Bugün ekonomi yazmayacağım. 12
Eylül’ü öncesiyle, sonrasıyla derinden yaşayan bir 78 Kuşağı mensubu olarak,
son dönemde gördüğüm keskin toplumsal bölünmenin, 1980 öncesinden daha derin
olduğunu düşünüyorum. Bu gidişin önüne hemen geçilemezse olacakları düşünmek
bile istemiyorum.
Bana göre böylesi keskinleşmenin nedeni, toplumda farklılıkları körükleyip, aynıları
bir araya getirme ve oradan siyasi gelecek yaratma çabası. Ne yazık ki,
gelinen aşamada tüm partiler, bilerek veya bilmeyerek bu gelişmeden nemalanma
yarışına girdiler.
Bu tehlikeli gidişin önüne geçmek için acilen yapılması
gereken şey, aynıları ayrıştırmak yerine farklılıklarımızla birlikte yaşamanın şartlarının
nasıl oluşturulacağını düşünmek.
Birliktelik kurallarla olur. Ailede, okulda, fabrikada, dairede, toplumda birlikte yaşayabilmenin
önkoşulu akılcı, dinamik, çağdaş kurallar koymaktır.
Ailede kuralı büyükler koyar.
Ama kendilerine göre, istedikleri zaman değişen, baskıcı kurallar bir süre
sonra çocuklarla ebe beyinlerin arasını açar. Sıkıntılar başlar.
Aynı ilkeler, okulda,
fabrikada, dairede de geçerlidir. Aradaki tek fark, bu yapıların kuralları
önceden bilinir. Kuralları beğenmeyen, istemezse orada okumaz, çalışmaz.
Toplumlarda durum farklıdır. İstersen
aileden, işten ayrılabilirsin ama ülkenden asla. Dolayısıyla birlikte yaşamanın
kuralları herkesi kapsamalıdır. Bu nedenle Kural koymak, uygulamak demokrasinin
temel koşuludur. Demokrasi kurallar ve
kurumlar rejimidir. Ben istedim oldumcu yaklaşımlar anti demokratiktir.
Çağdaş demokrasilerde temel
kuralları yasama organları koyar.
Anayasa ve kanunlar genel kuralların temellerini belirler. Gelişmiş demokrasilerde
yasama organları hayati öneme sahiptir. Bu bağlamda demokratik bir seçim
sistemi ve siyasi partiler düzeni de demokrasinin olmazsa olmazıdır.
Ana kurallar belirlenince
günlük uygulamaları yürütme organları,
hükümetler yapar. Günlük işler sırasında gerekli detay kuralları da hükümet
belirler. Bakanlar Kurulu Kararları, tüzükler, yönetmelikler, tebliğler
çıkarır. Savunma, emniyet, adalet, sağlık ve eğitim işleri başta olmak üzere devlet/kamu
hizmetlerini yerine getirir.
İşte bu aşamada, vatandaşlarının etnik, dinsel, cinsiyet vb.
farklılıkları karşısında devletin gözü kör olmalıdır. Devlet kapısında sadece bunlar değil, partili ayrımı da
yapılamaz. İhale verilirken bizim partililere göre düzenlemeler olmaz. Müdürler
seçilirken liyakate bakılır. Sosyal yardımlar ilçe teşkilatından getirilen
karta göre dağıtılmaz.
Bu nedenle devlet öncelikle
laik olmak zorundadır. Laiklik çağdaş
devletin olmazsa olmazıdır. Dinle devletin bağları mutlak anlamda
kesilmelidir. Yanı sıra hukukun üstünlüğü demokrasinin olmazsa olmazlardandır.
Kurallar kondu, hükümet
uygulama yaptı. Denetimini kim yapacak? Kurallara uymayana nasıl ceza
verilecek? Uyanlar nasıl ödüllendirilecek? Demokrasilerde kural koymak kadar
denetlemek te önemlidir.
İşte çağdaş, demokrat ve
hukukun üstünlüğüne inanan yargının görevi
budur. Yargı eğer iyi çalışmıyor, yavaş ve adil değilse toplumda adalet duygusu
kaybolur. Bir süre sonra herkes kendi kuralını koymaya ve uygulamaya başlar.
Toplumda mafyöz ilişkiler yayılır. Kaos gelişir.
Bu aşamadan sonra, ülkede her alanda kurallar değil ilişkiler
etkin olmaya başlar. Toplumsal aynılıklar daha da etkinleşir. Hemşerilik,
okulculuk, cemaatçilik, dernekçilik, partidaşlık vb. benzerlikler devlette prim
yapar hale gelir.
Devlette işi olanlar kuralları
öğrenmek ve onlara uymak yerine, siyasi ve bürokratik ilişkilerini geliştirmeye
çaba gösterirler. Bir süre sonra devlette
üst düzey tanıdığı olanlar kuralları yok saymaya başlar. Kamudan haksız menfaat
elde edenler çoğalır. Sonunda siyaset idealler için değil, kamudan zengin olmak
için yapılır hale gelir.
Devletten beklediği, hak ettiği
hizmeti alamayanlar karşılaştıkları davranışın nedenini ararlar. Haklı veya
haksız olarak sorunun kendi etnik veya mezhepsel kimliğinde vb. şeylerde olduğunu
düşünmeye başlarlar. Umutsuzluk gelişir. Toplumsal bataklıkta sivrisinekler
ürer. Dışarıdan atılan ilaçlarında yardımıyla bölünme gelişir, derinleşir.
Yapılacak şey bellidir.
Çözüm çağdaş, demokratik, laik,
ve hukukun üstünlüğü ilkelerini esas alan, kuvvetler ayrılığının sağlandığı parlamenter
sistemdedir.
Sonra fıtratları gereği farklı taraflara savrulan kardeşler birbirlerini öldürmeye başlar ve sonrası içfelaket.Uyarılarınızı umarım birileri dikkate alır.ME..
YanıtlaSil