4 Kasım 2015

Dünyada Varlık yönetimi ve CDS piyasaları balonu

Biz genel seçimlerle meşgulken dünyada yaşananları bir kenara koyduk.

Çok yazıldı, söylendi. Küresel ekonomik geleceği belirleyecek önemli olaylardan ikisi; FED ‘in faiz artırımı ve ABD’nin Pasifik ve Atlantik Okyanuslarındaki kıyıdaşlarıyla yapmaya çalıştığı serbest ticaret bölgesi anlaşmalarıdır.

Serbest ticaret anlaşmalarına daha 24.Ekim.2015 tarihli yazımda değindim.

Bugün, FED ‘in ve diğer merkez bankalarının elini kolunu bağlayan, finans piyasalarının iki önemli yapısını ele alacağım.

2008 Küresel Krizinden sonra banka bilançolarına sıkı kurallar getirildi. Klasik bankacılık işlemleri dışındaki risklerin zamanla azaltılması istendi. Fazla sıkıntıya gelemeyen finansal piyasalar hemen “gölge bankacılık” olarak adlandırılan yeni bir faaliyet alanına yöneldiler: Yeni yapının en önemli ayaklarından birisi Varlık Yönetimi oldu.

Varlık yönetim şirketleri; başta hisse senedi, şirket ve devlet tahvilleri, gayrimenkul ve diğerlerinden oluşan 78 trilyon dolarlık bir piyasada faaliyet gösteriyorlar.


Varlıkların 44, 5 trilyon doları (% 57) Kuzey Amerika’da; 25,9 trilyon doları (% 33) Avrupa’da; 3,9 trilyon doları (% 5) Japonya’da yönetiliyor.

Diğer bir deyimle, varlık yönetiminin yüzde 90’ı, FED, ECB ve BoJ gibi senelerdir parasal genişleme konusunda öncülük yapan merkez bankalarının bulunduğu ülkeler. İşte bol ve ucuz para politikasından dönülememesinin önemli bir nedeni de bu yapı. Merkez bankaları parayı hemen çekmeye başlasalar varlık yönetim şirketleri trilyonlarca dolar zarar yazacaklar.

Diğer önemli bir bilgi de şu: Kuzey Amerika’da (ABD ve Kanada) faaliyet gösteren varlık yönetim şirketleri, paralarının 23 trilyon dolar kadarını borsada işlem gören ve diğer hisse senetlerine, 15 trilyon dolar kadarını ise tahvile yatırmışlar.

Dahası piyasada oligopolistik bir yapı hakim. İlk 10 şirket, toplamın yaklaşık yüzde 30’una hakim.

Kanımca borsaların devamlı yukarı yönlü hareketinin bir nedeni de bu yapı olabilir.

Şimdi gelelim diğer önemli örneğe.

Hem varlık yönetim şirketleri hem de bankalar, özellikle bulundukları ülkelerin dışında yatırım yaparken, temerrüt riskine karşı yatırımlarını bir tür sigorta yaptırıyorlar. İngilizce kısaltılmış adını çok duymuşsunuzdur. CDS veya “Credit Default Swap”. Böylelikle riskli yatırımlarının sigortalandığını düşünüp, olabildiğince yüksek riskli/çok karlı alanlara yatırım yapabiliyorlar.

Bu sigorta işlemlerinin de bir piyasası var. Toplam işlem hacmi 14 trilyon dolar.

Böylesi büyük piyasanın resmi bir düzenlemesi ve denetlemesi yok. Daha ilginç olan şey, bu piyasada hangi ülkenin ve/veya şirketin temerrüde düştüğüne piyasaya oyuncularından oluşan bir kurul karar veriyormuş. Aşağıdaki tabloda isimleri olan şirketlerin temsilcileri her ay bir araya gelip başvuruları değerlendiriyorlarmış.

Medyaya yansıdığı kadarıyla, hem üyeler hem de üye olmayan şirketler arasında, gerek başvuru gerek değerlendirmeler sırasında ciddi uyuşmazlıklar ortaya çıkıyormuş. Hangi olayın temerrüt sayılacağına karar veren bu kurulda, çok az karar oy birliği ile alınabiliyormuş.

Ve en önemlisi, verilen rakam sigorta primlerinin işlem yapıldığı piyasanın büyüklüğü. Bu sigortalar ile yapılan işlemlerinin ne kadarının gerçekten riskli olduğu tam olarak bilinmiyor.

Anlayacağınız, şişen varlık balonları patladığı zaman, “benim sigortam var” diyene de güvenmemek lazım.


Bence bu işin sonu, dünyaya 1929 Büyük Buhranını aratacak.


1 yorum: