Hocaların
hocası Prof. Dr. Korkut Boratav
Mülkiye’de yaptığı bir konuşmada ödemeler dengesi rakamlarına biraz daha
yakından bakmak gerektiğini belirtti. Net hata ve noksan kaleminde özellikle
son beş yılda yaşanan gelişmeler konusunda, “Acaba arkasında kara para aklama olabilir mi?” şüphesini dile
getirdi.
Aynı tür
düşünce ben dahil birçok insanda var.
O zaman
Türkiye’de sermaye hareketlerinin serbest bırakıldığı 1989 yılından buyana net
hata ve noksan kalemindeki gelişmelere kısaca bakalım.
Döviz bilançosu hatalarla dolu
Önce
kısa bir hatırlatma yapayım. Ödemeler
dengesi ekonomiye belirli bir dönemde gelen ve ülkeden çıkan döviz hareketleri
bilançosudur. Bu bilanço için muhasebe kayıtları tutulur. İhracat, turizm,
kredi, yabancının hisse alışı giriş; ithalat, faiz ödemesi, yabancının DİBS satışı çıkış kaydedilir.
Net hata ve noksan banka kayıtlarına
girmiş ancak hangi kaleme kaydedileceğine karar verilememiş olan dövizlerdir.
Yani kayıtsız bir para değildir. Para bankaya gelmiş, kasada sayılmış ve kaydedilmiştir.
Sadece ihracat mı yoksa mevduat mı ona karar verilememiştir.
İşin püf
noktası da burasıdır. Kayıtları yapan bankalar Merkez Bankası’na bildirim
yaparken küçük bir miktar raporluyorlarsa anlayışla karşılanabilir. Ancak
rakamlara bakınca iş pek öyle küçük görünmüyor. Kayıtlardaki eksik ve hatalar
gittikçe çoğalıyor.
Son beş yıla dikkat
Aşağıdaki
grafikten de görüldüğü gibi; net hata ve
noksan kalemi,1989 – 2002 arasındaki on üç yılda artılarıyla, eksileriyle
toplam miktar – 400 milyon dolar kadar. Buna karşılık 2003-2013 arasındaki on
yıllık dönemdeki toplam 47 milyar dolar civarında.
Daha da
önemlisi son beş yıl, 2008-2013
arasındaki toplam: 38 milyar dolar. Hiç küçümsenecek bir miktar değil.
Böylesi
hızlı değişimi kesin olarak tahlil edebilmek için tüm banka kayıtlarının en
küçük detayına kadar masaya dökülmesi lazım. Hangi ülkeden para gelmiş, nereye
gitmiş bakmak gerek.
Yayımlanan özet verilere bakınca bu
yıllardaki artışın birkaç nedeni olabilir.
Birincisi aynı dönem 2008 Küresel Krizinin
yaşandığı yıllar. Çok yazdık, söyledik; dünya dövize boğulmuş durumda. FED, AMB
ve BoJ piyasaları dövize boğdular. Bizde nasibimizi aldık. Ülkeye döviz girişi
çok hızlı arttı.
İkinci neden İran’a 25 yıldır uygulanan
ambargonun BM kararlarıyla gittikçe sıkılaştırıldığı yıllar olması. ABD’den
sonra AB’nin de nükleer silah konusunda katı kurallara daha istekli destek
verdiği yıllar. Diğer bir deyimle İran’ın biraz daha sıkışmaya başladığı
seneler.
Belki bir
üçüncü neden de Türk
ihracatçılarının, başta Afrika olmak üzere, genellikle uluslararası standartlarda
bankacılık işlemlerinin çok az olduğu pazarlarla ticari bağlarını çok hızlı bir
şekilde çoğaltmaları. Dolayısıyla oralara giden ve oralardan gelen paranın bir
bölümünün ne tür kaydedileceğinin tam olarak belirlenememesi.
Belki de hepsi doğru. Çünkü 2009 yılındaki 9 milyar
dolarlık ve 2011 yılındaki 13 milyar dolarlık net hata ve noksan kalemleri için
özel bir açıklama mutlaka olmalı. Bu
yıllardaki döviz hareketleri, mutlaka ama mutlaka yeniden uzmanlarca
incelenmeli.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder