Bu
topraklarda 1989 yılının Ağustos’una kadar cebinde bir dolar bulundurmak
yasaktı. Dış ticaret işi yapmayan şirketler bile hesabında döviz
bulunduramazdı.
Gençler
bilmiyor olabilir. 12 Eylül’de siyasi yasaklar getirilmişti. Süleyman Demirel,
Bülent Ecevit, Deniz Baykal, Necmettin Erbakan, Alpaslan Türkeş ve daha birçok
siyasetçinin aktif politika yapması askeri cunta tarafından yasaklanmıştı.
Turgut
Özal, 1987 yılında yasakların kalkması
için referandum kararı aldı. Sonuç çok küçük bir farkla yasakların kaldırılması
yönünde oldu. Eski liderler siyasete dönüş yaptılar.
Aynı
dönemde, büyüme sorunu yaşayan ekonomide kaynak sıkıntısı kendini göstermeğe
başladı. Arayışlar ve dışarıdan gelen
baskılar sonucunda, ekonominin alt yapısı yenilenmeden kambiyo rejiminde
serbestleştirmeye gidildi.
Önceden
cebinde döviz gezdiremeyen halkımız, yüksek enflasyon ortamında parasının
değerini korumak için hızla döviz tevdiat hesabı (DTH) açmaya başladı. Sadece
hesap açsa belki sorun bu kadar yaygın olmazdı. 1994 ve 2001Krizleri ile
özellikle 2009 Krizlerinden sonra fiyatlama, kiralama gibi her alanlarda da
dövizi esas alan sistemler yaygınlaştı.
Dolarizasyonun
böylesine yaygın olduğu bir ortamda, birileri dövize karşı tavır alır oldular. Ancak
nedense döviz karşıtı söylemler genellikle “milliyetçi” diyebileceğimiz
çevrelerden geliyor. (Hemen belirteyim gözlemlerim geniş kamuoyu yoklamalarına
dayanmıyor.)
Konuyu rakamlarla desteklemeden
önce milliyetçiliğin tanımı için Türk Dil Kurumu (TDK) kaynaklarına gidelim.
TDK milliyetçiliği; “Milliyet ilkesini
benimseyen, milliyetsever, ulusçu, ulusalcı "Milliyetçi millî olan her şeye karşı daima hassas bulunan, onu bilen ve
koruyan insandır." - M. Kaplan” olarak tanımlıyor.
Anladığım
kadarıyla bir milliyetçinin milli paramıza, Türk Lirasına karşı daima hassas
olması beklenir.
Şimdi
gelelim Türkiye’de en çok ve en az hangi illerde döviz tevdiat hesabına
teveccüh olduğuna.
Bu
bağlamda Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu’nun verilerinden yaralanarak
aşağıdaki tabloyu hazırladım.
Tablonun mantığı basit: Verilerin ilk yayımlandığı yıl
olan 2007 sonu ile son yayımlandığı dönem olan 2016 Eylül ayı itibariyle,
illere göre DTH’nın o ildeki banka şubelerindeki toplam mevduata oranı
alınıyor. Diğer bir deyimle, bir şehirdeki toplam mevduatın ne kadarının
dövizli mevduat olduğu bulunuyor. Sonra bu oran büyükten küçüğe
sıralanıyor.
Dokuz
yılda ilk on ilde çok büyük değişiklik yok. İlk dört ilin sadece yeri
değişmiş. Hepsi iç Anadolu’da komşu iller. İstanbul’u bir kenara
koyalım. Gaziantep ve Hatay’ın üst sıralara çıkmasının nedenini Suriyeli
göçmenlere bağlayabiliriz.
Resmi
daha iyi anlayabilmek için bir de en az DTH tutulan illere bakalım. 2016
Eylül itibariyle, en sondan yukarı doğru gidelim: Hakkâri, Bitlis, Ardahan,
Van, Ağrı, Kars, Şanlıurfa, Muş, Çanakkale, Osmaniye. İlginç değil mi? Çoğu Doğu
ve Güneydoğu Anadolu’da.
Burada
aklınıza şöyle bir soru gelmiyor mu? Kendisini milliyetçi, muhafazakâr olarak
tanımlayan insanlar, neden TL değil de Dolar ve/veya Euro saklıyorlar?
Nedenler
arasında tasarrufunu enflasyondan korumak vardır. Enflasyondan arındırılmış
reel faiz düşük olunca, tasarruf sahipleri TL yerine döviz tutuyor olabilirler.
Bir diğer neden, faize karşı olan insanların, paralarının değerini korumak için
döviz hesabı açtırmalarıdır belki de.
Nedenleri
daha iyi anlayabilmek için geniş araştırmalara ihtiyaç var. Ancak tablodaki rakamlardan
Doların/Euro’nun İç Anadolu’da daha fazla sevildiğini söylersek pek yanlış
olmaz.
Son söz: Para silahtır. (Billy Dicelly)
Tablo: İllere göre DTH/Toplam
Mevduat oranı sıralaması
Kaynak: BDDK
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder