Tarih bize dünya savaşlarının en önemli nedeninin ticari
paylaşım olduğunu öğretmiştir. Emperyalistler
dünya kaynaklarını olabildiğince sömürürken, biraz palazlanan yeni güçler pay
isteyince ortalık karışmıştır. Her büyük savaşın sonrasında, galiplerin
dizayn ettiği yeni bir ekonomik düzen kurulmuştur.
Sovyetlerden sonrası
Buna pek uymayan bir örnek Uruguay Raund Ticaret
Müzakereleridir. Sovyetler Birliği’nin
savaşsız yıkılmasıyla dünyada yeni bir denge kurulmuştur. Yeni dönemin
ticari dengeleri Dünya Ticaret Örgütü kontrolüne bırakılmış, küreselleşme hızla
yayılmıştır.
1990’lı yılların başında, Birleşmiş Milletler Cenevre Daimi
Temsilciliğinde görevliydim. Uruguay Raund Ticaret Müzakerelerini izlemek ve
bazı görüşmelere katılma şansım oldu.
Ticaretin diğer konulardan ne kadar farklı olduğunu
yaşayarak gördüm. Her konuda ülkeler arasındaki ittifakları görmek ve anlamak
mümkündür. Ticaret müzakerelerinde kim
kimin dostudur, düşmanıdır konuya göre değişir. Tarım konusu görüşülürken
düşman olan AB ile ABD, fikri mülkiyet hakları görüşülürken dost oluverirler.
Yeni düzene doğru
Zengin ülkeler yeni ticari düzen için, adını Doha Raund koydukları bir müzakere dizisi başlattılar. Kasım 2001
‘den beri çeşitli toplantılar yapıyorlar. Tarım, fikri mülkiyetin korunması,
çevre ve işgücü piyasaları gibi bazı konularda zenginlerle fakirler
anlaşamıyor. Büyük fikir ayrılıkları var. Her zaman olduğu gibi, Kuzey yarım
küredeki zenginler yükü fakirlerin üstüne yıkma gayreti içindeler.
Ancak son küresel kriz, Atlantik’in iki kıyısını da derinden
etkiledi. Krizin yükünü dünyaya yaymak
için klasik savaşlar çıkarmak eskisi kadar kolay değil. Öte yandan az
gelişmişler de uluslararası müzakereleri öğrendiler. Eskisi kadar cahil
değiller. Geçmişte Hindistan ve Mısır’ın önderlik ettiği G77’ye artık Çin
ve Rusya gibi iki dev katıldı. Yanı sıra
yükselen piyasa ekonomilerinin dünya ticaretindeki payı oldukça arttı. Onları
ikna etmeden karar almak da kolay değil.
Bu ve diğer gerçeklerin farkında olan ABD ve AB, TTIP (Transatlantik Trade and Investment Partnership –
Transatlantik Ticaret ve Yatırım Ortaklığı) görüşmelerini başlattılar.
Uzmanların yaptığı hesaplara göre, en geç 2016 içinde sonuçlanması beklenen
görüşmeler iki yakanın ekonomilerine yüzde 3 ila 9 arasında olumlu katkı
sağlayacakmış.
Bizi dışlarlarsa
İşin en ilginç yanı AB ile gümrük birliği olan Türkiye’nin
bu anlaşmanı neresinde olduğunu kimse
bilmiyor. Görüşen taraflar, sonra bakarız yaklaşımı sergiliyorlar. Bizim bakanlarımız ise, anlaşmanın dışında
kalmanın ne demek olduğunun farkındalar ve özellikle Avrupa tarafını Gümrük
Birliğinden çıkmakla tehdit ederek, uyarmaya çalışıyorlar.
Gümrük Birliğinin ekonomiye katkısı ayrı bir tartışma
konusu. Ancak TTIP imzalanır ve biz
dışında kalırsak ekonomik sonucu daha fazla ticaret açığı ve işsizlik olacak.
Bir de Gümrük Birliği’nden çıkarsak ekonomik dengelerin daha da bozulacağı
mutlak bir sonuç. En basit sonuç zaten sorunlu olan işsizliğin daha da
artması olacak. Gerisini siz düşünün.
Ama nedense ne medya ne de siyaset kurumu bu konuya gereği
kadar önem vermiyor. İçeride Dersim, PKK,
paralel yapı ve yolsuzluk; dışarda ise İŞID, Suriye, Kudüs, Amerika’nın keşfi
gibi konularla uyutuluyoruz. Bu
arada birileri malı götürüyor.
Bu konu en büyük
yapısal reform. Uyanmanın ve Avrupa’ya yönelmenin zamanı. Geç kalırsak yaya
kalırız.
Hakancım teşhisin çok yerinde.Sen bunları söylerken birileri fert başına milli geliri 12.000 dolara(kağıt üzerinde) çıkartmaya çalışıyor.
YanıtlaSilSEÇIMLER YAKLAŞIYOR. SEÇMENE BIR BÜYÜME HIKAYESI LAZIMDI.
Sil