Bugünlerde
ekonomi yazmak zor.
Gençler
ölüyor. Onlarca cenaze vatan topraklarına defnediliyor. Güzelim ülkemin bir
bölgesinde hayat neredeyse durmuş vaziyette. İnsanlar fırından ekmek almak için
hayatlarını riske ediyorlar. Barolar terörü lanetlemek için gazetelere ilan
veriyor. Bazı illerin baro başkanlarının imzası yok. Sanki onlar için
yaşananlar terör değil.
Kısacası
siyasi ve toplumsal kırılganlıklar yukarı doğru tırmanıyor. Birçok insan devlet
mekanizmasının neden etkin kararlar alamadığını sorguluyor.
Ben
de böylesi bir ortamda ekonomideki kırılganlık verilerini yazıyorum. Umarım
bazılarınızın dikkatini çeker de okursunuz.
Aşağıdaki
grafik 1999 – 2014 yılları arasındaki döneme ait dış, finansal ve mali
kırılganlık endekslerini gösteriyor.
Dış endeks; cari açık, dış
borçlar, ihracat, reel kur endeksi ve uluslararası rezervler gibi dövize
ilişkin ekonomik verilerin bir araya getirilmesiyle oluşturuldu.
Finansal endeks ise krediler, mevduatlar
ve finansal sektörün yabancı bankalara borçlarından oluşturuldu.
Mali endeksin bileşenleri; bütçe
açığı, toplam kamu açığı, merkezi borç stoku, iç ve dış borç stoku ile vadesi
12 ay içinde dolan borçların toplam borca oranından oluşuyor.
Grafik
aslında her şeyi çok net özetliyor. Kamu maliyesinde kısa vadeli bir sorun
görünmüyor. Veriler her geçen yıl için olumlu yönde gelişiyor. Sadece bütçe dışı işlemlerin bu endekste yer
almadığını önemle hatırlatmak isterim. Grafikten de görüleceği gibi, mali
endeks 2001 yılında çok hızlı bozulmuştu. Bunun en önemli nedeni görev zararı gibi bütçe dışı
işlemlerden oluşan borçların kriz yılında bütçeye dâhil edilmesidir.
Çıkabilecek bir krizde aynı şey,120 milyar lira büyüklüğünde olduğu tahmin
edilen, şimdiki bütçe dışı işlemler için de geçerlidir.
Finansal
endekste 2009 yılından sonraki dönemde görülen bozulmanın temel nedeni,
bankaların dışarıdan döviz borçlanıp içeride TL dağıttıkları kredilerin çok
hızlı artması. Bunun da özünde, bir tür üstü kapalı dış kırılganlık göstergesi
olduğu da söylenebilir. Dikkatinizi çekmiştir, finansal endeks 2000 yılındaki
seviyelerinden yukarıda.
Yıllar
itibariyle kırılganlığı en hızlı artan endeks ise dış kırılganlık endeksi. 2008
Küresel Krizinden sonraki dönemden başlayarak gelen yukarı hareket her yıl
artarak devam ediyor. Grafikten de görüldüğü gibi, 2000 yılında yüzde 130’lar
seviyesine kadar endeks, 2007 yılında yüzde 60’lara kadar düşmüş. Geçen yılın
sonunda tekrar yüzde 90’lara kadar tırmanmış.
Dövize
bağlı kırılganlıkların bozuk olduğunu bilmeyenimiz yok. Dolayısıyla endeks
aslında çok değişik bir şey göstermiyor.
Ancak,
ekonomi bazılarının düşündüğü kadar rahat bir konjonktürde değilken bir de
sosyo-politik kırılganlıkların sinir uçlarıyla oynanmaya başlanmasını akılcı
bir mantıkla açıklamak mümkün değil. Böylesi hareket olsa olsa vazgeçilemez
kişisel ve siyasi çıkarların her şeyin önüne geçmiştir.
Eylül
ayına geldik. Yabancı bankalar gelecek
yılın bütçe hazırlıklarına başlamak üzereler. Hangi ülkeye ne kadar fon
tahsis edeceklerine, oralardaki kırılganlıklara, ülke kredi notlarına bakarak
karar verecekler.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder