Ekonominin içinden
geçtiği süreç ve geleceğe yönelik veriler, akılcı karar alıcılar için önemlidir.
Sağlam veri, gözlem ve sağlıklı deneyimlere dayanarak alınan kararlar doğruya
yakın olur. Bu bağlamda hem doğru verileri seçmek hem de kalitesi yüksek
rakamlar kullanmak önemlidir.
Kırılganlık
göstergeleri, veri setlerinin en iddialı ve tartışmalı olanlarındandır. Çok
çeşitli seçeneklerden oluşturabilen bu göstergelerin amacı makro ekonomik
sektörlerin kırılganlık durumunu anlayabilmektir. Doğal olarak, gösterge seçenekleri,
ekonominin yapısına bağlı olarak, ülkeden ülkeye değişir.
Ben bu amaca yönelik
olarak, 1998-2016 arası dönemi kapsayan verileri bir araya getirip, çeşitli
ağırlıklar verecek üç endeks oluşturdum. Veri setlerini seçerken diğer ülke
örneklerinden de yararlandım. (Endeksleri içeren grafik aşağıda görülüyor.)
İkincisi Finansal Kırılganlık endeksi
(kırmızı çizgi). Değişken olarak; kredileri, mevduatları, kredilerin artış
hızını ve finansal sektörün dış borçlarını içeriyor.
Son endeks Mali Kırılganlık endeksi
(yeşil çizgi). Endeks kamu verilerinden oluşuyor. İçerik olarak; bütçe açığı,
toplam kamu açığı, kamu borç stoku, kamu dış borç stoku ve vadesi 12 ayda gelen
iç borç rakamlarının milli gelire oranlarından oluşan bir set.
Grafikten de
görüleceği gibi, 2001 Krizi sırasında kırılganlığı iyi yansıtan Dış Kırılganlık endeksi, 2009 Küresel
Krizinde aynı performansı göstermemiş. Bunun en başta gelen nedeni, Küresel
Kriz sırasında büyük merkez bankalarının piyasaları ucuz dövize boğmaları ve
Türkiye’ye gelen sıcak paranın bollaşması olarak açıklanabilir.
Ancak bu endeks 2013’ten
sonra yönünü yukarı doğru çevirmiş. Dolayısıyla, kırılganlığın en yüksek olduğu
alanın, dış dengeler olduğunu söylersek yanlış olmaz.
Finansal Kırılganlık endeksi,
özellikle kredi/mevduat oranı ile bankaların dış borçlarına bağlı olarak
değişiyor. Dolayısıyla, 2015 ile 2016 arasındaki değişimin ana nedenin dış
borçlardaki azalma.
Mali Kırılganlık endeksi, görüldüğü
gibi, 2001 Krizinden bu yana hep olumlu yönde ilerliyor.
Sıcak para
yatırımcılarının değerlendirmeleri ile endeksler uyuşuyor. Onlar da mali
kırılganlığın çok düşük olduğunu, mali disipline uyulduğunu, bütçe açığının
önemsenmeyecek bir düzeyde olduğunu söylüyorlar. Hazine garantileri ve borç
üstlenimleri gibi bütçe dışı yükümlülükleri pek önemsemiyorlar.
Buna karşılık dış
kırılganlıklar yüksek diyerek risk primlerini yükseltiyor, yüksek getiri elde
ediyorlar.
Sonuç olarak;
önümüzdeki dönemde ekonominin gidişatı, dış kırılganlıkları azaltacak akılcı ve
kalıcı kararların alınabilmesine bağlı. Bugüne kadar çeşitli nedenlerle ertelenen
ve ekonomiyi ithalat ile sıcak paraya yönelten seçeneklerden ne kadar çabuk
dönülür, sanayileşme ne kadar çok öne çıkarılırsa o kadar başarılı olunacaktır.
Son söz: Akıl noksanlığı iki türlü olur: Biri
delilikten, öbürü cahillikten. (Eflatun)
Kaynak: Hazine, TCMB, BDDK, KAlkınma Bakanlığı, Muhasebat Gen. Müd.lüğü ve kendi hesaplarım.
Okundu hocam, diger yazılarınız gibi.. ve Teşekkürler
YanıtlaSilben teşekkür ederim
SilBizimki hem cahillikten hem delilikten hemde ben dedim yapın!'dan...
YanıtlaSilHakan bey, sanıyorum yazıda önemli bir endeks eksik. Biliyorsunuz Türkiye'de olası bir kriz reel sektör şirketlerinin yüklü dış borcundan ve piyasanın OHAL nedeniyle olağanüstü durgunluğundan bekleniyor. Reel sektörün bankalara ve yurtdışına borçlarını, ekonomik büyüme, tüketici güveni ve PMI gibi endeksleri birleştiren bir endekse daha ihtiyaç var. Bunu hazırlarsanız önemli bir katkı yapmış olursunuz.
YanıtlaSil