Teknisyenlerin ekonomik sıralama ve karşılaştırmalar yapmaktan
amacı gelişmişlik düzeyini anlamak, diğer ülkelerle farkı ölçmek ve başarılı
örnekleri araştırmaktır. Başarı hikâyelerinden dersler ve örnekler çıkararak
kendi ülkesine uygulamaya çalışmaktır.
Birçok siyasetçi içinde aynı şeyleri söyleyebiliriz. Ancak
özellikle popülist azgelişmiş ülke politikacıları nedense genel
karşılaştırmalar yapmak yerine olayın başarılı yanlarını öne çıkarmayı tercih
etmekte ustalaşmışlardır.
Bunun örneklerinden birisi bizim ülkemizdekilerdir.
İktidarda olanlar genellikle büyüme rakamlarını öne çıkararak halka ne kadar
başarılı olduklarını anlatırlar. Muhalefet ise cari açıkla, dışarıdan alınan
borçla büyümenin uzun vadeli risklerine dikkat çeker. Sosyal kalkınmanın
büyümeden daha önemli olduğuna vurgu yapar.
Hatta bizdeki tartışmada iktidar 16. büyük ekonomi
olduğumuzu, muhalefet ise 17. olduğumuzu tartışa gelmektedir.
Bunlar boş
tartışmalar
Kalkınma ekonomik başarının en temel ölçüsüdür. Ekonominiz
yüzde 1 veya 10 büyüse, buna karşılık eğitimde, kişisel haklarda veya temiz
suya erişimde geride kalıyorsanız refahın paylaşımında sorunlar var demektir.
Sosyal kalkınma konularını özetleyen 132 ülkeyi kapsayan
2014 Sosyal Gelişmişlik Endeksi’nde (SGE) [1]
ne yazık ki, 64. sıradayız. Büyüklük sırasıyla arada 47 fark var. Üzerinde uzun
uzun durup düşünülmesi bir açıklık. Listenin başında Yeni Zelenda var. Tüm AB
ülkeleri ve Malezya, Brezilya, Trinidad ve Tobago, Ekvator, Botsvana,
Ermenistan, Bosna Hersek bizden önde.
SGE de sıralama yapılırken önce 2005 dolar fiyatlarıyla
sabitlenmiş kişi başına gelir
(13,737 $) hesaplanıyor. Orta gelir
düzeyindeyiz.
Sonra temel insan
ihtiyaçları dikkate alınıyor. Burada beslenme, gıda açığı, hamile ölüm
oranı, ölümlü doğum oranı, çocuk ölüm oranı, bulaşıcı hastalıklardan ölüm, su
ve kanalizasyon hizmetlerinin kalitesi, konutlaşma, elektriğe ulaşım, elektrik
arzının kalitesi, hava kirliği, cinayet ve suç oranları siyasal terör, trafik kazalarında
ölüm oranı gibi alanlarda karşılaştırmalar yapılıyor. Dünyadaki yerimiz çok kötü değil.
Mutluluk
kaynaklarının ele alındığı bölümde; yetişkin okur/yazar oranı, ilkokuldan
liseye okullaşma, eğitimde kız/erkek ayrımı, mobil telefon sahipliği, internet
kullanımı, medya bağımsızlığı, ömür beklentisi, obezite oranı, intihar oranı, çevreye
zarar veren gaz emisyonları, temiz içme suyuna erişim gibi değişkenler
inceleniyor. Sıralama açısından en kötü
olduğumuz yer burası.
Politik haklar, ifade
özgürlüğü, örgütlenme hürriyeti, özel mülkiyetin korunması, hayat
tarzını seçme hakkı, dini özgürlükler, kürtaj hakkı, yolsuzluk gibi kalemlerin
yer aldığı bölümde de sıralamada çok aşağılara
düşüyoruz.
Aynı şeyleri, kadına
saygı, homoseksüellere gösterilen tolerans, farklı din ve mezheplere bakış,
azınlıklara yapılan ayrımcılık gibi başlıkların yer aldığı bölüm için de
söyleyebiliriz.
Genel endeks bunların karışımından oluşturuluyor.
Büyüme değil kalkınma
önemlidir
İnsan doğduktan sonra
tek amaca yönelir: Mutlu olmak, daha iyi yaşamak. Refahtan daha çok
pay alabilmek için okur, çalışır, bazı zevklerinden fedakârlık yapar.
Geleceğinden emin olmak ister.
Bunlara sosyal gelişmişliğin ileri düzeylerinde olan
yerlerde daha iyi ulaşır. Bu nedenle gerek ülke içinde köyden kente gerek ölümü
göze alarak zengin ülkelere göç eder.
Evet büyüme olmadan
kalkınma olmaz. Ancak metro ulaşımı olmayan şehirde bir yılda 100 tane
ithal yeni Lamborgini olsa ekonomi büyür. Ama toplumun geniş kesimi işe
giderken eziyet çekmeye devam eder.
Dolayısıyla dünyadaki yerimizi iyi bilelim. İstismarcı siyasetçilere
inanıp kendimizi kandırmayalım. Kananlara da bu gerçeği sabırla anlatalım.
Geniş kesimlere ulaşması için çaba harcanıyordur umarım. Özellikle gençler bu tür yazılara uzak kalmaktalar. Daha önemlisi,"adil paylaşım" gereksinimi en yüksek olan çalışan kesimler ve örgütleri böylesine çimdikleyici ve uyandırıcı yazıları okuyabiliyor olsalar ne çok şey değişirdi belki de... Teşekkürler.
YanıtlaSilHaklısınız. Sanki tüm okuyucuların borsada hissesi, bankada dövizi varmış gibi medyada sadece faiz, kur, hisse konuşuluyor. Onlara bakıp ekonominin gidişi hakkında fikir yürüyüyoruz.
YanıtlaSil