Osmanlı’da, ilk
borçlanma fikri 1780’li yıllarda ortaya çıkar. 1783’te Rusların Kırım’ı işgal etmesiyle
başlayan süreçte ordunun silaha, mühimmata ihtiyacı had safhadadır. Daha
önemlisi, savaşa gönderilecek ordunun subaylarının maaşı düzenli olarak ödenememektedir.
Uzunca bir süre “gâvurdan”
borç almanın yanlış olduğu fikri tartışılır. Ama sonunda 1850’li yıllara
gelindiğinde Sultan Abdülmecit ikna
olur ve ilk dış borç için yola çıkılır. Londra ve Paris borsalarında tahvil
ihracı işlemlerine başlanır. Tam sonuç alınacaktır, padişah krediye onay
vermez. Piyasalar allak bullak olur. Yatırımcıların Osmanlı hükümetine güveni
yerle yeksan olur.
İddia odur ki, bu dış
borç tahvil işlemine, işlerini kaybedeceklerini düşünen İstanbul’daki Ermeni
bankerlerinin Babıali’ye yaptıkları telkinler engel olmuştur.
Ancak Kırım Savaşı Osmanlı’yı her geçen gün
daha da zorlamaya başlar. Rusya’nın güneye, sıcak sulara ilerleyişinden hoşlanmayan
İngiltere ve Fransa, Osmanlı’nın savaşı sürdürebilmesi için askeri ve parasal
yardımın zorunlu olduğunu düşünürler.
Bu amaca yönelik
olarak, dış borçlanma konusunda Babıali hükümetine yardımcı olmaya karar
verirler. Padişah ikna edilir, 1854 yılında ilk dış borçlanmaya çıkılır.
Ancak, daha önceki
tahvil ihracına, son günlerde bazı mahfillerde adı çok geçen, Rothschild ailesine mensup bankerler
aracılığıyla yapılan denemeye yeterli talep gelmemiştir. Bunun farkında olan
aracılar, bu defa, İngiliz ve Fransız hükümetlerinin moral desteğini alarak
borsalara çıkarlar.