2001
Krizi kamu açıkları ve finansal sistemin zafiyeti sonucu çıkmıştır. Batırılmış
ama denetlenmemiş bankalar, görev zararlarıyla çivisi çıkan KİT sistemi, devasa
bütçe açıkları.
Sonrasında
yapısal reformlar ve milyarlarca dolar dış borçla ayağa kaldırılan ekonomi.
Alınan borçları hepimiz ödedik. Borç yükünün altında en fazla ezilenler dar ve
sabit gelirliler oldu.
2008
Küresel Krizi patlak verdiğinde Türkiye ekonomisi başarılı bir performans
gösterdi. Bunu 2001 ‘deki yapısal reformlara borçlu olduğumuzu ilgili herkes
kabul ediyor. Diğer bir deyişle halkın
büyük bedeller ödeyerek destek verdiği yapısal reformlar zamanı gelince işe
yaradı ve dev küresel krizin etkilerini minimum zararla geçiştirebildik.
O zaman 2001 Reformlarını hatırlayalım:
1.
Bankacılık reformu. Kamu bankalarını yeniden
yapılandıran, batık bankaları sistemden ayıklayan uygulamalar devlete
milyarlarca dolarlık maliyet yükledi.
2.
Kamu Harcama Reformu: 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi
ve Kontrol Kanunu ile bütçenin kapsamı genişletildi. Bütçe dışı fonlar
kapatıldı, görev zararlarına avans sistemi getirildi. Şeffaflık ve hesap
verilebilirlik ilkesi temel alındı. İç ve dış denetim kurallara bağlandı.
3.
Kamu Borçlanma Reformu: 4749 sayılı Kamu Finansmanı ve
Borç Yönetiminin Hakkında Kanun ile ilk defa Hazine’nin borçlanmasına limit
getirildi. İstediği kadar borçlanmasının önüne engel konuldu.
4.
Kamu İhale Reformu: Kamu İhale kanununun yenilenmesi
ve Kamu İhale Kurumunun kurulmasıyla devletin kanayan yaralarından biri tedavi
edilmek istendi.
5.
Merkez Bankası Reformu: Merkez Bankası’nın bağımsızlığı
konusunda hayati öneme sahip bir değişiklik yapılarak para politikasının
etkinliği artırtılmaya çalışıldı.
Reformlardan ne kadar uzaklaştık?
·
Özel
bankalarda şimdilik bir sorun olduğu söylenemez.
·
Kamu
bankalarından yine batık kredi hikayeleri gelmeye başladı. (Ora alış veriş
merkezi, Madran otelcilik gibi.)
·
Sayıştay
denetiminin kuşa çevrilmesi tartışmaları ses bantlarına kadar yansıdı.
·
Kamu
İhale Kanunu onlarca değişikliğe tabi tutuldu. Orijinal halinden eser kalmadı.
·
Merkez
Bankası faiz kararı alma konusunda ne kadar bağımsız olduğu tekrar tartışılır
oldu.
Ancak son çıkan YİD (yap işlet devret)
projeleri için alınacak borçlara Hazine üstlenim garantisi verilmesi işi çok
ama çok önemli bir konu. Kanımca kamu mali disiplinine yönelik atılan tüm
adımların sonunu getirdi.
Nedenleri:
·
Cumhuriyet
tarihinde ilk defa devlet özel sektörün
aldığı dış borca üstü örtülü garanti verildi.
·
Gazete
haberlerine göre 50 ila 75 milyar dolarlık altyapı yatırımı için alınan ve
alınacak kredilere üstlenme garantisi verilmiş.
·
Buna
isterseniz garanti değil sigorta deyin fark etmez. DASK, deprem sigortası ne
zaman hayata geçer? Deprem olunca. Bu garanti de kriz olunca Hazine’ye yük
olarak gelecek. Hatırlamakta büyük yarar var. Son Küresel Krizde batan Amerika
sigorta devi AIG, 550 milyar dolar kadar
aktifi olan bir şirketti. Batış nedeni de verdiği kredi garantileriydi.
·
Bundan sonraki krizde, Hazine
sadece altyapı müteahhitlerinin değil, aynen 2001 Krizinde bütün bankaların
döviz borçlarına verilen garanti gibi özel sektörün tüm dış borçlarına garanti
vermek durumundadır.
·
Dahası
bu işlemlerden Hazine’ye gelecek borçlar borç limitine de dahil edilmeyecek.
Borçlanma reformunun esaslarından da uzaklaşıldı.
·
Bu
kadar büyük yatırımlar bütçenin dışına çıkarıldı. 5018 sayılı Kanunun ruhu
delindi. Artık bütçe açıkları gerçek kamu açığını göstermekten çok uzak olacak.
Artık
yeni bir ekonomik dalgalanma durumunda risk algılaması eskisinden farklı
olacak. O zaman biz neden 2001’de bunca
borç alarak bu kadar reform yaptık?
Bunu sorgulamazsak daha çok borç alır, zorla reform yaparız.
Torunlarımıza zevk değil dert bırakırız.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder