Hükümet geçen hafta TBMM’ne bir
kanun tasarısı gönderdi.
Tasarının adı “Yatırım
Ortamının İyileştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun”. Oldukça kapsamlı bir tasarı. Ama nedense (!), kamuoyunda en çok geçici
2. Maddesinde yer alan “varlık barışı”
dikkat çekti.
Hâlbuki tasarıda; AR-GE
teşvikleri, finans kurumları arasındaki farklı uygulamaların kaldırılması,
faizsiz finans ürünlerinin yaygınlaştırılması, vergi ile SGK kesintilerini
birleştirmeye yönelik düzenlemeler gibi birçok değişiklik var.
Söz konusu önlemler daha çok var olan yatırımların genişlemesine yönelik. Ama
ekonomiye lazım olan yeni yatırımlar.
Yeni yatırım kararı alacak
yatırımcılar için ilk bakılacak şey bunlar değil.
Birincisi ve en önemlisi,
eğer kapitalist bir ekonomide çalışılıyorsa mal güvenliği ve sözleşme
özgürlüğünü tanıyan hukuk ve yargı sistemi. Diğer bir deyimle sermayedarların,
siyasi önceliklerle alınan keyfi, seçici idari karar ve uygulamalarla mülkiyet
hakkının ihlal edilmeyeceğine inanmaları gerek. Yanı sıra ekonomik ve siyasi istikrarın sürdürülebilir olması da
önemli.
Gelelim Tasarının Geçici 2.
Maddesinde yer alan varlık barışına.
Bunca yıldır ekonomiyi elimden
geldiğince takip etmeye çalışırım. Böylesi
bir uygulamayı ilk defa görüyorum.
Vergi ve kara para uzmanı
değilim ama taslak bir “Nereden olursa olsun döviz getir?” mantığı
içeriyor. Getirilecek para ve diğer
varlıklar için bankalara ve vergi dairelerine yapılacak beyan yetiyor. Ardından
ne bir vergi var ne de bir tahkikat.
Doğru karar verebilmek için önce bu paraların neden yurda
getirilmediğini, dışarıda tutulduğunu anlamak lazım. Eğer paralar ithalat, ihracat, dış borç ödemesi gibi
ekonomik nedenlerle dışarıda tutuluyorsa, kimse işleri devam ettiği sürece
parasını bu kanunla yurda getirmez.
Gelelim iç hukuk sistemine ve
idari uygulamalara güvenmediği için parasını dışarıya götürenlere. Onlar için
önemli olan siyasi, yasal ve idari reformlar. Bu tasarı ona yönelik değil
zaten.
Yasa dışı yollardan para
kazanıp dışarıya götürenleri ilgilendiren tek şey dışarıda kendilerini güvensiz
hissetmeleri. Paralarını getirmeleri için onlara yönelik özel bir güven ortamı
lazım.
Taslağa yakından bakalım.
Paranın nereden geldiği araştırılmayacak. Getirilen paralar hakkında Türk Parasını Kıymetini Koruma
Kanunu, Gümrük Kanunu, Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu ve Vergi Usul Kanunun bazı
maddeleri uygulanmayacak.
Bu kadar esnek, neredeyse
hiçbir işlem yapılamadan dışarıdan para getirmeye izin vermenin bir nedeni
olmalı.
Ne olabilir? Ekonomik nedenler var mı?
Ülkenin dövize olan ihtiyacı
azalmadı. Yazılarımda işin bu tarafı üzerinde sıklıkla durduğumu biliyorsunuz.
Yıllık döviz ihtiyacı 200-210 milyar dolar civarında olan bir ekonomi için ucuz
kaynak bulmak önemlidir.
Ama bu yeni bir olay değil. Bu
nedenle son on beş yılda dört defa denenen ama istenen sonuca ulaşılamayan affın/barışın
yenisi deneniyor.
İkinci neden;
dünyada son dönemde ortaya çıkan, Panama Belgeleri ve buna bağlı olarak Off
-shore hesapların güvenilirliği sorununun ortaya çıkması olabilir.
Yine de nereden bakarsanız
bakın TBMM’nin, bu tasarı hakkında, Türkiye’nin kara para cennetine dönüşümünü
engellemek amacıyla, çok ama çok dikkatle karar vermesinde büyük yarar var.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder