2016 bütçesi, beklendiği gibi
genel olarak hedeflere uygun bir sonuçla yılı tamamladı. Bununla beraber
ayrıntılara bakınca önemli yapısal değişimler göze çarpıyor.
Fazla detaya girmeden kısaca
konuları ele alacağım.
Önce gelirler;
Yılsonu hedefine ulaşıldı.
Bunda en önemli katkı vergi barışından
gelen gelirler. Maliye Bakanı 13,5 milyar lira tahsilat yaptıklarını belirtti. Kurumlar,
gelir vergileri ile KDV tahsilatında son iki ayda görülen performans artışı bunun
ispatı.
Ancak genel tahsilat problemi
devam ediyor. Örneğin KDV’de yıllık
tahsilat oranı yüzde 52. Yani geçen yıl tahakkuk eden yaklaşık 104 milyar
liralık KDV’nin neredeyse yarısı toplanabilmiş. Daha kötüsü de var. Faizler,
paylar ve cezalarda tahsilat oranı sadece yüzde 18,3. Öyle ki, 205 milyar
liralık tahakkukun 38 milyar lirası Hazine’nin kasasına girebilmiş. Anlaşılan artık
zamanında vergi ve ceza ödemek istisnai bir davranış olmuş.
Öte yandan bir defalık gelirler bütçenin gelir performansını pozitif
etkiliyor. En önemlileri özelleştirme, TCMB ve kamu bankalarından alına temettü
ve GSM satış gelirleri.
Hedefi tutturmaya önemli
katkısı olan, nakit girişi olmayan “Borçlanma senedi geçmiş dönem faizleri ve
primleri” kalemini belirtmeden geçmemek lazım. Bu işlemler muhasebe kaydı
olarak gelir yazılır ancak nakit girişi olmaz. Buna rağmen muhasebe
gösteriminde bütçe dengesini pozitif etkiler. Bu kalem 2015’te 1,1 milyar
liraymış geçen yıl 4,3 milyar liraya ulaşmış.
Harcamaları bir
tablonun yardımıyla özetlemeye çalışacağım.
Önce bir saptamayla başlıyayım.
Merkezi bütçe gittikçe savunma, güvelik
ve sosyal yardım bütçesi olmaya başladı.
Aşağıdaki tablodan da
çıkarılacağı gibi, savunma hizmetleri artı kamu düzeni ve güvenlik hizmetlerine
bütçeden ayrılan pay evvelki yıl yüzde 11,9 iken geçen yıl bu oran yüzde 12,3’e
çıkmış. Terörün azdığı, ordunun Suriye’de savaştığı bir dönemde böylesi bir
gelişme normal.
Bununla beraber tablonun son
sırasındaki sosyal güvenlik ve sosyal yardım hizmetlerine ayrılan kaynağın
artışı önemli. Daha önceki yazılarımda sosyal güvenlik harcamalarında görülen
hızlı artışa defalarca değinmiş ve bunun ileride sorun olacağını belirtmiştim.
Bütçedeki değişimi daha iyi
anlatabilmek için başka bir örnek vereyim. Harcamaları başka tür bir sınıflamaya
tabi tutalım ve yatırım harcamaları ile
sosyal amaçlı transferler, hane halkına yapılan transferler ve sağlık,
emeklilik ve sosyal yardım giderlerini toplayarak karşılaştıralım.
Resim burada bize bir başka
gerçeği gösteriyor. 2015 yılında yatırımlara
yüzde 11,2 kaynak ayrılırken bu oran 2016 yılında yüzde 10,2’ye düşmüş. Buna karşılık, yukarıda toplamını aldığımız sosyal transferler harcamalardan yüzde
15,8 pay alabilirken 2016 yılında yüzde
18,3’e çıkmış.
Görünen o ki, büyük kamu yatırımları,
KÖİ (Kamu Özel İşbirliği) projeleriyle bütçe dışına çıkarılmış. Buradan
sağlanan kaynağın bir bölümü sosyal transferlere ayrılmış.
Bu değişim bir politika tercihidir.
Bir devlet bekası için terör ve güvenliğe kaçınılmaz olarak, hesabına bakmadan para
harcamak zorundadır. Buna karşılık
terörü besleyen ekonomik sorunların başında gelen ve rekorlar kıran işsizliği
yenmek için devletin daha fazla yatırım yapması gerekir. Dahası, geri kalmış
bölgelerde doğrudan üretime yönelik kamu yatırımı yapmak ve/veya genel olarak yatırımları
teşvik ederek çoğaltmak, işsizliği ve sosyal yardım yapılan yoksulluğu azaltacaktır.
Böylelikle insanlara balık yemek değil balık tutmak öğretilecektir.
Balık tutmayı bilmeyen, tutulmuş
balığı yemeğe alışmış insanların çoğunlukta olduğu bir toplumun, yerleşmiş çağdaş
demokratik kurumlara sahip olması beklenemez. Çünkü yoksul bırakılarak sürekli sosyal yardımlara bağımlı kılınan insanların, kendi gelecekleri hakkında daha özgür ve daha demokrat kararlar
alabilmeleri kolay değildir.
Son söz: Dalkavukluğun sağladığı çıkar, dürüstlüğün getirdiği
çıkardan daha verimli olursa o ülke batar. (Montesquieu)
Tablo: Merkezi bütçe harcamalarının fonksiyonel dağılımı (%)
Kaynak: Muhasebat Gen. Müd.lüğü
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder