Değerli dostum Hazine eski Müsteşar Yardımcısı Ferhat Emil'in borç üstlenimlerine ilişkin görüşü aşağıda bilginize sunulmuştur. Bilmeyenlere hatırlatmakta yarar var. Ferhat, 2001 Krizinde 5018 ve 4749 sayılı Kanunların hazırlanmasında en çok emeği geçen, Türkiye'nin kamu mali disiplini ve finansmanı konularında en önde gelen uzmanlarındandır.
Katkıları için kendisine teşekkürü bir borç biliyorum.
Yönetmelik aslında malumun ilanının
detaylandırılmasıdır. Zira borç üstlenimi 4749 sayılı Kamu Finansmanı ve Borç
Yönetim Kanununa 8/A maddesi olarak geçen yıl
21 Şubat 2013 tarihli 6428 sayılı yasa ile eklenmiştir.
(4749
sayılı Garanti maddesinin başlığının yasanın değişik hali)
1.
BEŞİNCİ BÖLÜM
Hazine Garantileri ve Borç
Üstlenimi (1)
Hazine garantileri ve
garantisiz borçlar için izin alınması
Madde 8 - Hazine garantileri sağlanmasına ve sağlanan Hazine garantilerinin
şartlarında değişiklik yapılmasına ilişkin her türlü hazırlık, temas ve
müzakereler Müsteşarlık tarafından yürütülür ve sonuçlandırılır.
Hazine garantilerine ilişkin anlaşmalar ve bunların şartlarında
değişiklik yapılmasına ilişkin anlaşmalar aksine bir hüküm bulunmadığı sürece
imzalandıkları tarih itibarıyla yürürlüğe girer.
(Değişik birinci cümle:
3/4/2013-6456/3 md.) Hazine
garantileri ile lehine garanti sağlanan taraftan verilecek her garanti için bir
defaya mahsus olmak kaydıyla garanti edilen tutarın yüzde birine kadar garanti
ücreti alınır. (Ek cümle: 16/7/2008-5787/5 md.) Bu oranı beş katına
kadar artırmaya Bakan yetkilidir.
(1)
Bu bölüm başlığı “Hazine Garantileri” iken, 21/2/2013
tarihli ve 6428 sayılı Kanunun 13 üncü maddesiyle metne işlendiği şekilde değiştirilmiştir.
2.
Sonuç olarak Kamu Finansmanı ve Borç Yönetim Kanunun 8 inci maddesine 8/A
maddesi 21 Şubat 2013 tarihi itibariyle dercedilmiştir. Dolayısı ile bugün
tartışılan yönetmeliğin geçmişi geçen yıla gidiyor.
8/A
Maddesi aşağıdaki şekildedir.
Borç üstlenimi (1)(2)
MADDE 8/A- (Ek:
21/2/2013-6428/13 md.)
Genel bütçe kapsamındaki
kamu idareleri ile özel bütçeli idareler tarafından 8/6/1994 tarihli ve 3996
sayılı Bazı Yatırım ve Hizmetlerin Yap-İşlet-Devret Modeli Çerçevesinde
Yaptırılması Hakkında Kanun hükümlerine göre yap-işlet-devret modeli ile
gerçekleştirilmesi planlanan ve tutarı asgari bir milyar Türk Lirası olması
öngörülen yatırım ve hizmetlere ilişkin uygulama sözleşmeleri ile Sağlık
Bakanlığınca Kamu Özel İş Birliği Modeli ile Tesis Yaptırılması, Yenilenmesi ve
Hizmet Alınması ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun ve 25/8/2011 tarihli ve 652 sayılı Millî Eğitim
Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname
hükümlerine göre yap-kirala-devret modeli ile gerçekleştirilmesi planlanan ve
tutarı asgari beş yüz milyon Türk Lirası olması öngörülen yatırım ve hizmetlere
ilişkin uygulama sözleşmelerinde, sözleşmelerin süresinden önce feshedilerek tesisin ilgili idareler
tarafından devralınmasının öngörülmesi hâlinde, söz konusu yatırım ve hizmetler
için yurt dışından sağlanan finansmanın ve varsa bu finansmanın teminine yönelik türev ürünlerden
kaynaklananlar da dâhil
olmak üzere mali yükümlülüklerin Müsteşarlık tarafından üstlenilmesine
karar vermeye, üstlenime konu mali yükümlülüklerin kapsam, unsur ve ödeme
koşullarını belirlemeye ve teyit edilmesine ilişkin usul ve esasları
düzenlemeye, genel bütçe
kapsamındaki kamu idareleri için Bakanın teklifi, özel bütçeli kamu idareleri için
ilgili Bakanın talebi ve Bakanın teklifi üzerine Bakanlar Kurulu
yetkilidir. Borç üstlenim anlaşmaları anlaşmada daha sonraki bir tarih
kararlaştırılmadıysa imzalandıkları tarih itibarıyla yürürlüğe girer. Bu
madde hükümlerine göre üstlenim öngörülen yatırım ve hizmetlere ilişkin
uygulama sözleşmesi taslağında yer alan ve üstlenimi doğrudan ilgilendiren
hükümler hakkında ihale şartnamesi yayımlanmadan ve ihale sonrasında sözleşme
imzalanmadan önce Müsteşarlığın uygun görüşü alınır. Borç üstlenim taahhüdü
kısmen veya tamamen verilebilir. Bu madde kapsamında mali yıl içinde taahhüt edilecek borç üstleniminin
limiti, Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu ile belirlenir. Söz konusu limiti
bir katına kadar artırmaya Bakanın teklifi üzerine Bakanlar Kurulu yetkilidir.
