Ancak burada ilginç bir gelişme
oldu. Dışarıdan sıcak para getirenler, hisse senedi sattı, devlet iç borçlanma
senedi (DİBS) aldılar.
TCMB’nin verilerine göre,
yurtdışında yerleşik kişiler, 1- 20 Mayıs arasında, 646 milyon dolarlık hisse senedi yatmışlar. Portföylerini
azaltmışlar. Buna karşılık 252 milyon
dolarlık DİBS almışlar.
Böylesine kısa süreli
hareketlerle piyasa değerlemesi yapmak çok doğru bir şey değil. Hatta bu
verilere bakıp uzun dönemli tahliller yapmak, öngörülerde bulunmak da yanlış.
Zaten benim amacım da bu değil.
Sadece hisse senedi satanların
neden DİBS aldıklarını açıklamaya çalışacağım.
İzninizle önce ikisi arasındaki
farkı hatırlatayım. Hisse senedi
yatırımları kısa vadeli yatırımlardır. Ve yatırımcı yatırdığı paradan ne
kadar gelir elde edileceğini tahmin eder ama bilemez. Buna karşılık DİBS, yani kamu tahvilleri sabit
getirili yatırımlardır. Parasını tahvile yatıranlar, vadenin sonunda ne kadar
gelir elde edeceklerini bilirler.
Burada gelir hesaplanırken bir
nominal (faiz) yani kasaya giren para vardır. Bir de enflasyondan arındırılmış
reel faiz vardır. Sıcak para yatırımcıları için enflasyondan çok nominal getiri
önemlidir. Türki Lirasıyla yatırım yapanlar için ise reel faiz öne çıkar. Çünkü
onlar enflasyondan daha çok etkilenirler.
Sıcak paracıların
davranışlarını daha iyi anlayabilmek için, gelin ülkeler itibariyle nominal ve
reel faizlere bakalım. Aşağıdaki tabloda,
15 Mayıs itibariyle, bazı ülkelerin 2
yıllık tahvil reel faiz gelirleri ile 10 yıllık tahvil nominal faizleri yer
alıyor.
Önce Türkiye’ye bakın. Hem reel faizde hem de nominal faizde en yüksek
düzeylerde. ABD, İngiltere, Japonya, Fransa, Almanya ve Çek Cumhuriyeti’ndeki
“zavallı” (!) yatırımcıların paraları pul oluyor. Reel faizler negatif. Diğer
bir deyimle, iki yıl vadeli tahvil alınca zarar ediyorlar. Dahası Japonya’da 10
yıllık tahvil alanların nominal getirileri bile negatif.
İşte bu tablo, yani Türkiye’deki yıllık yüzde 3,1 reel, yüzde
10 nominal faiz geliri, yurtdışı yerleşikleri buraya çekiyor. Yabacılar
yüksek gelir elde edebilmek için parasını Hazinenin çıkardığı devlet iç
borçlanma senetlerine yatırıyor. Böyle tatlı gelir biraz Brezilya’da ve birkaç
ülkede daha var. Başka yerde yok.
Yüksek faiz ödemek demek, sıcak
paracının getirdiğinin üstüne bir de faiz geliri ödemesi yapmak demek, hem de
dövizle. Peki fazla dövizi, nereden bulacağız?
Kendimiz döviz basamayacağımıza göre dışarıdan borçlanarak. Bir anlamda
dışarıya kaynak aktararak.
İşin buyanı sıcak paracı için
önemli. Hatırlayın yeni hükümet kurulurken kimin Hazine’den sorumlu olacağı
konuşuluyordu. Piyasaların beklentilerinden bahsediliyordu. Ekonominin döviz dengesi bu kadar bozuk
olunca sıcak paracıların beklentilerinin önem kazanması normal.
Yapılması gereken şey sermaye
hareketlerinin bu derece serbest olmasının gereğini düşünmek. Unutmayın, artık IMF bile neoliberal
politikaları ve aşırı sermaye hareketleri serbestisini yanlış buluyor. Biz
kulağımızın üstüne yatarak bu süreci geçiremeyiz. Gerçekten yapısal bir
değişiklik yapmak istiyorsak buradan başlamamız lazım.
Tablo: Ülkelere göre tahvil getirileri
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder