Kırılganlık etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Kırılganlık etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

12 Mart 2018

Kırılganlık endekslerinin son hali

Son yazımda, bir iktisatçı arkadaşımın hazırladığı, 2006-2018 yılları arasındaki dönemi içeren makro kırılganlık endeksini bilginize sunmuştum.
Yazı blokta yayınladıktan sonra arayanlar, mesaj atanlar kırılganlık endeksi hakkında sorular sordular. Yanı sıra, bazı teknisyen arkadaşlar, 2001 Krizindeki durumunu görebilmek için, verileri daha eskiye götürmemi istediler.
Bunun üzerine makro kırılganlık endeksini 1995 yılından başlatmak için veri topladım. Dahası, endeksi biraz daha anlamlı kılabilmek adına, makro verilere dış borçların milli gelire oranını da ekledim.
Sonuç birinci grafikte görülüyor.

9 Mart 2018

Moody's ve makro kırılganlık endeksi

Ne zaman Moody’s, S&P veya FITCH ülke kredi notu açıklasa sorular kafamda uçuşur.
Geçmişine bakarsanız kredi derecelendirme işi geleneksel olarak, hisseleri borsada işlem gören şirketler için yapılan bir uygulama. Bu kuruluşlar, ülkelere not vermeye Latin Amerika Krizinden sonra, 1980’li yıllarda başladılar. Benim bu kurumlarla tanışmam da o yıllara rastlar. Lisansüstü eğitimim sırasında verilen bir ödev nedeniyle konuyu anlamaya çalışmıştım. Ardından yıllar sonra, Türkiye’deki 1994 Krizinde, olayları bire bir yaşamaya ve yerinde öğrenmeye başladım. 2001 Krizi de öğrenme sürecimde önemli bir yer tutar.
Bu kuruluşların tarafsızlıkları, not verme anlayışları, sorgulama yetkinlikleri ve teknik yeterlilikleri her zaman tartışılabilir. Özelikle 2008 Küresel Krizinden önce ABD ve AB piyasalarında yaptıkları hataların hesabını daha veremediler.
Ancak bu kadar dış borcu olan bir ekonomide bu kuruluşların niteliklerini tartışmak, İstanbul’un fethi sırasında Bizanslıların meleklerin cinsiyetini tartışmasına benzer.
Ne demek istediğimi açayım. Eylül 2017 itibariyle 438 milyar dolar dış borcumuz var. Milli gelirin yarısından fazla olan bu tutarın 257 milyar dolarlık (%59) bölümü dolar, 140 milyar dolarlık (%32) bölümü de Euro. Yani toplam dış borcun %91’i, yukarıda adı geçen kredi derecelendirme kuruluşlarının hizmet verdiği yatırımcılardan (Türkiye’ye borç verenlerden) alınmış. Diğer bir deyimle derecelendirmeyi bizim için değil onlar için yapıyorlar.

22 Şubat 2017

Ekonomide dış kırılganlıklara dikkat

Ekonominin içinden geçtiği süreç ve geleceğe yönelik veriler, akılcı karar alıcılar için önemlidir. Sağlam veri, gözlem ve sağlıklı deneyimlere dayanarak alınan kararlar doğruya yakın olur. Bu bağlamda hem doğru verileri seçmek hem de kalitesi yüksek rakamlar kullanmak önemlidir.
Kırılganlık göstergeleri, veri setlerinin en iddialı ve tartışmalı olanlarındandır. Çok çeşitli seçeneklerden oluşturabilen bu göstergelerin amacı makro ekonomik sektörlerin kırılganlık durumunu anlayabilmektir. Doğal olarak, gösterge seçenekleri, ekonominin yapısına bağlı olarak, ülkeden ülkeye değişir.
Ben bu amaca yönelik olarak, 1998-2016 arası dönemi kapsayan verileri bir araya getirip, çeşitli ağırlıklar verecek üç endeks oluşturdum. Veri setlerini seçerken diğer ülke örneklerinden de yararlandım. (Endeksleri içeren grafik aşağıda görülüyor.)

28 Ocak 2016

2015'te kırılganlıklar daha da artmış

Son günlerde hava buz gibi. Kaloriferle evlerde bile ısınamaz olduk. Hele bir de evin kapıları ve pencereleri iyi yapılmamış, dış cephe mantolaması yoksa veya doğru dürüst yapılmamışsa, ne kadar kalorifer yakarsanız yakın odalar buz gibi. Havayı ısıtamayacağınıza göre olan doğal gaz faturanıza oluyor. Hem çok para harcıyor hem de ısınamıyorsunuz.  

