Seçimlerin ardından çeşitli değerlendirmeler yapılıyor.
Özellikle oy verme işleminin hemen ardından Ipsos’un yaptığı araştırma oldukça
aydınlatıcı. Seçmenlerin yüzde 70’inin seçimlerden dört ay önce kararını
verdiği anlaşılıyor. Arkasından yaşanan 17 Aralık rüşvet ve yolsuzluk iddiaları
oy verme tercihlerini çok etkilememiş.
O zaman başka nedenler aramak lazım. Örneğin ekonomik gelişmeler. Aslında başlı başına büyük bir
araştırma konusu olabilecek bir soru.
Toplumun geniş kesimlerini etkileyen merkezi bütçeden ve
belediyelerden son dönemde yapılan harcamalara bakarak tartışmalara katkı
sağlamak istiyorum.
Önce bir açıklama yapmakta büyük yarar var. Sosyal güvenlik ve sosyal yardım hizmetleri
deyince hastalık ve malullük yardımları; yaşlılık yardımı; aile ve çocuk
yardımı; işsizlik yardımı ve iskân yardımının yanı sıra SGK’nın açıklarını
kapatmak için merkezi bütçeden yapılan transferleri kapsıyor. Sağlıklı bir değerlendirme yapmak için bu
kalemler ele alınmalı.
Ancak oy vermek toplumun
geniş kesimlerini ilgilendirdiği için, konuya geniş bir tanımlama yaklaşmakta
yarar var. Bu bağlamda yukarıdakilere, toplum refahını artıran kamu
hizmetleri; sağlık harcamaları; dinlenme, kültür ve din hizmetleri ile eğitim
hizmetlerini de ekliyorum.
Harcamaların çoğu
sosyal transferlere
2006-12 yılları
arasında yapılan toplam 1.848 milyar liralık merkezi bütçe
harcamasının içerinde sosyal güvenlik ve
sosyal yardım hizmetleri için harcanan para 352 milyar lira. Bu miktar
toplam harcamaların yüzde 19’una karşılık geliyor. Genel kamu hizmetleri
kaleminden sonra gelen en büyük kalem.
Bu rakam geniş
tanımla 779 milyar liraya ulaşıyor. Toplamın yüzde 42’si. Önemli
bir miktar.
Gelin bu rakamlara
aynı dönemde belediyelerin yaptığı harcamaları da ekleyelim. Ancak
burada sosyal güvenlik ve sosyal yardım hizmetleri için harcanan para çok
değil; 4,5 milyar lira. Altı yılda
yapılan 349 milyar liralık toplam harcamaların sadece yüzde 1,3’ü.
Merkezi bütçe için yaptığım geniş sosyal transferler tanımını belediyeler için de yaparsak 121
milyar liralık harcama yapıldığı ortaya çıkıyor. Bu da toplam belediye
harcamalarının yüzde 63 gibi büyük bir orana ulaşıyor.
Şimdi merkezi bütçe
ile belediyelerden yapılan sosyal güvenlik ve sosyal yardım hizmetlerini
toplayalım. Karşımıza 357 milyar lira gibi bir rakam çıkıyor. Bütçeden ve
belediyelerden altı yılda yapılan 2.197 milyar liralık toplam harcamanın yüzde
16’sını geçiyor.
Geniş tanımlı sosyal
harcamalar ise 890 milyar liraya ulaşıyor. Toplam harcamaların yüzde 40’ı. Hiç
azımsanmayacak kadar büyük bir gider.
İş mi sosyal yardım
mı?
Hadi bir de aynı
dönemde devlet ne kadar yatırım yapmış bir de ona bakalım. Rakam sizi
şaşırtmasın: 287 milyar lira. Rakama merkezi bütçe, mahalli
idareler, KİT’ler, döner sermayeler, İller bankası ve SGK dâhil. Yani tüm
kamunun yaptığı yatırım bu kadar.
İşte “zurnanın zırt dediği yer” burası. Devlet sosyal devlet mi olmalı yoksa istihdam yaratan devlet mi? Balık
yemeyi mi öğretmeli yoksa balık tutmayı mı?
“Bu ülkede kapitalist
pazar ekonomisi uygulanıyor. Devlet ne yatırımı yapacak?” diye soranlara
bir kaç soru sorayım: Kapitalist devlet
bu kadar çok sosyal yardımı neden yapar? Kaynakların dağılımını piyasa mekanizması yapacaksa kamu neden
borçlanarak bu kadar çok para harcar? Neden
istihdamı teşvik etmeye, fakirliği kalıcı olarak azaltmaya değil de yoksulluğu
devam ettirmeye çabalar. Bölgesel kalkınmaya, yeni teknolojilerin kullanımına
ve ARGE’ye daha fazla kaynak ayırmaz?
Bana göre cevabı basit. Seçimlerde
daha fazla oy alabilmenin bilinen en kolay yöntemi bu olduğu için.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder