Bazı okurlarım “Bütçe dengeleri
harika. Yeter artık, yok bütçe açığı, yok bütçe dışı işlemler gibi konuları
daha fazla yazma.” diyorlar.
İnanın bana ben de yazmak
istemiyorum. Ama televizyonlara, gazetelere bakıyorum. Ekonomi programlarında bütçe
dışı işlemler, kamu dengeleri benzeri konular yerine artık futbol konuşuluyor.
Gazetelerde ise Türk milli takımında dağıtılan primlerin TL değil Euro olduğu
yazılıyor.
Bütçe deyince sadece açık
rakamına bakılıp geçiştiriliyor. Kamu borç stokuna kimse geniş açıdan bakmıyor.
Bütçe dışına, halı altına atılan işlemlerden kimse söz etmiyor.
Gelin önce beş aylık bütçeye
bakalım.
Ocak-Mayıs bütçesi 9 milyar dolar fazla verdi. Güzel bir gelişme. Yatırımlar kısa vadeli olduğu için, kimse
bunun nasıl sağlandığını, orta vadede sürdürülebilir olup olmadığını konuşmak
istemiyor.
Gelir tarafında TCMB ve kamu bankalarından alınan temettü
10,2 milyar lira. GSM gelirleri 6 milyar lira. Çıkarın bunları, bütçe açığı
geçen yılın üstüne çıkar. Dahası ve en önemlisi bazı vergilerin tahsilatında
sıkıntılar var. Örneğin tahakkuk eden KDV’nin
sadece yüzde 36’sı tahsil edilebilmiş. Gerisi birilerinin cebine gitmiş.
Harcama tarafı biraz daha
ilginç. Savunma ve güvenlik harcamalarındaki artış yüzde 30. Terör ortamında normal.
Ancak sağlık ve emeklilik harcamaları
yüzde 41,5 artmış. Sosyal güvenlik sistemi çok iyi gitmiyor. Aflarla
sağlanan gelirlerin etkisi bitince açık büyümeye başladı. Buna karşılık
belediyelere bütçeden paylar ve yatırım harcamaları, geçen yılın aynı dönemine
göre yarı yarıya azaltılmış. Şimdilik önlem alınarak ödenmeyen paralar yılsonuna
doğru gider olarak yazılacak. Açık etkilenecek.
Bütçe kadar önemli başka bir
konu daha var. Kamu kuruluşlarının dış borçlarındaki artış.
Kamuda devlet adına borç alan
kuruluş Hazine’dir. Bazen kendi aldığı dış borcu KİT’lere, belediyelere ve kamu
bankalarına kullandırabilir. Bu borçlar Hazine’nin hesabına kaydedilir. Bir de
kuruluşların kendilerinin aldıkları dış borçlar var. Çoğunda Hazine
garantördür. Kamu kuruluşu ödeyemezse o öder. Bu da koşullu yükümlülük olarak
Hazine’nin defterine yazılır.
Son yıllarda yeni bir dalga
yayılmaya başladı. Başta İstanbul
Belediyesi olmak üzere bazı kamu kuruluşları ve özelikle kamu bankaları Hazine
garantisiz dış borç alıyorlar. Dışarıda para bol olunca borç almak kolay. Ama
geri ödeme sorunu çıkarsa ana hissedar Hazine sorumluluktan kaçamaz.
Aşağıdaki tabloda 2006-15 yılları arasında alınan garantisiz borçların milyon
dolar olarak dağılımı yer alıyor. Görüldüğü gibi, 2006 yılında bir milyar
dolardan az olan garantisiz dış borç stoku, 2015 sonunda 10,7 milyar dolara ulaşmış. Hızlı artışın nedeni Halk
Bankası ağırlıklı olarak kamu bankalarının aldıkları dış borçlar.
Yine Hazine Müsteşarlığı
verilerine göre, 2016’nın ilk dört
ayında alınan garantisiz borç toplamı 2,4 milyar dolara ulaştığı görülüyor.
Yani garantisiz dış borç stoku 13,1 milyar doları geçmiş. Ağırlık yine kamu
bankaları ile İstanbul Belediyesinde.
Bankaların dış borç almak için
Hazine garantisine ihtiyaç yok fikri bir görüştür. Onlar borç alıp, şirketlere
dövizli kredi veriyor olabilirler. Kredi geri dönüşlerinde sorun olmadığı
sürece sıkıntı çıkmaz.
Ama belediyeler için 1994
yılında yaşanan Ankara örneğine bakmak yeterli olacaktır.
Bu tür borçlar dövizi girişi
oldukça pek dikkate alınmazlar. Ancak 1994 Krizinde olduğu gibi, ilk krizde Hazine’nin
başına bela olurlar.
''Ancak 1994 Krizinde olduğu gibi, ilk krizde Hazine’nin başına bela olurlar''.GENE balalar,fakat hastalığın ne zaman nüksedeceği exakt olarak belli değil ama doktorun dediğine göre 'temennim değil' ama mutlaka nüksedecek.
YanıtlaSil