Önce geçen hafta
basında yer alan haberi hatırlatayım.
13. Aralık.2017
tarihli Yeni Şafak: “Borç batağına düşenler müftüye koştu.
Güneydoğu Anadolu’da taziye çadırlarında, 3 gün öğle ve akşam yemeği veriliyor.
Taziye yemekleri için kişi başı 7-15 TL fiyat çıkaran yemek fabrikaları bile
açıldı. Ancak taziye evi maliyeti için kredi çeken acılı ailelerin artmasıyla
halk çareyi müftülüğe koşmakta buldu.”
Okuyunca
çarpıldım. Düşünsenize bankadan kredi çekeceksiniz, yemek fabrikasına yemek
ısmarlayacaksınız. Günlerce misafir ağırlayacaksınız. Niye? Size başsağlığına
geleneler aç kalmasın yemek yesin diye. Tahminim çevrede aileyi tanıyan,
tanımayan herkes taziye evine koşuyordur. Kabul edelim ki, bir öğlen bedava
yemek, çoğu insan için hatırı sayılır bir ikramdır.
New York’tan,
Londra’dan dövizle borç alan yerli banka, Diyarbakır’da, bir İslami gelenek
olan taziye çadırı için faizli borç veriyor. Biri bana sorsa “neokapitalizm-
finansallaşma nedir?” dese. Bu kadar güzel anlatamazdım.
İzninizle diğer
örnekleri de vereyim sonra konuyu biraz daha açayım.
Habere göre bu
değişimin nedeni, taşıt fiyatlarındaki artışlar. Eski oranlar 50 bin liraya
göre düzenlenmişti. Piyasada bu fiyata araba kalmayınca, vatandaş, satıcı ve
bankacı çareyi tüketici kredisine yönelmekte bulmuşlar. Ama orada da ipotek
sorunu çıkmaya başlayınca BDDK imdada yetişmiş. Bildiğiniz gibi banka kredi ödenene
kadar ruhsata şerh düşer, bir anlamda taşıt ona rehinlidir.
Gelelim son
örneğimize.
Bunun
öncekilerden biraz farkı var. Yapılan açılamalara, yürürlükte olan yılbaşında
bittiği için yeni bir istihdam seferberliği başlatılıyor. İstihdamı teşvik için
gençlere, kadınlara ve küçük KOBİ’lere çeşitli destekler verilecek. Bunlarda birisi
“Bir ay senden bir ay devletten” başlığıyla basında yer aldı. Habere göre, 2018
yılında küçük KOBİ’ler yeni işe aldıkları her işçinin ücret, sigorta ve vergi
gibi ödemelerinin bir ayını kendileri yaparken diğer ayınkini devlet yapacak.
Böylelikle istihdam artacak.
Okuyunca ilk
aklıma gelen şu oldu. Bir aylık ücretini devletin ödediği işçi kamu işçisi
sayılmaz mı? Küçük KOBİ’nin devletin ödemediği aydaki ücreti, kendi cebinden ve
düzenli ödediği nasıl kontrol edilecek? Dahası neden sadece bir yıl? Bu
kolaylığa alışmış KOBİ’ler bu iş 2019’da bitince ne yapacaklar? İşçi
çıkarılırsa ne olacak? Tekrar işsizlik artmayacak mı?
Neyse bu işin
mikro yanı. Bir de makro tarafı var. Devlet bütçeden bu parayı ödeyebilmek için
yeni vergi koymadığına, bir harcama kısmadığına göre yeni borçlanma yapacak.
Miktarını bilmiyorum. Sadece kamu çalışan arkadaşlardan duyduğum kadarıyla, ekonomi
bürokrasisi, Çalışma Bakanlığı’ndaki toplantılar sırasında bütçeye gelen yük
konusunda uyarıda bulunmuşlar, ama pek dikkate alınmamış.
Kamu borcu zaten
sıkıntılı. En son verilere göre; 27 milyar liralık bütçe açığı için 77 milyar
lira borç alınmış. Açıklanan program daha fazla borçlanmaya yol açabilir. Daha
fazla borçlanmanın ekonomik bir açıklaması yok. Olsa olsa siyasi bir izahı
vardır.
Diyarbakır’da
taziyesi olan vatandaş, İstanbul’da otomobil alan insan, Ankara’da yeni işçi
için teşvik veren devlet borç alıyor. Ülkede borçluluk artıyor.
Tekrarlamakta yarar var:
Daha çok borç daha yüksek faiz demektir.
Hakan bey;Bizler biliyoruz ki bu tip günü kurtarıcı popülizm uygulamaları eninde sonunda gene vergi verenlere rücu eder.Siyasilerde kendi ceplerinden ödemeyeceğine göre vay halimize dememiz lazım veya seçimlerde siyasi kadroyu değiştirmemiz gerekir.Ama menüde fix olan bir şey var:ACI İLAÇ.Ayrıca son cümlenizi izin verirseniz genişleteyim:Daha çok borç daha yüksek faiz ve siyaseten rehin alınma durumuna neden olur.
YanıtlaSil