Politika faizi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Politika faizi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

12 Aralık 2017

Aman sarmala girmeyelim

Büyüme verileri piyasalarda nedense beklendiği kadar etki yaratmadı. Üçüncü çeyrekte 11,06 büyüme yakalayan bir ekonomide para ve sermaye piyasalarının daha olumlu tepki vermesi beklenirdi.

Önemli olan büyümek, Çin’i, Hindistan’ı bile geride bırakmaksa hedefe ulaşılmıştır. İlla bardağın dolu tarafına bakalım diyenler için bu yeterli olabilir.

Ancak herkes aynı görüşte değil. Anlayabildiğim kadarıyla, uzmanlar bu büyümenin baz etkisi, vergi indirimi, Hazine garantili KGF desteği, bol kepçe dağıtılan KÖİ garantileri, hızlı borçlanma ve sıcak para destekli olduğunu görüyorlar. Ve istihdam yaratmayan, inşaat, ithalat ve tüketim ağırlıklı bu durumun ne kadar daha sürdürülebilir olduğu konusunda kafaları karışık.

Konunun aydınlanmasına katkı koymak adına aşağıdaki tabloyu hazırladım. Geçen yıl ile bu yılın verilerini bir araya getirdim ve değişimlerini hesapladım. Tamam, çok farklı iki dönemi karşılaştırmak çok sağlıklı olmayabilir. Ama büyümenin nasıl bir ekonomik ortamda olduğunu, etkilerini biraz daha yakından görmek istedim.
Karşılaştırma yaparak konuya bakalım.

4 Şubat 2017

Dolar kuru burada kalır mı?

Bu günlerde telefon edenler, hatırımı sormadan doların durumunu soruyorlar. Haklı olabilirler. Çünkü hızlı bir yükseliş sürecinden sonra dolar kalıcı bir düşüşe mi geçti merak ediyorlar.
Biliyorsunuz geçen yıl eylül ayında başlayan kurdaki yükseliş, başta dövizle borçlu olanlar olmak üzere çok geniş kesimleri vurdu. Borçlu şirketler kambiyo zararlarını bilançolarına nasıl yazacaklarını düşünüyorlar. Geçe yılın bilançolarını bağlamakla meşgul olan mali müşavirler ve patronlar zor seçenekler arasından en uygununu seçme savaşı veriyorlar. Bir yandan da gelecekteki borç taksitlerine hazırlık amacıyla döviz almaya çalışıyorlar. Döviz talepleri devam ediyor.
Öte yandan kurdaki geçişkenlik ve kış şartlarının etkisiyle enflasyon canavarı başını kaldırdı. Uzmanlar, geçen yılın düşük rakamları nedeniyle, şubat ayından sonra enflasyonda çift haneli rakamlara geri döneceğimizi söylüyorlar.
T.C. Merkez Bankası dövizdeki gidişi durdurmak için geleneksel olmayan bir yöntem uygulamaya başladı. Dövizin Türkiye’ye dönmesini ve/veya olanın çıkmamasını sağlamak için faizleri değişik bir yolla artırdı. Geç likidite penceresini devreye sokarak, uyguladığı faiz koridorunun üst seviyesinin de üstüne çıktı.

7 Ocak 2017

Merkez Bankası faizi ile piyasa faizi arasındaki fark açılıyor

Önceki yazımda, enflasyon ve dolardaki yükselişe değinerek, ekonominin üçüncü makro değişkeni faizlerdeki belirsizliğin arttığını belirtmiştim.

Faiz kapitalist ekonominin önemli bir değişkeni. Nereden bakarsanız bakın son yıllarda halkın çok geniş bir kesimini doğrudan ilgilendiriyor. Çok borçlu olduğumuz için, faiz deyince çoğumuzun aklına öncelikle kredi faizleri geliyor. Birikimi olanlar mevduat faizlerini izliyorlar.

Sokaktaki insan için çok bilinmeyen bir faiz daha var. T.C. Merkez Bankası’nın (TCMB) politika faizine bağlı olan ve diğer faizler üzerinde belirleyici etkisi olan Ağırlıklı Ortalama Fonlama Maliyeti (TCMB AOFM).

Bilindiği gibi TCMB politika faizini bir bant içinde belirliyor. Alt ve üst bant (%7,25-8,5) arasında hareket ederek piyasaya para veriyor veya çekiyor.

Bu kaynak bankalar için hayati öneme sahip. Tamam mevduat topluyorlar, diğer bankalardan borç alıyorlar, öz kaynaklarını kullanıyorlar. Ama yetmeyince TCMB’den kaynak sağlıyorlar. Toplanan bu fonlarla, genel olarak, kredi verip, devlet iç borçlanma senedi (DİBS) satın alıyorlar.

17 Kasım 2016

Merkez Bankası doları durdurabilir mi?

Dolar rekor üstüne rekor kırıyor. Ekonominin dengesi bozuldu. Herkes bu gidişe kimin engel olacağını merak ediyor.

Önce nedenlerine bakalım.

Dışarıda Trump’ın başkan seçilmesi, ABD’de hızlı faiz artışı, AB’de bankacılık sorunları vb. Bunların tetiklediği hareket, içerde yaşanan ekonomik ve politik gelişmelerden de etkilenerek sürüyor. 15 Temmuz Darbe Girişimi içerideki en büyük siyasi olay. Ordu, emniyet, yargı, eğitim başta olmak üzere kurumların hali, devletin son durumunu açıklamaya yeterli.

Ekonomik gelişmelerin başında büyümede görülen yavaşlama geliyor. İşsizlik yüzde 11’i geçti. Özellikle genç işsizliği korkunç boyutlarda.

Bunlar genel şartlar.

Ancak dolar kurunu yukarı çeken mikro etken, döviz arzı ile talebi arasındaki denge. Yani talep çok, arz az olunca dövizin fiyatı (kur) yukarı gidiyor.

Kısaca talebi yaratan etkenler şunlar.

6 Şubat 2016

Kapitalizmin büyük çıkmazı

Başlığa bakıp, teorisyenlerin asırlardır uğraştıkları sorunu çözdüğümü sanmayın. 2009 Küresel Krizinden sonra gelinen noktaya dikkatinizi çekmek istiyorum.

Japon Merkez Bankası politika faizini eskiye indirdi. Yani bankalara “Paranızı bana getirirseniz sizden faiz alırım. Gidin şirketlere, hanehalkına kredi dağıtın, siz faiz alın. Onlar da harcama yapsınlar, talep artsın, ekonomi canlansın” dedi.

Birde, reel, enflasyondan arındırılmış faizi, negatif olan ekonomiler var. Amerika ve Avrupa başta olmak üzere büyük merkez bankaları ekonomiye can suyu vermek adına, reel faizi eksiye çektiler.

İş öyle bir yere geldi ki, bir araştırmaya göre bugün dünyada 5 trilyon dolarlık tahvilin getirisi negatif. Yatırımcılar zarar ediyor.

Yanı sıra, bol kepçe dağıtılan ucuz krediler, ekonomiler yeteri kadar büyüyemediği için, geri ödenemiyor. New York Times’a göre, Çin’de 6 trilyon dolar, Avrupa’da bir trilyon dolar tahsili gecikmiş alacak var. Çin 12 trilyon dolarlık bir ekonomi olduğuna göre, milli gelirin yarısı kadar bir batık kredi miktarından bahsediliyor. Rakam kesinse, batıkları temizlemenin imkanı yok.

Kısacası, sorunlu menkul kıymetler ve kredileri bir araya getirdiğinizde kimse finansal sektördeki gerçekleri görmek istemiyor. Bazı web siteleri, trilyonlarca dolarlık aktifleri yöneten finansal işletmelerin batık olduğunu iddia ediyor.

Buraya gelinmesinin nedeni ne?

9 Mart 2015

Piyasalarda heyecan yüksek TCMB bir karar vermeli

Eveet. Geldik yine dalgalı günlere.

Tam “Dağlarına bahar gelmiş memleketimin” türküsünü söyleyeceğimiz günlerdeyiz. Çiğdemler bu sene inanılmaz güzel. Her yer sapsarı.

Ama ekonomide havayı kara bulutlar kapladı. Dolar aldı başını gidiyor. Bankaların likidite ihtiyacını gösteren Merkez Bankası’nın net piyasa fonlama miktarı 61,2 milyar lirayı geçti. Hatırlamakta yarar var. Bu miktar, FED’in parasal sıkılaştırma kararını açıkladığı Haziran 2013 tarihinde 30 milyar liradan azdı.

Yanı sıra, CDS’ler (yabancıların risk algılama göstergesi) 110’lu seviyelerden 210’lu düzeylere çıktı. Dahası Citibank, Akbank’taki hisselerini zararla satarak ortaklığını bitirdi. İhracat ve sanayi üretimi verilerinde düşüşler yaşanıyor. İstihdam verilerinde tanım değişikliği yapılarak işsizlik artışının boyutu gizlendi. Bütçe içi göstergeler şimdilik iyi ama bütçe dışında neler oluyor, ne kadar risk birikiyor tam olarak bilen yok.