Yazılarımda, çoğunlukla, bir çalışmayı tamamen
kopyalayarak yorum yapmam. Elimden geldiğince özgün olmaya çalışırım. Doğal
olarak bu hiç bir kitaptan, dergiden, makaleden etkilenmediğim anlamına gelmez.
Her okuduğum satırın mutlaka bir katkısı olmuştur ve olacaktır da.
Böylesi bir giriş yapmamın nedeni, aşağıdaki
tabloyu çokuluslu bir banka olan Barclays’ın son raporundan tercüme ederek
yazımda kullanmam.
Nedenini açıklayayım. Sıcak paranın Türkiye ekonomisindeki önemini hepimiz öğrendik. Sokaktaki
insan bile dövizdeki hareketleri dikkatle takip etmeye gayret gösteriyor. İş
öyle bir yere vardı ki; döviz sepetindeki değişime göre ekonominin iyiye veya
kötüye gittiğini söylemeye başlayanlar var.
Dolayısıyla
ekonomiye sıcak para sağlayanların bizi nasıl değerlendirdikleri beklentiler
açısından hayati öneme sahip. Eğer olur da güvenleri
azalır ve piyasalara döviz göndermez hatta bir de çekmeye başlarlarsa işimiz
çok zorlaşır. Bunun en güzel örneğini son günlerde yaşıyoruz. Doların
yükselişini durdurmak için TC Merkez Bankası yoğun bir uğraş içerisinde.
Gelelim
kırılganlık göstergelerine
Aslında
tek bir gösterge veya gösterge demeti yok. Herkes
kendi bilançosuna göre gösterge oluşturuyor. Bununla beraber, aşıdaki tabloda
yer alan oranlar genellikle kabul gören verilerdir. Sadece başka bankalar veya
ekonomistler her oran için kendine göre bir kırılganlık aralığı belirleyebiliyor.
Ama sonuç üç aşağı beş yukarı aynı olacaktır.
Dolayısıyla oturup Türkiye’ye göre bir aralık
belirlerseniz, Ukrayna’nın veya Brezilya’nın kırılganlıklarını doğru
saptayamazsınız. Hem kendiniz hem de yatırımcılarınız zarar ederler. Bu nedenle
tarafsız olmak zorundasınız.
Barclays’a
göre Türkiye dış denge, para politikası ve bankacılık alanında kızarmış. Oranlar belirlenen aralıkların dışında. Bazıları da aralıklara çok
yakın. Sadece fiskal veriler rahat. İzleyenler bilir, benzeri değerlendirmeler
diğer çokuluslu şirket ve kuruluşlar tarafında da yapılıyor.
Neden
şimdi yayınlamaya başladılar?
Bu çalışmaların sıklıkla yapılmaya
başlanmasının, daha doğrusu yayımlanmasının nedeni FED’in faiz artırma kararı
almak üzere olması. Dünyada parasal genişleme döneminin sonuna yaklaşıldığının
genel kabul görmesi. Dolayısıyla,
yatırımcılar sıcak paraya dayalı büyüme modeliyle ekonomilerini idame ettiren
ülkelerin, döviz akımlarında oluşacak yavaşlamadan ne kadar etkileneceklerini
anlamaya çalışıyorlar.
Türkiye
Ukrayna, G. Afrika, Polonya ve Romanya gibi ülkelerin tabloları çoğunlukla
kırmızıyla dolu. Ama AB üyesi ülkelere bir şekilde
yardım yapılacağına inanlar az değil.
Bizdeki
bazı piyasa oyuncuları da, IŞID operasyonunda ABD ile uzlaşıldığına dikkat
çekerek, sıcak para girişinin siyasi nedenlerle durdurulmayacağına inanıyorlar.
Geldiğimiz yere bakar mısınız? Bazılarına göre, bırakın ekonomideki etkisini dış politikamızı bile
döviz belirler olmuş.
Bana diyecek söz kalmamış. Susmam daha
hayırlı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder