14 Temmuz 2016

Bu vergi sistemiyle Gelir İdaresi olmasa ne olur?

Durun hemen tepki göstermeyin. İzin verin bir meramımı anlatayım.

Vergi toplanmadan, kamunun harcama yapamayacağını adım gibi biliyorum. Savunma, emniyet, adalet, eğitim, sağlık harcaması olmadan bir topluluğun devlet olamayacağının farkındayım. Dolayısıyla “Devletin gül gibi kurumlarını açıp kapatmak sana mı kaldı?” demeyin.

Ne demek istediğimi açıklıyayım.

Önce devlet gelirlerinin yapısını kısaca hatırlayalım.

2015 sonu itibariyle, merkezi bütçe gelirlerinin sadece yüzde 26’sı, Gelir İdaresi tarafından toplanan, gelir vergisi, kurumlar vergisi gibi dolaysız vergiler. Gelirlerin yüzde 58’i petrol istasyonlarına, sigara satana, esnafa, gümrüklere ödenen KDV, ÖTV gibi dolaylı vergiler. Kalan yüzde 16’lık bölüm ise özelleştirme, TCMB ve kamu bankalarının temettü gelirleri gibi bir defalık gelirler.

Dahası gelir ve kurumlar vergilerinin çok büyük bölümünü en zengin 500 kişi ile İSO 500’deki büyük şirketler ödüyor. Örneğin, bu yıl TCMB ve kamu bankalarının bütçeye katkıları 14 milyar lira civarında. Bu ilk altı ayında toplanan nakit gelirlerin yüzde 5’inden fazla.

Vergiler Hazine hesaplarına aktarılmak üzere bankalara yatırılıyor. İşler internet üzerinden halledilsin. Koca idareye ne gerek var? Denetimi Maliye Bakanlığı’nın diğer birimleri haledeler.

Eğer ikna olmadıysanız, bir de aşağıdaki tabloya bakın.

Bir topluluğun ulus olabilmesi için önce egemenlik sınırlarının çizilmesi, ekonomik pazarın belirlenmesi lazım. Sonra bir bayrağı ve parası olmazsa olmaz. Ama topluluğun egemenliğin ön koşullarından en önemlisi, yasama organınca belirlenecek vergilerin toplanmasıdır.

Peki, vergi bu kadar önemli ise, kendisi kural koyup uygulayamayan devlet olur mu? Bence olmaz. Olmaması gerekir.

Lafı uzatmayayım. Şunu demek istiyorum: Önce kanun çıkarıp vergi belirleyeceksiniz, sonra bir bahane bulup af çıkaracaksınız. Bu nasıl bir anlayıştır? Bu nasıl devlettir? Gidin gelişmiş ülkelerde bir vergi ödemeyin de görün. Bırakın af beklemeyi, sizi içeri tıkarlar, hapishanede uçurtma uçurursunuz!

Bizdeki durum tam tersi.

Aşağıdaki tabloda, 1924 yılından bu yana çıkarılan vergi aflarının bir listesi var. Otuz üç tane af çıkarılmış. Dikkat buyurun, bazı yıllarda iki kere. Son yıllarda, 2008’den sonra, neredeyse iki yıl arayla, dört tane af kanunu çıkmış. Şimdi yenisi çıkıyor.

Bu kadar kısa aralıklarla af çıkarsa mükellef neden zamanında vergi ödesin? Ödeyenlere, şeref ve üstün hizmet madalyası vermek lazım.

Vergi ödeyeceğinize, parayı bankada faize yatırsanız veya Hazine’ye borç verseniz. Yıllık yüzde 10’dan fazla gelir elde ederseniz. Af çıkınca, genellikle cezalar silindiğine veya enflasyon oranına indirildiğine göre, devlete ödemeniz gereken vergi parasıyla, devletten para kazanmış olursunuz. Hem de hiç yasal takibe filan uğramadan. Sadece arada bir “Vatan, millet, Sakarya” nutukları atıp, “Ekonomik gidişi doğru değerlendirebilen, piyasa dostu yöneticilerimiz var” mealinde açıklamalar yapmanız yeter.

Hadi artık ironi yapmayı bırakalım. Ciddi olalım.


Ya vergi koymayalım. Ya da af çıkarmayalım. Devlet olalım.

Kaynak: Maliye Dergisi, Sayı 164 ve kendi eklememiz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder