Egemenlik etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Egemenlik etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

2 Ekim 2018

McKinsey, piyasalar ve demokrasi

Herkes daha önce böyle bir uygulamanın (yabancı danışmanlık) Hazine’ye uygun olup olmadığını soruyor. Ne bileyim ben! Ben çalışırken Hazine birçok konuda danışman tuttu, çalıştı. Neredeyse hepsi, uzmanların kurum içi eğitimini esas alıyordu. Hiçbir istikrar/krizle mücadele programını hazırlarken ve/veya uygularken danışmanlık hizmeti alınmadı. Onlar Hazine, DPT, Maliye ve TCMB uzmanlarının hazırladıkları seçenekler üzerinden müzakere edildi. Bu kurumların uzmanları tarafından hayata geçirildi.
Bana kalırsa konuyu biraz daha geniş açıdan ele almak gerekiyor. Piyasalara ve demokratik yapıya kadar giden geniş bir tartışma/araştırma yapmak lazım. Bu bağlamda ben sadece bir deneme yapmaya çalışacağım. (Yani top sizde. Katkılarınızı bekliyorum.)

29 Temmuz 2017

Asya Krizinin 20. yılında ekonomide sıcak paracıların hakimiyeti

Klasik söylemdir; “yıllar ne çabuk geçiyor?” Aradan 20 yıl geçmiş. Tayland’da başlayan Kriz, G. Kore, Endonezya derken dünyayı etkilemişti.
Üzerinde çok bilimsel çalışma yapıldı. Nedenleri araştırıldı. Hatırlayın, adı geçen ülkelerde enflasyon düşüktü. Bütçe açığı yok denecek kadar azdı. Politik istikrar istemediğin kadardı. Diktatörlerin varlığı, “istikrara yaradığı için (?!)” görmemezlikten geliniyordu. Doğrudan yabancı sermaye, sanayiye olduğu kadar dış ticarete açık olmayan inşaat sektörüne de yatırım yapıyordu. Kısacası herkes halinden memnundu. Ortalık güllük gülistanlıktı.
Ancak bir sorun vardı: Dolara sabitlenmiş kur sistemi. Düşük uluslararası rezervlere rağmen ülke kurları dolara bağlanmıştı. Dışarıdan para geldiği sürece sorun olmadı.

10 Şubat 2017

Gözetim komisyonlarından Duyunu umumiye ve stand-by’a

Osmanlı’da, ilk borçlanma fikri 1780’li yıllarda ortaya çıkar. 1783’te Rusların Kırım’ı işgal etmesiyle başlayan süreçte ordunun silaha, mühimmata ihtiyacı had safhadadır. Daha önemlisi, savaşa gönderilecek ordunun subaylarının maaşı düzenli olarak ödenememektedir.
Uzunca bir süre “gâvurdan” borç almanın yanlış olduğu fikri tartışılır. Ama sonunda 1850’li yıllara gelindiğinde Sultan Abdülmecit ikna olur ve ilk dış borç için yola çıkılır. Londra ve Paris borsalarında tahvil ihracı işlemlerine başlanır. Tam sonuç alınacaktır, padişah krediye onay vermez. Piyasalar allak bullak olur. Yatırımcıların Osmanlı hükümetine güveni yerle yeksan olur.
İddia odur ki, bu dış borç tahvil işlemine, işlerini kaybedeceklerini düşünen İstanbul’daki Ermeni bankerlerinin Babıali’ye yaptıkları telkinler engel olmuştur.
Ancak Kırım Savaşı Osmanlı’yı her geçen gün daha da zorlamaya başlar. Rusya’nın güneye, sıcak sulara ilerleyişinden hoşlanmayan İngiltere ve Fransa, Osmanlı’nın savaşı sürdürebilmesi için askeri ve parasal yardımın zorunlu olduğunu düşünürler.
Bu amaca yönelik olarak, dış borçlanma konusunda Babıali hükümetine yardımcı olmaya karar verirler. Padişah ikna edilir, 1854 yılında ilk dış borçlanmaya çıkılır.
Ancak, daha önceki tahvil ihracına, son günlerde bazı mahfillerde adı çok geçen, Rothschild ailesine mensup bankerler aracılığıyla yapılan denemeye yeterli talep gelmemiştir. Bunun farkında olan aracılar, bu defa, İngiliz ve Fransız hükümetlerinin moral desteğini alarak borsalara çıkarlar.

22 Ocak 2017

Devlet vergi tahsilatı yapamıyorsa

Çok bilinen bir hikayedir. Napolyon, çok önem verdiği bir savaşı kaybedince generalleri toplar. Hesap sorar; “Savaşın kaybedilmesinin nedenleri nelerdir?” der. Bir general, “Yedi nedeni var efendim. Birincisi, barutumuz bitti.” deyince, İmparator hiddetle bağırır; “tamam gerisine gerek yok” der.
Her ay yayımlanan bütçe tahsilat verilerine bakarken, hep bu olay aklıma gelir.
Nedeni basittir.
Bir devletin devlet olabilmesi için ilk yapması gereken şey vergi koymak ve daha önemlisi koyduğu vergiyi toplayabilmekten geçer. Koyduğu vergiyi toplayamayan devlet olmaz.
Verginin tarihte önemli yeri var. İsyanların büyük çoğunluğu vergilere itiraz nedeniyle çıkmıştır. Örneğin, Amerikan bağımsızlık savaşı, İngiltere Kraliçesinin 100 Yıl Savaşlarının yükünü kolonilere yüklemek için ek vergi koyması üzerine başlamıştır.

14 Temmuz 2016

Bu vergi sistemiyle Gelir İdaresi olmasa ne olur?

Durun hemen tepki göstermeyin. İzin verin bir meramımı anlatayım.

Vergi toplanmadan, kamunun harcama yapamayacağını adım gibi biliyorum. Savunma, emniyet, adalet, eğitim, sağlık harcaması olmadan bir topluluğun devlet olamayacağının farkındayım. Dolayısıyla “Devletin gül gibi kurumlarını açıp kapatmak sana mı kaldı?” demeyin.

Ne demek istediğimi açıklıyayım.

Önce devlet gelirlerinin yapısını kısaca hatırlayalım.

2015 sonu itibariyle, merkezi bütçe gelirlerinin sadece yüzde 26’sı, Gelir İdaresi tarafından toplanan, gelir vergisi, kurumlar vergisi gibi dolaysız vergiler. Gelirlerin yüzde 58’i petrol istasyonlarına, sigara satana, esnafa, gümrüklere ödenen KDV, ÖTV gibi dolaylı vergiler. Kalan yüzde 16’lık bölüm ise özelleştirme, TCMB ve kamu bankalarının temettü gelirleri gibi bir defalık gelirler.

17 Aralık 2015

Gerçek yapısal reformlar 2: Sıcak paranın akıllı yönetimi

Sonunda FED faiz yükseltti. Geçmişte bu tür konularla ilgilenmeyi pek sevmeyen eşim bile  “Eee, şimdi ne olacak?” diye sormaya başladı. Soru soranların çoğunun dolarla işi olsa meraklarının nedenini anlayacağım. Ama haklılar. Sosyal medya dâhil her yerde, sabah akşam FED ve Yellen muhabbeti yapılıyor. Ancak neredeyse tamamı dolarize olmuş bir ekonomide bunlar normal şeyler.

Dolarizasyon deyince. Hiç son günlerde TC Merkez Bankası’nın analitik bilançosuna baktınız mı? Ekim sonu itibariyle dış varlıklarının toplamı 348 milyar lirayı geçmiş. Toplam varlıkların çok büyük bir kısmı döviz.

Bunun anlamı şu: TCMB, dışarıdan döviz gelmeyince içeride para basamıyor. Dolayısıyla faiz kararı almak için kulaklarını Ms. Yellen hanıma çevirmiş bekliyor.
Doğru yapıyor. En basit nedeni, önümüzdeki bir yıl içinde; kamu 5 milyar dolar; bankalar 109 milyar dolar; şirketler ise 57 milyar dolar olmak üzere toplam 171 milyar dolar dış borç ödemesi yapacak olması.

22 Haziran 2015

Biz koalisyonla uğraşırken dünyada egemenlik hakları kısıtlanmaya çalışıyor

Az gelişmiş ülkelerin genel sorunudur. Dünyada konuşulan konular savaş, futbol, büyük kazalar gibi sansasyonel olmadıkça içeride haber konusu olmaz.

Biz koalisyon nasıl kurulur konusunda konuşurken, dünyada ülkelerin egemenlik konularıyla ilgili iki ekonomik başlık gündemde. Kabul edilmelidir ki öyle herkesin konuştuğu başlıklar değiller. Ancak ekonomistlerin her geçen gün üzerinde daha fazla durmaya başladıkları bir gerçek.

Birincisi kamu envanterinde kayıtlı mülkler.