Bu madde hükümleri ile Müsteşarlık tarafından gerçekleştirilen borç üstlenimi
tutarları, proje yürütücüsü idarenin genel bütçeli olması hâlinde bağlı
bulunduğu Bakanlığın, özel bütçeli olması hâlinde ise kendi bütçesine sermaye
gideri olarak kaydedilir. Söz konusu giderin kaydı için gerekli olan ödenek ilgili
idarenin mevcut sermaye giderleri ödeneği ile karşılanmaksızın doğrudan Maliye
Bakanlığı bütçesinde yer alan yedek ödenek tertibinden karşılanır. Müsteşarlık
tarafından gerçekleştirilen borç üstlenimi tutarları devlet dış borcu olarak
kaydedilir ancak 5 inci maddenin birinci fıkrasında belirlenen limite dâhil
edilmez. Kendisine dış borcun tahsisi yapılabilen idareler dışında kalan
idarelerin yürüttüğü projelerden kaynaklanan borç üstlenimlerinde ilgili idare
Müsteşarlığa üstlenilen tutarda borçlandırılır ve bu kapsamdaki Hazine
alacaklarının vadesinde ödenmemesi durumunda 21/7/1953 tarihli ve 6183 sayılı
Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümleri uygulanır. Müsteşarlık
borç üstlenimi kapsamında taraflardan her türlü bilgi ve belgeyi istemeye
yetkilidir. Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla ihale ilanına
çıkılmış olan projeler açısından uygulama sözleşmeleri taslağına ilişkin ihale
öncesi Müsteşarlık görüşü, kısmi üstlenim taahhüdü ve borç üstlenim limiti
hükümleri uygulanmaz. Bu
maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar yönetmelik ile düzenlenir.
2.
2014 yılı Bütçe
Kanunundaki garanti limitleri eskisine göre sadece normal garantileri değil ,
aynı zamanda borç üstlenim garantilerini de kapsamak üzere yıl başından
itibaren zaten arttırılmış durumda. Bütçe kanunun ilgili maddesi aşağıda
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
Çeşitli Hükümler
Hazine garantili imkân ve dış borcun ikraz limiti ile borç
üstlenim taahhüt limiti ve borçlanmaya ilişkin işlemler
MADDE 12 ‒ (1)
2014 yılında, 28/3/2002 tarihli ve 4749 sayılı Kamu Finansmanı ve Borç
Yönetiminin Düzenlenmesi Hakkında Kanuna göre sağlanacak; garantili imkân ve dış borcun
ikraz limiti 3 milyar ABD Dolarını aşamaz.
(2) 1 inci maddenin birinci fıkrasının
(a) bendi ile belirlenen başlangıç ödeneklerinin yüzde 1’ine kadar ikrazen özel
tertip Devlet iç borçlanma senedi ihraç edilebilir.
(3) 2014 yılında 4749 sayılı Kanunun 8/A maddesi çerçevesinde
Hazine Müsteşarlığınca sağlanacak borç üstlenim taahhüdü 3 milyar ABD Dolarını
aşamaz.
3.
Garanti ile Borç
Üstlenimi Niye İki Yarı kategori Haline Getirilmiş ? Kavramsal Netleştirme
Borç yönetimi literatürüne göre ödenmeleri ileride bir
olayın vuku bulmasına (koşula) bağlı
olan yükümlülüklere “koşullu yükümlülükler-contingent liabilities “ adı
verilir. Koşullu yükümlülükler devletin karşı karşıya bulunduğu riskleri
kategorize eden Mali Risk (Fiscal Risk) sınıflamasının önemli bir bileşenidir.
Mevzuatımızdaki Garantili borçlar bu anlamda bir koşullu yükümlülüktür ve son
tahlilde ana borçlusu bir başkası olan bir borcun edimlerinin ana borçlu
tarafından yerine yerine getirilememesi durumunda önceden verilmiş taahhüde uygun
olarak devlet (ya da onun mali yönden tüzel kişiliğini temsil eden Hazine)
tarafından üstlenilmesi anlamına gelir. Bu açıdan garanti ile borç üstleniminin
mantıken ve teorik olarak ayrı tutulması söz konusu değildir.
