genel anlamda "devletlerin gelir toplamını azaltan, standart vergi sisteminden ayrılan ayrıcalıklar veya istisna ve muafiyetler" olarak tanımlanabilir. Bu bağlamda; bazı indirim, istisna ve muafiyetler, standart vergi sisteminin unsurları olmaları nedeniyle vergi harcaması kapsamı dışında tutulabilmektedir. Yukarıdaki liste, vergi sistemimizdeki Gelir Vergisi, Kurumlar Vergisi, Katma Değer Vergisi, Özel Tüketim Vergisi ve diğer bazı kanunlarda potansiyel olarak vergi harcaması niteliği taşıdığı düşünülen düzenlemeleri içermektedir.”

Yani Gelir İdaresi, içinde bulunduğumuz yıl, toplam 102,2 milyar lira vergi gelirine istisna ve muafiyet uygulamış. Yasalarla konulan kurallara uymuş, bu kadar gelirden vaz geçmiş. Bu toplamın neredeyse yarısı gelir ve kurumlar vergisi istisnaları.

23 Ekim 2017

Bütçenin kapsama alanı dar

Her geçen gün daha da finansallaşan dünyada, yatırımcılar Türkiye’yi “trade market” (kısa vadeli pazar) olarak kabul ediyor. Dolayısıyla ekonomide her şeye kısa vadeli bakmak yaygın bir adet oldu.

Kimse kalkınmadan, yatırımdan, işsizlikten, gelir adaletinden, bütçenin yapısından bahsetmiyor. Örneğin sadece “bütçe açığı” konuşuluyor. Ama kamu işlemlerinin ne kadarının bütçede göründüğünden, bütçe dışında kalan devlet harcamalarının ne kadar büyük olduğuna önem veren yok.

Oysa bütçe açığının neden ve sonuçlarını, mali disiplinin sürdürülebilir olup olmadığı anlamak için öncelikle bütçe dışında kalan işlemlere bakmak lazım. Çünkü bütçe dışı işlemler normal zamanda pek dert yaratmazlar. Ama kriz çıkınca diğer sorunların yanı sıra bir de bunlarla uğraşmak gerekir. Buna en güzel örnek 2001 Krizi sırasında ortaya çıkan kamu bankalarının görev zararlarıdır.

Şimdi kamu bankalarında “zarar görevi” uygulaması kalmadı.

Ama başka bütçe dışı işlemler var.

19 Ekim 2017

Sıcak para zirvede

Uluslararası Yatırım Pozisyonu (UYP) verileri ekonomini döviz dengesi hakkında önemli bir göstergedir. Döviz dengesi ise ekonominin dışarıdaki hareketlere ne kadar duyarlı olduğunu gösterir.

Denge (açık/fazla pozisyon) ülkenin döviz varlıkları ile yükümlülükleri arasındaki farktır. Ağustos ayında Türkiye’nin açık pozisyonu 462,4 milyar dolara ulaştı. Bu rakam, OVP’de yayımlanan 2017 milli gelirinin yüzde 55’ine karşılık geliyor. (2009 Küresel Krizi öncesi yüzde 30’larda olan bu oran geçen yılsonunda yüzde 42 civarındaydı)

Bunun anlamı şu: Bir yıllık üretimimizin yarısından fazla döviz yükümlülüğümüz var. Yükümlülüklere; yabancıların Türkiye’deki doğrudan yatırımları, portföy (hisse senedi ve tahvil) yatırımları, mevduatları ve verdikleri kredilerin hepsi dahil.

Yılbaşından bu yana yüksek getiri ve faiz ortamından yararlanmak isteyen yabancı yatırımcılar, özellikle BIST’e ve Türkiye tahvillerine yoğun ilgi gösteriyorlar. Böylelikle portföy yatırımları (hisse senedi ve tahvil) stoku sekiz ayda yaklaşık 40 milyar dolar (%30) artarak 181 milyar dolara yükseldi.

Bana göre bu yükümlülükten daha önemlisi sıcak para stoku. Yani, vadeli bir enstrümana bağlanmayan, her an hareket etme kabiliyeti olan dövizler.

16 Ekim 2017

Bütçede faiz harcamaları yatırımlardan fazla

2018 Bütçesi yarın TBMM’ye sunulacak. Detay bilgilere ulaşınca görüşlerimi sizlerle paylaşacağım. Bugün OVP ve Orta Vadeli Mali Plan’dan yola çıkarak, bana göre çok önemli bir konuda, faiz harcamaları hakkında yazmak istiyorum.

Bildiğiniz gibi, bütçedeki her vergi ve harcama kalemi bir politik tercihtir. Bu nedenle bütçeler hükümetlerin en önemli siyasi metinleridir.

Kimden vergi alınıyor? Eğer toplanan gelirlerin çoğunluğu KDV, ÖTV, MTV gibi dolaylı vergilerden oluşuyorsa dar ve sabit gelirli çoğunluktan gelir toplanıyor.
Ancak eğer bütçenin harcama kısmında giderlerin çoğu üretimi destekleyen yatırımlar ile sosyal transferlere yapılıyorsa o zaman bir dengeleme politikası izlendiği söylenebilir. Yani bir yandan vergi alırken diğer yandan alt gelir gruplarına sosyal transfer yapılarak yükler azaltılıyorsa doğru bir politika izleniyor denebilir.

