2017 yılı dış ticaret verileri açıklanınca aklıma hemen
bu soru geldi.
Nasıl gelmesin ki! Dış
ticaret açığı geçen yıl 76,7 milyar dolara ulaşmış. Önceki yıla göre yüzde
37’lik bir artış var. Açığın artış nedeni ithalatın, ihracattan daha hızlı
büyümesi. İhracattaki yüzde 10’luk artışa karşılık ithalattaki artış yüzde 18. İthalattaki yıllık artış yaklaşık 35 milyar
dolar. Bu artışta en büyük pay petrol,
altın ve demir, çelikte. Sadece bu üç kalemdeki artışın toplamı 24,5 milyar
dolar (Artışın % 70’i).
Demir, çelik
ithalatını da
bir yere kadar anlamak mümkün. Üretmek için dışarıdan hurda ithal etmek lazım.
Ancak bu kadar ithalata bağımlı üretim yapısını değiştirmek için orta vadeli
bir planımız var mı?
Ama altın için
akılcı bir neden bulmak çok zor. Dünya Gazetesi’nden Alaattin Aktaş, konuyu yıllar itibariyle incelemiş. Geçen yıl
toplam altın ithalatı 16,5 milyar dolar. Benzer bir durum 2013 yılında da görülüyor.
O yıl da 15,1 milyar dolar ithalat yapılmış. Sadece altın dış ticaretinden
gelen açık, 2013’te 12 milyar dolar, 2017’de 10 milyar dolar. Yani ithalatın
ana nedeni ihracat değil, iç piyasa. Daha ilginç olan şey, ticaretin büyük
çoğunluğunun Birleşik Arap Emirlikleri ile yapılması. Orada altın madeni mi
var?
Sizce bu kadar soru sormakta haksız mıyım? Neden dışarıdan dövizle borçlanıp bu kadar ithalat yapıyoruz? Bu kadar altını ne yapacağız? Ne olur, geleneğimiz filan demeyin. Dışarıdan döviz borcu alıp, altın ithal edip, kolumuza, boynumuza takmanın bize neye mal olduğunu insanlara anlatamaz mıyız?
Öte yandan, bunca teşvik, kredi garantisi, vergi
muafiyeti, istihdam yardımını daha fazla ithalat için yapmadığımızı
düşünüyorum. Amaç ne olursa olsun üretim olmamalı. Verilen teşviklerin ithal
ikameci bir özü olmalı. Diğer bir deyimle, devlet ithalatı azaltacak teknolojiye
ve üretime teşvik vermeli. Bu alanlara öncelik tanımalı.
Eğer önlemleri acil olarak hayata geçirmezsek, aşağıdaki grafikte görülen dış ticaret
açığı resmi daha da kötüleşebilir. Dış ticaret açığının 2001 Krizinden sonra ne
hızla büyüdüğü çok açık. 2009 Küresel Krizinde biraz daralmış ancak sonra
artmaya devam etmiş. Açık 2011 yılında tarihi rekor kırmış, 106
milyar dolara çıkmış. 2014-2106 arasında petrol fiyatları ve altın ithalatından
kaynaklanan iyileşme, geçen yıl tekrar bozulmuş.
Bildiğiniz
gibi dış ticaret açığı, ülkenin döviz dengesinin bozulması, yani cari açık
demek. Birkaç gün sonra ödemeler dengesi verileri açıklanınca resmi daha iyi
göreceğiz. Ama ders çıkaracak mıyız emin değilim. Dışarıdan borç alarak, ithalat
yaparak tüketen, kendisini mutlu sayan bir anlayışla nereye kadar yaşayacağız?
Daha
doğrusu, ne zaman kadar “el atına binip,
çalım satmaya” devam edeceğiz?
Kaynak: TÜİK
Ailedeki her kişi akrabalardan,sagdan soldan borç alıyor ve kendi cukkasını saglama alırken aileyi kurumsal olarak iflas ettiriyor.Farkında olmadıkları kendi itibarlarını yok ediyorlar.
YanıtlaSilGüzel bir analiz. Tebrikler.
YanıtlaSil