Ancak bizim borç
yönetim tarihimizde çeşitli denelerden kaynaklanan uygulamalarda farklı terminolojilerle adlandırılmıştır. Bu
çerçevede dış borçlardan kaynaklanan koşullu yükümlülükler “garanti”
olarak ifade edilirken, yurt içinde
örneğin geçmişte Toprak Mahsulleri Ofisinin çiftçi ödemeleri için
çıkardığı ve Merkez Bankasına verdiği bonolara “Hazine Kefaleti” adı
altında garanti verilmiştir. Hatta bu kavram farklılıklarına dayanılarak yeni
yükümlülükler yaratılmasının engellenmesi endişesi ile 4749 sayılı Kamu
Finansmanı ve Borç Yönetim Kanununda bu terim sadece dış borçlar için “Hazine
Geri Ödeme Garantisi” şeklinde kavramsallaştırılmıştır. Bunun yanı sıra Yap
İşlet Devret ve benzeri projeler için de ayrı bir “yatırım garantisi” tanımı
getirilmiştir. Yine Yasa 8 inci maddesine özellikle terminolojide esneklik
tanımamak ve mali riski sınırlamak amacı ile “Hazine, kamu ve/veya özel kurum
ve kuruluşlarının yurt içi piyasalardan yapacağı borçlanmalarda garanti veya
kefalet veremez.” demek suretiyle politikacıların “biz garanti vermiyoruz,
kefalet veriyoruz” şeklindeki girişimlerine de set çekmeye çalışmıştır.
Buna karşılık
yeni getirilen düzenleme 4749 sayılı yasanın kavramsal ve sayısal (borç ve garanti
limiti) sınırlamalarının etrafından dolanma çabasıdır. Zira konu özellikle özel
sektörün borçlanmasına devlet garantisi vermenin yolunu açmanın da ötesine
gitmektedir.
Şöyle ki;
Kural olarak
Hazine özel sektör borcuna geri ödeme garantisi vermemektedir. Bunun tek
istisnası “Hazine yatırım Garantisi” dir. Burada da YİD projeleri başta olmak
üzere devlet projeyi yapan ve işleten özel sektör kuruluşuna esasında “ alım
garantisi” veya “fiyat garantisi” vermek suretiyle dolaylı olarak o şirketin
yatırımının finansmanında kullandığı kredilerin de yine şirket tarafından geri
ödenmesini garanti etmektedir. Bu sistemde devletin o firmanın yürüttüğü
projeyi devralması ve bu yolla borcunu da üstlenmesi söz konusu değildir. Zira
zaten o şirketin belli bir işletme süresince doğabilecek miktar ve fiyat riski
garanti edilmiştir ve yatırımı üstlenme gibi bir risk potansiyel olarak söz konusu
değildir. Devlet (Hazine) burada şirketin yaptığı yatırımın yine şirket
uhdesinde işletilmesini (yatırımı garantisinin anlamına uygun olarak) garanti etmektedir.
Buna karşılık
ile yeni düzenlemede yapılmak istenen şirketin kusuru olsun veya olmasın bir
yatırımın şirket tarafından üstlenildiği halde yerine getirilememesi durumunda
devletin hem bu yatırımı devralması hem de alınan kredilerin geri ödenmesi söz
konusudur. Bu şekilde bir üstlenim açıktır ki mevcut 4749 sayılı Yasanın hazine
garantileri kapsamı altında yapılamaz. Zira
Kanunun ruhuna
aykırı olarak ;
· Yatırımın
devamlılığının şirket sorumluluğunda ve yükümlülüğünde kalması yerine şirketin
neredeyse bütün sorumluluklarından kurtularak Hazinenin yükümlülük altına
sokulması (dolayısı ile milletin)
· Bununla da
bağlantılı Kamu yatırım projelerinin ciddi firmalar tarafından yürütülmesi
yerine mali durumu yetersiz firmalar tarafında bir yere kadar yapılıp, devlete
(yani millete) bir yük olarak devredilmesine ve firmanın elini kolunu
sallayarak gitmesine,
· Sınırlandırılması
istenen ve bugüne kadar başarı ile uygulanmış bir risk azaltma tekniğinin (borç
garantisine limit getirilmesi) sulandırılması
ve garanti kapsamının kapsamının genişletilmesine (2013 bütçesinde garanti
limiti 3 milyar dolardı. 2014 yılında da aynı limit yani 3 milyar dolar. Bunun
üstüne borç üstlenim limiti olarak bir 3 milyar dolar daha geldi. Dolayısı ile
risk 6 milyar dolara çıktı. Buna limite dahil olmayan eski projelerin olası
yükü dahil değil. Oradan ne gelecek bilmiyoruz. Bakanlar Kurulunun üstlenim
limitini bir katına çıkarma yetkisi de var.)
· Gereksiz bir
kamu yatırım portföyü artırımına gidilmesine ve bunun bir siyasi rant dağıtım aracı olarak kullanılmasına
· Basında da
değinildiği üzere borcunu Hazinenin üstlendiği firmaların açıklanmaması ve mali
saydamlığın karatılmasına
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder