Siyasetçiler ekonomik büyümenin
seçmenin oy tercihlerinde önemli etken olduğuna inanırlar. Seçim zamanı
gelince, yol şartları ne olursa olsun kamyonun gazına basarlar.
Son referandum ve erken seçim
söylentileri, tekrar gaza basıldığını gösteriyor. Bu ortam, artan bütçe açığında,
cari açıkta ve finansal sektörde (makro ihtiyari tedbirlerde) gevşeme işaretlerini
çoğaltıyor.
Bu bağlamda, önce konut ve
beyaz eşyada KDV ve ÖTV indirimleri geldi. Ardından istihdam teşvikleriyle
vergi ve SGK ödemelerini kamu üstlendi. Kamuya elaman alımına hız verildi.
Vergi ve SGK alacakları birkaç ay aradan sonra yeniden yapılandırıldı.
Yanı sıra büyümenin motoru olan
borçlanmanın yavaşlamaması için Kredi Garanti Fonu’nun (KGF) kapsamı genişletildi.
Sonrasında bankaların özkaynak hesaplama yöntemi değiştirildi, tahsili gecikmiş
alacaklardan kalan gayrimenkullerin sermayeye eklenmesine izin verildi. Son
olarak, birden fazla tüketici kredisi borcu olanların sorunlu kredileri için,
bankaların ayırması gereken karşılıklarda yumuşamaya gidildi.
Finansal sektördeki gevşemeleri
şimdilik bir kenara bırakalım.
Bütçenin ilk altı aylık
performansına bakalım.
Şimdi bütçenin ilk altı aylık
performansına gelecek açısından bakmaya çalışalım.
Merkezi bütçe geçen yılın aynı
dönemine göre, mali disiplinden oldukça uzaklaşmış. 2016’da fazla verirken, bu
yıl 25,2 milyar lira açık vermiş. Maliye tanımlı faiz dışı denge (FDD) geçen
yıl 27,5 milyar lirayken bu yıl 1,7 milyar liraya düşmüş. Mali disiplinin en önemli göstergesi olan IMF tanımlı FDD daha kötü. 2009
Küresel Krizi sırasında -4,3 milyar lira olan Faiz Dışı Açık, bu yıla kadar
artıdaymış. Ancak FDD bu yılın ilk yarısında 18,3 milyar lira eksiye geçmiş.
Durum ciddi.
Öte yandan, faiz dışı harcamaların artış hızı yüzde
20’nin üstünde. Harcamalarda en dikkat çeken artış SGK’ya yapılan
transferlerde. Yıllık ödeneğin yüzde 64,2’si ilk yarıda harcanmış. Yükün bir
bölümünün istihdam teşviklerinden geldiği biliniyor. Benzeri bir durum Cezaevi
İdaresi Hizmetlerinde de görülüyor. Orada da yıllık ödeneklerin yüzde 62,7’si
ilk altı ayda harcanmış. Dahası Referandum öncesinde, hazine yardımları, kar
amacı gütmeyen kuruluşlar ile hane halkına yapılan yardımlar mevsimsel olarak
artmış. Bu giderler yılın ikinci yarısına dert yaratmaz. Ama öncekiler için
yılın kalan döneminde ya harcama kısılacak ya da yedek ödenekten aktarma
yapılacak.
Gelir tarafında bir sıkıntı
göze çarpıyor. Geçen yıla göre artış oranı sadece yüzde 8,8. Enflasyonu hesaba
katarsanız hiç bir reel artış yok. Üst üste gelen aflar, yeniden
yapılandırmalar ve ekonomik büyümenin yavaşlaması sonucu yeteri kadar vergi
ödenmiyor. Referandum için yapılan popülist yapılandırmaların etkisiyle,
mükelleflerde gelecek seçimlere kadar vergi ödenmese bir şey olmaz algısı yerleşmiş
gibi.
Bu kanaatimi destekleyen
gelişmelere bir örnek vermek gerekirse; daha önceki yazılarımda da ısrarla
üzerinde durduğum, dâhilde KDV tahsilat
oranı yüzde 32’de kalmış. Altı ayda 80,9 milyar lira KDV tahakkuk etmiş,
25,9 milyar lirası tahsil edilebilmiş. Yani
57 milyar lirası birilerinin cebine kalmış. Para cezalarında tahsilat oranı
daha vahim. Yılın ilk yarısında 151 milyar liralık yargı, trafik, vergi vb.
cezası tahakkuk etmiş, bunun sadece 1,7 milyar liralık kısmı (%1,8’i) tahsil
edilebilmiş.
Kısacası bütçe açığı ve ona
bağlı olarak Hazine borçlanması artıyor. Yanı sıra cari açıkta bir büyüme göze
çarpıyor. Bunları ve finansal makro ihtiyari tedbirlerdeki gelişmeleri,
Referanduma bağlı bir durum olduğunu kabul edenler, yaklaşan seçimler ortamında
önlem almanın zorluğunu kabul ediyor demektir. Ancak, hemen gerekli önlemler
alınamazsa, bütçe, orta vadede, “çişini tutamayan” kişiye benzeyebilir.
***
Devletin muhasebesini nasıl
tuttuğunun bir göstergesi olan IMF Mali Şeffaflık Değerleme Raporu’nun yenisi
yayımlandı. Bu Rapor 2001 Krizinden sonra kamu maliye sisteminin şeffaflığını
değerlendirme iddiasındadır. Son Raporun sonuçlarını değerlendirmeyeceğim.
Çünkü IMF heyeti rapor çalışmaları için Ankara’ya, 29 Mayıs – 9 Haziran
2015tarihleri arasında gelmiş. Heyet Raporunu bir yıl sonra Mayıs 2016’da
Maliye Bakanlığı’na iletmiş. Ama her nedense Temmuz 2017’de yayımlanıyor. Yani
şeffaflık raporunun yayımlanması bile şeffaflığını kaybetmiş. Veriler ve
değerlendirmeler eskimiş. İçeriğine bakmanın pek anlamı kalmamış.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder