Kurgusal bir soru sorarak başlayayım:
Merkezi yönetim bütçesinin açık vermesi bir zorunluluk mudur?
Öyle çok gerilere gitmeden soruyu
cevaplamaya çalışayım. Sayın Maliye
Bakanı, yılbaşında 46,9 milyar lira olacağı ilan edilen 2017 bütçe açığının
61,6 milyar lira olacağını tahmin ettiklerini belirtmiş. Açık beklenenden çok
olmuş.
Gelin, bırakın artırmayı yok
etmeyi düşünmek mümkün mü bakalım. Cevap için devletin dokümanlarından
yararlanarak, 2017 bütçesi için, beraber basit bir fikir jimnastiği yapalım.
İlk önce 2017 yılı Bütçe Kanunu eklerine gidelim. Oradaki Vergi Harcamaları listesine yakından
bakalım. “Vergi Harcaması kavramı; en genel anlamda "devletlerin gelir
toplamını azaltan, standart vergi sisteminden ayrılan ayrıcalıklar veya istisna
ve muafiyetler" olarak tanımlanabilir. Bu bağlamda; bazı indirim, istisna
ve muafiyetler, standart vergi sisteminin unsurları olmaları nedeniyle vergi
harcaması kapsamı dışında tutulabilmektedir. Yukarıdaki liste, vergi sistemimizdeki
Gelir Vergisi, Kurumlar Vergisi, Katma Değer Vergisi, Özel Tüketim Vergisi ve
diğer bazı kanunlarda potansiyel olarak vergi harcaması niteliği taşıdığı
düşünülen düzenlemeleri içermektedir.”
Yani Gelir İdaresi, içinde
bulunduğumuz yıl, toplam 102,2 milyar
lira vergi gelirine istisna ve muafiyet uygulamış. Yasalarla konulan
kurallara uymuş, bu kadar gelirden vaz geçmiş. Bu toplamın neredeyse yarısı
gelir ve kurumlar vergisi istisnaları.
Oradan Muhasebat Genel Müdürlüğünün web sitesine geçelim. Diğer vergileri
bir kenara koyalım, bu yıl içinde, (ağustos itibariyle) tahakkuk eden ancak tahsil edilemeyen dâhilde KDV miktarı 56,7 milyar
lira. Buna 150,2 milyar liralık tahsil edilemeyen para cezalarını da ekleyin.
(İstisnalar ve tahsil edilemeyen KDV toplamının 80 milyar lira olduğuna
dikkatinizi çekerim)
Bitmedi, Sayın Selin Sayek Böke’nin TBMM’deki soru önergesiyle gündeme gelen
ve Sayıştay raporlarından öğrendiğimiz kadarıyla, bir de Sosyal Güvenlik Kurumu’nun tahsil edemediği prim alacakları var. 2016
yılsonunda toplam alacak miktarı 120,9 milyar liraymış. (Bu arada bu kadar
alacağını tahsil edemeyen SGK’ya, bütçeden 127,5 milyar lira transfer
yapıldığını belirteyim)
Aşağıdaki Tablodan da görüleceği üzere, istisna ve muafiyetleri, tahsil edilemeyen vergileri ve SGK
alacaklarını toplatınca toplam 430 milyar liraya ulaşıyor. Oldukça büyük bir miktar.
2017 yılın bütçe açığı yukarıdaki
toplamın sadece yüzde 15’i. Hayal kuruyoruz ya, istense açık sadece KDV ile
bile kapatılabilirmiş.
Tamam, hemen itiraz etmeyin. Ben de bu işin yazıldığı kadar kolay
olmadığını biliyorum. Mülkiye’de bana da “Laffer eğrisi”ni öğrettiler. Eğer
fiili vergi oranlarını belli bir oranının üstüne çıkarsa, zaten tahsilat sorunu
yaşanan vergi gelirlerinin hiç toplanamama riskinin olduğunun farkındayım. Öyle
kafanıza göre vergi koymak, koyarsanız toplamak sanıldığı kadar kolay bir iş
değil.
Ama tahsilat sorunu yaşanan tutarın
bu kadar yüksek olması, orandan mı yoksa bir tercihten mi kaynaklanıyor? Çok
ince tahlil etmek gerek. Bunu yapacak
olan TBMM’dir. Örneğin 2018 Bütçe Kanunun ekinde listelenen ve 132 milyar
lirayı geçen istisna ve muafiyetleri titizlikle ele alıp, bazılarını iptal
edebilirler. Tahsilat sorunları yaşayan Gelir İdaresi ile SGK’ya gerekli
yasal ve idari desteği verirler.
Tablo: İstisna, muafiyetler ve tahsil edilemeyen alacaklar
Kaynak: Bütçe Mali ve Kontrol Genel Müdürlüğü, Muhasebat Genel Müdürlüğü, Sayıştay
Maliye bakanlığının da TCMB gibi bir nevi araştırma kurulu var mı? Keşke onlarda yaptıkları araştırmaları yayınlasa. Şunu demeye getiriyorum; bu kadar istisna, muafiyetler ne amaçla veriliyor, ne amaçlanıyor, verilmese ne olur, nasıl daha verimli olunur gibi bilimsel metodla ortaya konuyor mu?
YanıtlaSilMaliye'de böyle bir kurul olması lazım. Önemli olan hangi konuda araştırma yaptıkları.
SilHalk devlet harcamalarına bir sınır koyabilir mi?Devlet doları yasaklayıp sadece hammadde ithalatında kullandırtabilir mi?Faiz ülkede yasaklansa diyelim merkez bankası parayı tedavüle nasıl koyabilir?
YanıtlaSilHalk seçimden seçime oy verir. Başka birşey yapamaz.
YanıtlaSilEkonomi bu kadar dolarize olduktan sonra döviz hakkında ani kararlar almak artık çok zorlaştı.
Kapitalist ekonomilerde faiz yasaklanamaz. Ama biz kapitalist sistemi değiştiriyoruz diyen varsa ne önerdiğini görmek lazım.
Akşam akşam adamın aklına karpuz kabuğu düşürmeyin,tüm olmaz denilenleri yaptı!Şimdi sabah kalkar ve teog misali...
YanıtlaSil