Ekonomide de kırılganlık böyle bir şeydir.

Kaloriferli apartman dairesinde oturduğunuzu düşünüp, soğuktan korkmazsınız. Ama soğuk -10; -15 derecelere düşünce, evin yeterli korunaklı olmadığını ısınamayarak anlarsınız. Dışardan görüntüde hiçbir sorun yokken, doğa koşulları zorlaşınca evin gerçek kalitesi ortaya çıkar.

Benzer anlayışla hazırlanan kırılganlık göstergeleri, beklenmedik gelişmeler karşısında ekonominin dayanıklılığını/kırılganlığını gösterir. Uluslararası karşılaştırmalarda en fazla kullanılan araçlardandır. 

3 Ocak 2016

Şirketlerin dolar borçları sıralaması

Bazı iktisadi olaylar ülkelerin tarihlerinde telafisi zor ağır sonuçlar yaratır. Bunların bir kısmının ortaya çıkardığı siyasi sonuçlarının yarattığı tahribat yıllarca tamir edilemez.  

Örneğin 1838 Baltalimanı Anlaşması ile İngilizlere verilen haklar daha sonra diğer ülkelere de verilmiş ve Osmanlının tabutuna birkaç çivi daha çakılmıştır.

1945 Marshall yardımı, 24 Ocak1980 Kararları, 1989 yılında Kambiyo rejiminin, tüm uyarılara rağmen altyapısı oluşturtulmadan, tamamen serbestleştirilmesi diğer bazı örneklerdir. Özellikle son kararla 1994 ve 2001 Krizlerinin temeli atılmıştır desem yanlış yapmam.

2001 Krizinin sonuçlarını hala daha yaşıyoruz.

Bunlara benzer bir karar da 16 Haziran 2009 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan değişikliktir.

Hatırlayacaksınız yapılan değişiklikle, döviz getirici kazancı olmayan şirketlere dövizle borçlanmanın önü açılmıştı. Ardından, bankalar yurtdışından aldıkları borçları çoğaltıp, reel sektöre dövizle borç vermeyi hızlandırmışlardı.

Burada bir hatırlatma yapmakta yarar var.

9 Eylül 2015

Kırılganlıklar artarken

Bugünlerde ekonomi yazmak zor.

Gençler ölüyor. Onlarca cenaze vatan topraklarına defnediliyor. Güzelim ülkemin bir bölgesinde hayat neredeyse durmuş vaziyette. İnsanlar fırından ekmek almak için hayatlarını riske ediyorlar. Barolar terörü lanetlemek için gazetelere ilan veriyor. Bazı illerin baro başkanlarının imzası yok. Sanki onlar için yaşananlar terör değil.

Kısacası siyasi ve toplumsal kırılganlıklar yukarı doğru tırmanıyor. Birçok insan devlet mekanizmasının neden etkin kararlar alamadığını sorguluyor.

Ben de böylesi bir ortamda ekonomideki kırılganlık verilerini yazıyorum. Umarım bazılarınızın dikkatini çeker de okursunuz.

7 Şubat 2015

Son kale de yıkılacak mı?

Türkiye 2001 Krizinden; bankacılık reformu, kamu mali ve borç yönetimi reformu, kamu ihale sistemi reformu ve Merkez Bankası’nın bağımsızlığının sağlanması sayesinde çıkabilmiştir.

Kriz sonrası dönemde bir başarı varsa, uygulanan reform programı ve dünyadaki döviz bolluğu sayesindedir.

Şimdi geldiğimiz aşamada dünya, döviz bolluğu konusunda değişik sinyaller veriyor. Ancak ne olursa olsun FED ‘in faiz yükseltme sürecine yaklaşıldığı kesin. Bu arada hatırlamakta yarar var: Tüm yükselen piyasa ekonomisi (EM – emerging markets) krizleri FED ‘in faiz yükseltme sürecinde yaşanmıştır.

O zaman olası bir dış şoka ne kadar hazırlıklı olduğumuzu kontrol etmemizde yarar var. Uzatmadan ele alacağım.

17 Ocak 2015

Türkiye yükselen piyasa ekonomilerinde risk ateşi en yüksek ülke

Dünya ekonomisinin krizden çıkmadığını İsviçre Merkez Bankası’nın son kararından sonra bir kez daha gördük. Ortalık öylesine karıştı ki, kendine piyasa uzmanı diyenler bile anlamakta zorlandı. Piyasaların nasıl bir suni denge üzerinde oturdukları her halde şimdi daha iyi anlaşılmıştır. Kural veya beklentiler dışı küçük bir hareket ortalığı darma dağın edebiliyor. Zararlar bir anda zirve yapabiliyor.

Nedeni aslında çok basit. Başta Avrupa olmak üzere, dünyada reel ekonomilerde dengeler yerine oturmadı. Sadece, merkez bankaları batık finansal sistemleri yüzdürülmeye çalışıyorlar. Bunların üstüne bir de Rusya, Ukrayna, Ortadoğu gibi bölgelerde politika riskler de yükseliyor.

Anlayacağınız, önümüzdeki dönemde kırılganlık ve oynaklıklar oldukça yüksek olacak.

Sıcaklık (risk) haritası

27 Eylül 2014

Kırılganlık göstergeleri bozuluyor

Yazılarımda, çoğunlukla, bir çalışmayı tamamen kopyalayarak yorum yapmam. Elimden geldiğince özgün olmaya çalışırım. Doğal olarak bu hiç bir kitaptan, dergiden, makaleden etkilenmediğim anlamına gelmez. Her okuduğum satırın mutlaka bir katkısı olmuştur ve olacaktır da.

Böylesi bir giriş yapmamın nedeni, aşağıdaki tabloyu çokuluslu bir banka olan Barclays’ın son raporundan tercüme ederek yazımda kullanmam.

Nedenini açıklayayım. Sıcak paranın Türkiye ekonomisindeki önemini hepimiz öğrendik. Sokaktaki insan bile dövizdeki hareketleri dikkatle takip etmeye gayret gösteriyor. İş öyle bir yere vardı ki; döviz sepetindeki değişime göre ekonominin iyiye veya kötüye gittiğini söylemeye başlayanlar var.

Dolayısıyla ekonomiye sıcak para sağlayanların bizi nasıl değerlendirdikleri beklentiler açısından hayati öneme sahip. Eğer olur da güvenleri azalır ve piyasalara döviz göndermez hatta bir de çekmeye başlarlarsa işimiz çok zorlaşır. Bunun en güzel örneğini son günlerde yaşıyoruz. Doların yükselişini durdurmak için TC Merkez Bankası yoğun bir uğraş içerisinde.

6 Nisan 2014

Bir kez daha kırılganlık göstergeleri üzerine

Seçimler bitti. Şimdi ekonomide en çok konuşulan konu kırılganlıklar.

Bu bloğu izleyenler hatırlayacaktır. 13 Şubat tarihli yazımda ekonomide kırılganlık göstergelerini ele almıştım.[1] Mali, finansal ve dış kırılganlıkları özetle incelemiştim. Bu yazımda da Türkiye için derlediğim verilerden hazırladığım göstergeleri özetleyeceğim.

2013 yılsonu verileri yeni yayınlandığı için bugüne kadar bekledim. Tek tek verileri yorumlamak yerine aşağıdaki grafiği bilginize sunmayı yeğledim. Önemle belirtmemde yarar var. Eğrilerin rakamsal büyüklüğünden çok kendi içindeki değişimlerini dikkate alarak değerlendirme yapmak daha doğru olur. Yani birinin değerinin daha büyük olması onun daha kırılgan olduğunu göstermiyor.

İyiler ve kötüler

13 Şubat 2014

Kırılganlık göstergeleri

En son yeni FED Başkanı Yellen gelişen piyasalardaki kırılganlıklara dikkat çekti. Bir anlamda “Sorun bizi doğrudan ilgilendirmiyor” demeye getirdi. Aralarında Türkiye’nin de bulunduğu ülkeleri etkin ve kapsamlı yapısal reformları hayata geçirmeleri konusunda uyardı.

Nedir bu kırılganlık? Neden bu kadar önemli?

Aslında üzerinde anlaşılmış ortak bir tanımı yok. Siyasi ve ekonomik ayrımlar yapılarak bazı tanımlar geliştirilmiş.