Dünya ekonomisinin krizden çıkmadığını İsviçre Merkez
Bankası’nın son kararından sonra bir kez daha gördük. Ortalık öylesine karıştı
ki, kendine piyasa uzmanı diyenler bile anlamakta zorlandı. Piyasaların nasıl bir suni denge üzerinde
oturdukları her halde şimdi daha iyi anlaşılmıştır. Kural veya beklentiler
dışı küçük bir hareket ortalığı darma dağın edebiliyor. Zararlar bir anda zirve
yapabiliyor.
Nedeni aslında çok basit. Başta Avrupa olmak üzere, dünyada
reel ekonomilerde dengeler yerine oturmadı. Sadece, merkez bankaları batık finansal sistemleri yüzdürülmeye
çalışıyorlar. Bunların üstüne bir de Rusya, Ukrayna, Ortadoğu gibi
bölgelerde politika riskler de yükseliyor.
Anlayacağınız, önümüzdeki dönemde kırılganlık ve oynaklıklar
oldukça yüksek olacak.
Sıcaklık (risk)
haritası
IIF (Uluslararası
Finans Enstitüsü) yükselen piyasa ekonomilerini takip eden bir kuruluş.
Washington merkezli Enstitü’nün çalışanlarının çoğu IMF ve Dünya Bankasından
ayrılan uzmanlar. Kurucuları ve üyeleri ise dünyadaki büyük banka ve sigorta
şirketleri. Türkiye’den de yirmiye yakın üyesi var.
IIF, özeti aşağıda
verilen, bir risk haritası çalışması yayınladı. Aslı 22 ülkeyi kapsayan ve
kırılganlıklar açısından karşılaştırma yapan haritada ben altı ülke seçtim.
Doğal olarak birisi de Türkiye.
Sıcaklık (risk) haritası üç ana alandaki kırılganlıkları değerlendiriyor: (1) Dış finansmana bağımlılık, (2) İç ekonomide reel ve finansal
sektörün kırılganlıkları, (3)
Politikaların kredibilitesi ve makro ekonomik uyuma olanak sağlayacak siyasi
istikrar. Ben tabloya tüm alt kalemleri almadım. Haritada kırmızı en fazla kırılgan olan alanları, koyu yeşil ise
kırılganlığın en az olduğu alanları gösteriyor.
Türkiye’de
kırılganlıklar
Çalışmada yer alan 22 ülkenin kırılganlık sırasında ilk sıradayız.
Dışa bağımlılık
endeksinde bizden kırılganı olan yok. Türkiye 0,83 iken ikinci olan
Malezya’nın kırılganlık endeksi 0,60. Bizi sorunlu yapan alanlar yüksek cari
açık ve kısa vadeli borçlara karşılık düşük uluslararası rezerv düzeyi.
İç finansal
piyasalardaki riskler de diğer ülkelere göre yüksek. Bu alanda da risk düzeyi, ateşi en yüksek ekonomi biziz.
Kırılganlık endeksi bizde 0,72, ikinci olan Brezilya’da 0,71. Ekonomiyi
kırılgan hale getiren alanlar, reel sektör ve hane halkının borçluluğunda
görülen hızlı artış. (Yazılarımı dikkatle takip edenler bilirler, bu konuyu
uzun zamandır işliyor, elimden geldiğince kamu oyunun bilgisine sunmaya
çabalıyorum.)
Türkiye’yi
kırılganlık listesinde mutlu edebilecek tek şey maliye politikası. Para
politikasının da katkısı var. Ama artık
TC Merkez Bankası’nın bağımsızlığı fiilen bittiğine göre bu alanda da ne kadar
sağlıklı bir yapı kaldığı tartışmalı. Risklerin, kırılganlıkların az
olduğunu gösteren açık yeşil renklerin en azından pembeye döndüğü söylenebilir.
Dışarıda, Rusya-Ukrayna, Suriye, İran, Irak’ta yaşanan
olaylar; İçeride açılım sürecinin tartışıldığı, genel seçimlerin yapılacağı
günlere, yabancı yatırımcıların ekonomimizi böyle değerlendirdiği bir ortamda giriyoruz.
Bilgi bizden taktir sizden.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder