31 Aralık 2016

2017’de dünyada ve Türkiye’de riskler

2016 çok sıkıntılı geçti. Umarım yeni yılda benzeri olaylar hiç gündeme gelmez. Biraz daha nefes alırız, yüzümüz güler.

Niyetimiz ne olursa olsun bir de hayatın gerçekleri var. Olaylara sadece pembe gözlükle veya sadece kara gözlüklerle bakamazsınız. Çünkü her olay, iyiyi ve kötüyü, güzeli ve çirkini içinde barındırır. Ama bu zıtlardan birisi ağır basar ve biz ona göre karar veririz. Tabi kararımızı verirken gözlemlere, bilgiye dayalı düşünmeye çalışmak gerekir.

Bu bağlamda olabildiğince çok sağlıklı ve kaliteli bilgi sahibi olmak önemlidir. Çünkü eskilerin dediği gibi, “Yarı cahil kör cahilden beterdir.” Dolayısıyla eksik bilgi ile yapılacak önermeler, saptamalar eksik olmaktan öte tehlikelidir de.

Bu ön tespitleri yaptıktan sonra gelelim gelecek yılın olası risklerini kısaca sıralamaya.

Dünyada:

  • ·      ABD’de Trump dönemi maliye ve özellikle dış ticaret politikalarının belirsizliği, finans sektöründe deregülasyon döneminin yeniden başlaması,
  • ·      Enflasyon artışının hızlanması ve FED ile diğer merkez bankalarının faiz arttırma hızı,
  • ·      Dünyada büyüme hızının istenen seviyelere çıkamaması,
  • ·      ABD-Çin, ABD-Rusya krizlerinin geleceği, (Trump, II. Dünya Savaşı sonrasında kurulan düzeni değiştireceğini söylüyor)
  • ·      Avrupa finans sektöründe yaşanan sorunların çözümünün gecikmesi, aşırı genişleyici maliye politikası uygulamalarının yaygınlaşması,
  • ·      İngiltere’nin AB’nden ayrılışının esasları,
  • ·      Fransa ve Almanya’daki seçimler ve sonrasında AB’nin siyasi geleceği tartışmalarının hızlanması,
  • ·      Yükselen piyasa ekonomilerinden para çekilişinin hızlanması, büyümelerinin yavaşlaması, G. Afrika ve benzeri dış borç bağımlısı olanların krize girmesi,

Türkiye’de:

  • ·      İşsizliğin çift haneli seviyelerde dirençli hale gelmesi. Özellikle genç işsizliğinin hızla yükseliyor olması,
  • ·      Şirketlerin ve hane halkının borçluluğundaki yükseliş,
  • ·      Büyüme hızının artmaması durumunda kredi geri ödemelerinde görülebilecek artış,
  • ·      Üretimde ithalata bağımlılık,
  • ·      Dolarizasyon düzeyi,
  • ·      Cari açık artışı ve ülkenin ama özellikle özel sektörün döviz finansman ihtiyacı,
  • ·      FITCH’in uluslararası kredi derecelendirme notunu düşürmesi,
  • ·      Kurdaki hareketlerin önce enflasyona sonra faizlere olacak etkisi, (ekonominin; düşük faiz, kur yükselişi, yüksek enflasyon sarmalına girme riski)
  • ·      Bütçe dışında biriken koşullu yükümlülüklerdeki hızlı artış,
  • ·      Yeni seri büyüme rakamları gibi önemli verilerde yaşanan tahlil ve geriye dönük değerlendirme sorunlarının yarattığı belirsizlik,
  • ·      PKK, ISİD ve FETÖ terörünün artması,
  • ·      Suriye ve Irak’taki savaş ortamı,
  • ·      OHAL’ın süresinin tekrar uzatılması,
  • ·      Hukukun üstünlüğü konusundaki tereddütlerin giderilememesi,
  • ·      AB ve ABD ilişkilerde yaşanan gerilimlerin devam edip etmeyeceği,
  • ·      Rejim tartışmaları ve başkanlık referandumu ile yeni anayasanın onaylanması halinde, devlet kurumlarında geçiş döneminden yaşanacak belirsizlikler,

Yukarıda sıralananlardan sanki krize doğru gidiyormuşuz gibi bir anlam çıkarılmamalı. Kriz beklenmeyenin gerçekleşmesidir. Karar alıcılar sorunların varlığını kavrayıp akılcı, sağlıklı, etkin, uygulanabilir ve sürdürülebilir kararları hayata geçirebilirlerse, yukarıdaki olumsuzluklar, en fazla ekonominin büyümesini yavaşlatır.

Aksi halde, böylesi ortamlar, bir kelebeğin kanat çırpmasının fırtına etkisi yaratmasına neden olur.

***
Not: Yeni yılın dünyaya ve Türkiye’me barış ve huzur; sizlere sağlık, mutluluk ve neşe getirmesini dilerim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder