CDS etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
CDS etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

17 Ağustos 2018

Ekonomide yeni denge!

Baştan belirteyim. Ne olduğunu anlamakta zorlananlar varsa hiç kendilerini yormasınlar. Bakış açılarında derin bir ayrılık var. Olayı tetikleyen etkenlerin ekonomik mi yoksa siyasi mi?  
Aşırı dolarize olmuş, sıcak paranın toplamı milli gelirin yüzde 25’le tarihi zirvesinde olan, yılda 240 milyar dolar dış kaynak bulması gereken bir ekonomide, niyeti kötü olan yabancılar bunu istismar etmez mi? Kendi lehine kullanmaz mı? Orta ve uzun vadeli politikalarını bunun üzerine kurmaz mı? Osmanlı kapitülasyonlar ve aşırı dış borçlar yüzünden ne hallere geldi bilmiyor muyuz?
Sıcak paraya bağımlı bir ekonomide ülke riski değerlendirmeleri hayati önemini Benim Mülkiye’deki öğrencilerim biliyor. Ülke derecelendirmesi yapılırken nelere dikkat edildiğini onlara her yıl anlatırım. (Derste yaptığım sunuma ulaşmak için: http://hakan.hozyildiz.com/kaynaklar/?tid=30#sbf-5.-hafta )  ABD, AB, İngiltere ve Japonya ile ilişkilere verilen özel öneme atıfta bulunurum.Öğrencilerim genellikle neden özellikle bu ülkeler diye sorarlar. Cevabım basittir: Sıcak para döviz fonlarının büyük çoğunluğu New York ve Londra olmak üzere Tokyo, Frankfurt ve Paris’ten yönetilir. Eğer o ülkelerle bir sıkıntı yaşanırsa bu sorun olarak algılanır ve ülke risk primleri artar.
Bunlar tamam. Ama son yaşananları sadece dış politika ile açıklamak, alınan bunca ekonomik kararı açığa düşürür.

18 Haziran 2018

Seçimden sonra ekonomide neler bekleniyor?

Bugünlerde en çok sorulan soru, seçimlerden sonra ekonominin nasıl olacağı. Bana göre acil çözüm bulunması gereken, devletin kurumsal yapısındaki belirsizlikler, OHAL, hukukun üstünlüğü, eğitimde gelinen nokta vb sorunlara dış borç geri ödemelerini de eklemek gerek. 
Bu iş önemli çünkü, artık dünyada döviz likiditesi azalmaya başladı. Ama bizim ihtiyacımız azalmıyor. Aksine artıyor. Yeni borç alırken yabancıların beklentilerini anlamak lazım. Bunun önemli bir göstergesi CDS’lerdir.
Bildiğiniz gibi kredi temerrüt takasları (CDS) son yıllarda ülke riski değerlemesinde kullanılan bir türev piyasası enstrümanı. Sıcak paracılar, bizim gibi ülkelere borç verirken, kredi faizlerinin üstüne bu oranları ekleyerek nominal faizleri hesaplıyorlar.
Bu alanda önemli bir gelişmevar: 
Merkez Bankası’nın ilk faiz artışından bir gün önce yani 24 Nisan’da, TCMB fonlama faizi = %12,75 iken 5 senelik CDS, 195 baz puan civarındaydı.  Aynı tarihte bizim 5 senelik CDS ile yükselen piyasaların (Emerging Markets) ortalaması arasındaki fark 92 baz puan düzeyindeydi.  Kurlar tarihi zirve yapınca Merkez Bankası, faizini 500 baz puan artırarak %17,75’e çıkardı. Ardından kurlar önce aşağıya doğru indi ardından geri döndü ve duruldu. Fakat 18 Haziran itibarıyla Türkiye’nin 5 yıllık CDS’i 324 baz puana yükseldi. Daha önemlisi, bizim CDS ile yükselen piyasaların CDS’lerinin ortalaması arasındaki fark yaklaşık 195 baz puana çıktı.

24 Temmuz 2017

Yabancıların Türkiye ekonomisine bakışı değişiyor

Almanya ile başlayan son siyasi krizin doğrudan yabancı sermaye girişlerini olumsuz etkileyeceği söyleniyor.

Özetlemek gerekirse, yabancı yatırımcılar için iki tür piyasa vardır: Yatırım piyasası (Investing market) uzun vadeli doğrudan yatırıma uygun piyasa. Yani fabrika yatırımına ağırlık verilebilir ekonomiler. Örneğin, Çin, G. Kore gibi.

Kısa vadeli işlem piyasası (Trading market) deyimi ise Londra ve New York’taki uluslararası dev yatırım bankalarının “dealing room”larında (günlük işlem odalarında) kullanılan bir deyim. Uluslararası finansal piyasalarda kısa vadeli işlem yapan yatırımcıların geliştirdikleri tanımlardan biri.  

Gittikçe daha fazla finansallaşan dünyada, günlük 5-6 trilyon dolarlık döviz işlemi yapan “dealer”lar, (kısa vadeli finansal işlem uzmanla) uzun vadeli yatırımlarla ilgilenmezler. Onlar, üretken fabrika yatırımlarına kredi vermek, proje değerlendirmek gibi işlerden hiç anlamazlar. Emtia, döviz ve sermaye piyasalarında anlık işlemler yaparak para kazanırlar. Günlük mesailerinin çoğunu kur, hisse, enflasyon, faiz, CDS, hedge gibi kavramlarla geçirirler. Önlerinde dört-beş tane işlem ekranı, yakınlarında bir televizyon, üzerlerinde anlık hızlı ve doğru karar alabilmenin baskısıyla hayatları geçer.

4 Kasım 2015

Dünyada Varlık yönetimi ve CDS piyasaları balonu

Biz genel seçimlerle meşgulken dünyada yaşananları bir kenara koyduk.

Çok yazıldı, söylendi. Küresel ekonomik geleceği belirleyecek önemli olaylardan ikisi; FED ‘in faiz artırımı ve ABD’nin Pasifik ve Atlantik Okyanuslarındaki kıyıdaşlarıyla yapmaya çalıştığı serbest ticaret bölgesi anlaşmalarıdır.

Serbest ticaret anlaşmalarına daha 24.Ekim.2015 tarihli yazımda değindim.

Bugün, FED ‘in ve diğer merkez bankalarının elini kolunu bağlayan, finans piyasalarının iki önemli yapısını ele alacağım.

2008 Küresel Krizinden sonra banka bilançolarına sıkı kurallar getirildi. Klasik bankacılık işlemleri dışındaki risklerin zamanla azaltılması istendi. Fazla sıkıntıya gelemeyen finansal piyasalar hemen “gölge bankacılık” olarak adlandırılan yeni bir faaliyet alanına yöneldiler: Yeni yapının en önemli ayaklarından birisi Varlık Yönetimi oldu.

Varlık yönetim şirketleri; başta hisse senedi, şirket ve devlet tahvilleri, gayrimenkul ve diğerlerinden oluşan 78 trilyon dolarlık bir piyasada faaliyet gösteriyorlar.