Dünyada sermaye piyasalarında,
uzun zamandan bu yana, bir bayram havası esiyor. Borsalar zirveden zirveye
koşuyor. Küçük yatırımcılar her zaman memnun olmasalar da kurumsal
yatırımcıların yüzleri devamlı gülüyor.
Borsa tarihsel olarak
Anglo-Sakson kuruluşudur. Kısa vadeli finansman açısından İngiltere ve Amerikan
ekonomisine katkıları çoktur. Buna karşılık kıta Avrupa’sında ve Japonya’da
sigorta şirketlerinin birikimlerine dayalı bankacılık öne çıkar. Dolayısıyla
dünyadaki borsaların kuruluş ve gelişme hikâyelerinin arkasında genellikle
İngilizce konuşanlar etken olmuştur diyebiliriz.
1990 sonrasında küreselleşme ve
buna bağlı olarak finansallaşma, hızla yayılmaya başlayınca, doğru dürüst
gelişmiş şirketleri olmayan ülkelere bile ilk önerilen finansal kurum borsa
olmuştu. O yıllarda borsa, hisse senedi öyle moda haline geldi ki, Sovyetler
Birliği’nin dağılmasından sonra, önce eski Sovyet ülkelinde sonra da Afrika
dâhil az gelişmiş ekonomilerde papatyalar gibi çoğalmaya başladılar.
2008 Küresel Krizi öncesinde,
başta Amerikan, İngiliz ve Japon borsaları olmak üzere, küçük yatırımcılar,
vergi ve diğer teşviklerle borsalara yönlendirildiler. Merkez Bankaları
faizleri düşürerek bu olaya yardımcı oldular. Devamlı yükselen borsalarda, küçük
miktarlı alt-satlarla gelirleri arttı, tüketimleri çoğaldı.
Ancak sonunda en çok
kazananlar, her zaman ve her yerde, çok parası olanlar oldu. Dünyada ve ülkelerin
kendi içinde gelir dağılımındaki bozulma zirve yaptı. Dünyada nüfusun yüzde
1’lik bölümü varlıkların yarısından fazlasına sahip oldu. Uçurum her geçen yıl
daha da açıldı.
Varlık yönetim uzmanların, bu
gelişmenin arkasındaki en belirgin etkenlerden birinin borsalar olduğunu iddia
ediyorlar. Hızla yükselen borsalarda, eğer dikkatli yatırım kararları alınırsa,
mevduat ve diğer yatırım araçlarında çok daha fazla getiri elde edildiği
konuşuluyor.
Bu iddiayı doğrulayan bir veri
seti aşağıdaki tabloda da görünüyor. Tablo
2016 yılı sonu itibariyle dünyadaki varlıkların hangi yatırım araçlarına
yatırıldığını gösteriyor.
Portföy yönetim uzmanları
tarafından yönetilen varlıkların toplamı
166,5 trilyon dolar olarak görülüyor. Bu toplamın 56 trilyon dolara yakın
bölümü ABD’de, 41 trilyon dolarlık bölümü ise Avrupa’da. Diğer bir deyimle,
yüzde 67’si ABD, Avrupa ve Japonya’da.
Daha önemlisi, bölgeden
bölgeye, ülkeden ülkeye değişmekle beraber, varlıkların çoğu hisse senedi
piyasalarına yatırılmış. Oralarda işlem görüyorlar. Dünyadaki varlıkların yüzde 43’lük bölümü, Amerika’dakilerin ise yüzde
70’i borsalara yatırılıyor. Konuştuğumuz rakamlar size küçük gelmesin. Dünyada 72 triyon dolar, Amerika’da ise 39
trilyon dolarlık varlık borsalarda işlem görüyor. Türkiye ekonomisinin
büyüklüğünün 0,8 trilyon dolar olduğunu düşünürseniz, ne kadar büyüklükten bahsettiğimi
daha iyi anlatabilirsiniz.
Bu kadar büyük kaynağı
borsalarda yönetenler, sadece kendi
ülkelerinde değil, sermaye hareketlerinin en serbest olduğu ülkelere de yatırım
yapıyorlar. İstedikleri zaman milyonlarca doları bir borsaya indiriyorlar,
zirve yaptırıyorlar. Gelirlerine gelir ekliyorlar. Daha da zenginleşiyorlar.
İstedikleri zaman tam tersi bir işlemle, küçük yatırımcıları yerle yeksan
ederek, borsadan çıkıyorlar.
Borsalardaki tırmanışa bir de bu açıdan bakın.
Kaynak: Boston Consulting group
Hocam borsanin yon degisim zamani haberinide sizden takip edecegiz ,saygilar 🙋
YanıtlaSil