27 Nisan 2017

Yata kata lüks otomobile Hazine garantisi

Değerli gazeteci kardeşim Sefer Yüksel’in Habertür’teki haberini okuyunca, geçirdiğim vertigo atağından kaynaklanan başımın dönmesi, biraz daha arttı.
Habere göre; Kredi Garanti Fonu (KGF) kefaletiyle verilen kredilerin toplamı 140 milyar lira olmuş. Alınan kredilerin bir kısmı amacına uygun olarak yatırımlar için kullanılmış. Bankacılılara göre; alınan kredilerin önemli bölümünün arsa alımına, lüks arabaya, ofis yeri satın alınmasına harcanmış. Hatta bazıları para fazla geldiği için bir bölümünü başka bankaya mevduat olarak yatırmışlar. Bazı firmalar da daha önce aldıkları KMH (Kredili Mevduat Hesabı) ile rotatif kredilerini, KGF kefaletine haiz kredileriyle kapatmışlar. “Bankacılar, şu ana kadar kullandırılan kredilerin yüzde 30’unun yeniden yapılandırma ve kredi kapama için kullanılmış olabileceğini tahmin ediyor”.
Bu garabet durumu açıklayabilmek için, önce kısaca kredinin ne olduğunu sonra da neden Hazine garantisinden bahsettiğimi açıklamaya çalışacağım.

21 Nisan 2017

Kuru fasulye ithal edilirken tarımsal destekleme politikası

Geçen gün HaberTürk gazetesindeki haberi görünce, çoğunuz gibi benim de moralim bozuldu. Habere göre, son aylarda, soğan İran’dan, sarımsak Çin’den, nohut Meksika’dan, elma Şili’den, kırmızı et Brezilya’dan, kuru fasulye Kırgızistan’dan, havuç Avustralya’dan ithal ediliyormuş.
Önce inanamadım. Sonra ithal tutarlarına baktım. İçim biraz rahatladı. Bazı tutarlar birkaç yüz bin dolar kadar.  
Rahatsız olmamın nedeni; kabaca ele alınırsa, insanoğlunun tarihi karnını doyurmak için verdiği mücadeledir. Dolayısıyla, gıda güvenliği ve tarım her ülke için en öncelikli politikadır.
Türkiye de yıllardır tarımsal destekleme politikası uygulanır.

15 Nisan 2017

Ver gazı ver coşkuyu faizler rekor kırsın

Bir önceki yazımda, Hazine’nin son altı aylık nakit dengesini ele almıştım. Giderlerin, büyüme ve referandum harcamaları için, gelirlere oranla daha fazla hızla arttığına değinmiştim. Büyüyen nakit açığının fazla dış ve iç borçlanmayla kapatıldığını, yeni borçlanmanın yıllık rakamları geçtiğini bilginize sunmuştum.
Ekonominin basit kuralı vardır. Bir malın fiyatını arz/talep dengesi belirler. Eğer piyasadaki bir ürüne olan talep arzından fazla ise fiyatı yükselir. Bizim örneğimizde, piyasada para (tasarruf) azken, Hazine daha fazla borçlanmak isteyince faizlerin de yükselmesi kaçınılmaz.
Bu özet açıklamadan sonra, aşağıdaki grafikle biraz detaylara bakalım. Grafikte, Hazine’nin 2 yıl vadeli gösterge tahvilinin, piyasadaki faizleri, aylık olarak yer alıyor.

9 Nisan 2017

Hazine son altı ayda borç almış büyüme ve referandum için harcamış

Hazine nakit dengesi kamu borçlanmasının en önemli göstergesidir. Bu veriler, devletin kasasına giren ve harcanan parayı çıplak olarak gösterir. Bütçe verilerinde olduğu gibi, muhasebe kuralları gereği, parasal olmayan işlemleri içermez. Dolayısıyla, nakit dengesine bakarak borçlanmanın resmini görmek daha kolaydır.
Bu bağlamda, hem 2016 yılının son çeyreğindeki büyüme rakamları hem de son aylarda referandum için yapılan harcamaların seyrini görmek amacıyla, Ekim 2016 ile Mart 2017 arasındaki döneme ait, Hazine nakit dengesini çıkardım. Tabloyu aşağıda göreceksiniz.
Tabloya bir karşılaştırma yapabilmek için geçen yılın toplam verilerini de ekledim. Her ne kadar 2016’nın toplam verileri Ekim- Aralık arası dönemi de içeriyor olsa da bir bakış açısı verebilmesi açısından yararlı olabileceğini düşündüm.
Gelelim özet detaylara.

7 Nisan 2017

Borca dayalı büyüme kırılganlıkları artırıyor

Son günlerde iki önemli veri yayımlandı.

İlki TÜİK’in büyüme rakamlarıydı.

Ne yazık ki, rakamlardan çok teknik dayanakları tartışıldı. Akademisyenler ve işin deneyimli uzmanları, rakamların tutarlılığını artırmak için yapılması gerekenleri, özenle kamuoyunun bilgisine sundular.

Bunları şimdilik bir yana koyarsak, 2016 yılındaki yüzde 2,9’luk büyüme oranına en çok katkıyı sağlayanlar arasında özel tüketimi ve kamu harcamalarını sayabiliriz.
Hanehalkının tüketimini tetikleyen faktörlerden birisi, geçen yılbaşında yapılan asgari ücret artışları. Bir de bireysel kredilerdeki artışların etkisi var. Diğer bir deyimle, harcamalar en çok gelir artışlarıyla değil borçlanmayla finanse edilmiş.

Diğer veriler IIF (Uluslararası Finans Enstitüsü)’ne ait. Dünyadaki borç artışına dikkat çekiyor. Dünyada 1996 yılında 63,5 trilyon dolar olan toplam borçlar, 2016 sonunda 216 trilyon dolara ulaşmış. Devasa değişim. Artış hızı en yüksek olan alan, yükselen piyasa ekonomilerindeki reel sektör şirketleri. Ardından gelişmiş ekonomilerdeki kamu otoriteleri geliyor.

1 Nisan 2017

RESİMLERLE TÜRKİYE EKONOMİSİ

Bugün işi bedavaya getirdim. 

İstanbul'da yerleşik, tanımaktan gurur duyduğum genç bir gazeteci arkadaşımın hazırladığı, Türkiye ekonomisinin son yıllarını özetleyen resimleri (grafik ve tabloları), yararı olacağı umuduyla ilgi ve bilginize sunuyorum.


Resim:1


Resim:2