Buna karşılık açık veriliyor ve borçlanma yapılıyorsa başka bir etkisi oluşuyor. Kamu borçlanmasının çeşitli ekonomik ve sosyal etkileri var. En önemlisi ekonomideki gelir dağılımını değiştirmesidir. Devlet gelir ve giderini denkleştirmediği için içeriden ve dışarıdan borç alıyor. Borcun karşılığı faiz ödüyor. Doğal olarak kimden borç alıyorsa ona faiz transferi yapıyor.

Bu bağlamda gelirler ile harcama kalemleri arasında çeşitli ilişkiler kurularak bütçenin yapısını tahlil etmek mümkün.

11 Ekim 2017

Varlık Fonundan sıfır faizli kredi!

Haberi görünce inanamadım.
Türkiye Varlık Fonu (TVF) Başkan Vekili Himmet Karadağ, “Yurtdışından sağlanacak finansmanın büyüklüğü fona devredilen varlıkların değerine göre belirlenecek. Fon, Türkiye’nin nitelikli yatırımlarına yüzde sıfıra kadar inen maliyetlerde finansman imkânı sunacak.” demiş.
Konuya sadece yasal açıdan bakınca, TVF’nun kuruluş kanununda sayılan amaçlar arasında; borçlanmak ve yatırımlara finansman sağlamak var. Dolayısıyla şaşırdığım yer burası değil.
Sorun bunun ekonomik ve hukuksal yanlarında.
Öncelikle borçlanma ile başlayayım.

8 Ekim 2017

205 milyar dolar nasıl bulunacak?

Dünyada döviz bolluğunun sona ermek üzere olduğu artık genel kabul görmüş bir görüş. Tek tartışma hangi hızla olacağı konusunda.
Uluslararası Finans Enstitüsü IFF, 2018 için bulunduğumuz bölgeye yönelik olarak yaptığı tahminlerde, doğrudan yabancı sermeye girişlerinin biraz artacağını belirtiyor. O da yeni yatırıma değil, hisse senedi olarak. Buna karşılık tahvil ve hisse senedi piyasalarına girişler ve banka kredileri 2017’ye göre azalacakmış.
Bu şartlarda Türkiye’nin döviz ihtiyacı ne olacak ona baksak iyi olacak.
T.C. Merkez Bankası’na göre, temmuz sonu itibariyle, kalan vadeye göre bir yıldan kısa vadeli dış borç stokunun toplamı 170,5 milyar dolar. Önümüzdeki bir yıllık sürede, kamu (TCMB dahil) 7 milyar $, bankalar 94,5 milyar $ (49 milyar $’ı kredi kalanı mevduat), reel sektör ise 69 milyar $ dış borç ödemek ve/veya yeni borç bulmak zorunda.
Bu tutara yaklaşık 35 milyar dolar kadar olacağı tahmin edilen cari açığı da ekleyin. Toplam döviz ihtiyacı, üç aşağı beş yukarı 205 milyar dolar eder.
Bu parayı kim getirecek?

5 Ekim 2017

Hazine borçlandığı kaynağı nerelerde kullanacak?

Son yıllarda bir “Torba Kanun” şenliğidir aldı başını gidiyor. Mahfi Eğilmez saymış, TBMM’ye en son sunulan taslak 60’dan fazla kanunda değişiklik öneriyor.

Taslağın dikkat çeken maddeleri var. Örneğin 40. Madde ile T.C. Merkez Bankası’nın Denetim Kurulu kaldırılıyor. Değişiklik Ticaret Kanuna uygunmuş. Ben biraz “eski kafalıyım”. Soruyorum, hangi anonim şirketin para basma yetkisi var ki, TCMB yapısı ona benzetiliyor? Merkez Bankasına sıradan banka veya şirket muamelesi yapılacaksa o başka.

Dahası 76. madde ile, 4749 sayılı Kamu Finansmanı ve Borç Yönetiminin Düzenlenmesi Hakkında Kanunda değişiklik öneriliyor. Türkiye Varlık Fonu’na (TVF) bütçe kapsamına alınıyor. TVF’na Hazine’den kaynak aktarmanın önü açılıyor. Yapılan değişikliklerle, “sermaye şirketlerine ve/veya projelere finansman sağlayan fonlara” Müsteşarlık tarafından kaynak aktarılacak.

3 Ekim 2017

Bütçe için MTV yerine alternatif öneriler

Hazine’deki görevimin son 3,5 yılını (1999-2003) IMF Programları ve Kriz yönetimi ortamında geçirdim. Bir yandan makro diğer yandan mikro sorunlarla uğraştığımız o dönemde yıllık bütçeleri hazırlarken çok şey öğrendim. Gelir ve harcama tarafındaki hemen hemen her kalemin tek tek ele alındığı uzun toplantıların sonunda TBMM’ye sunulan bütçelerin, sonradan ekonomiye olan etkilerini de bire bir yaşadım.

Son Orta Vadeli Program (OVP) ve yanı sıra açıklanan vergi paketi beni o günlere götürdü. Özellikle MTV ve diğer vergi önlemlerine halkın tepkisi, bürokratların ve siyasetçilerin çelişkili açıklamaları bana hiç yabancı gelmedi.

Bugün idarede görev yapan bürokratlar ilk defa böylesi bir durumla karşılaştıkları için belki biraz sıkıntı yaşıyor olabilirler.

Aslında perşembenin gelişi çarşambadan belliydi.

Nasıl mı?