25 Aralık 2016

Kur hareketlerini izlemek için cari açık yeterli bir gösterge mi?

Durun lütfen hemen itiraz etmeyin. İzin verin ne demek istediğimi açıklamaya çalışayım.
Öncelikle belirtmemede yarar var. Ben bir akademik iktisatçı değilim. Öyle literatüre katkı sağlamak gibi bir iddiam olamaz. Sadece akademisyenlerden ricam bu konuyu biraz daha farklı bir açıdan ele almaları.
Bir ülkenin döviz dengesi iki ana tabloda gösterilir. Birincisi ve ne çok bilineni ödemeler dengesi bilançosudur. Adı üstünde bir bilançodur. Belli bir tarih itibariyle, ekonominin döviz dengesini, giriş ve çıkışları gösterir. Öteki Uluslararası Net Döviz Pozisyonu (UYP) verileridir.  
Bildiğiniz gibi, ödemeler dengesi akım verileri, belli bir dönem içindeki değişimleri, gösterir. UYP ise stok rakamları. Yani UYP bir tarih itibariyle ülkenin döviz varlıkları ile yükümlülük stokunu içeriyor. Önemli bir gösterge olduğu kesin. Eğer varlıklar ile (borçlar dahil) yükümlülükler arasındaki fark açılıyorsa iyiye işaret olmadığını anlarız.
Öte yandan, ödemeler dengesinin bir bölümü olan cari denge; ithalat, ihracat, dış borç faiz ödemeleri, navlun ile turizm gelir ve giderleri gibi dövizli işlemleri kapsar. Bu denge açık veya fazla verir. Açık verince açığın nasıl finanse edildiği sermeye hareketlerinde görülür. Dolayısıyla devamlı açık veren ekonomiler için sermeye hareketleri önemli bir kalemdir. Bu bölüm doğrudan yatırımlar, hisse senedi ve tahvil yatırımları, mevduatlar ve krediler kalemlerinden oluşur.
Cari açık finanse edilirken, doğrudan yatırımlar mı, portföy yatırımları mı yoksa borçlar mı öne çıkıyor ona bakmak lazım. Eğer açık, çoğunlukla borçla finanse ediliyorsa, borcu geri ödeme için de döviz gerekeceğinden, sermaye hareketlerini yakın izlemeye almakta yarar var.
Yanı sıra bizim gibi kambiyo rejiminin (sermaye hareketleri) tamamen serbest olduğu ekonomilerde döviz ihtiyacı sadece dış borç ödemesi, dış ticaret ve ona bağlı işlemlerden doğmuyor. Onlar döviz ihtiyacının önemli bir parçası ama tümü değil. Yabancıların BIST, tahvil piyasasındaki işlemleri, mevduatlarındaki giriş çıkışlar da büyük miktarlara ulaşıyor.
Kısacası ülkenin döviz ihtiyacının sadece cari işlemler açıklarından kaynaklanmıyor. Önemli bir bölümü de sermeye hareketleri kalemlerinden geliyor?
Yaşadığım pratikte bunu doğruluyor. Cari açığın, tek başına döviz dengesini anlamak açısından yeterli bir gösterge olup olmadığını sorgulatıyor.   
Peki neden?
Öncelikle şunu belirtmeme izin verin. Ekonominin kısa vadede içinde bulunduğu durumu daha iyi anlayabilmek, sağlıklı tahliller yapabilmek için akım veriler öne çıkıyor. Ama hangisi?
Sadece cari açık mı yoksa onu ve mevduat hareketleri, hisse senedi ve tahvil ile kredi geri ödemeleri gibi kalemleri de kapsayan döviz finansman ihtiyacı mı?
Aşağıdaki grafikte 2002-2015 yılları arasında, cari açık ile döviz finansman ihtiyacı yer alıyor. Görüldüğü gibi arada büyük fark var. Ve bu fark gittikçe açılıyor.
Farkın en büyük nedeni dış borç geri ödemelerinin her geçen yıl artması. Örneğin TCMB verilerine göre, Ekim 2016 – Ekim 2017 arasında ödenmesi gereken tüm borçların toplamı 164 milyar dolar iken, tahmin edilen cari açık miktarı 35-40 milyar dolar civarında. Yani dış borç geri ödemeleri için gereken döviz, cari açığı kapatmak için gerekli olandan çok fazla.
Diğer bir deyimle, dış borçlanma azalıncaya kadar, sadece cari açık üzerinden yorum yapmak ne kadar sağlıklı olabilir?
Burada tek sorun şu: TCMB döviz finansman ihtiyacı verisini ödemeler dengesi rakamları ile beraber yayımlamıyor. Bu tablo bir süre sonra Ödemeler Dengesi Raporu’nda yer alıyor.
Yine de en azından uzmanlar ve işini dürüstçe yapan yorumcular döviz finansman ihtiyacını takip etmeye başlasalar yararlı olur sanırım. Böylelikle önümüzdeki dönemi daha izleyebilecek ve yorumlar yapabileceğiz.

Grafik: Yıllar itibariyle cari açık ve döviz finansmanı ihtiyacı (Milyon $)


Kaynak: TCMB

1 yorum:

  1. Çok önemli bir konunun altını çiziyor yazı. Bir firmanın finansal durumu nasıl sadece gelir tablosuna bakılarak doğru biçimde anlaşılmaz ise bir ülkenin dış finansal durumu sadece cari açık rakamlarına veya sadece dış ödemeler dengesine bakılarak analiz edilemez. Bu basit ve değerli noktayı görmezden gelen iktisatçıların sayısı azımsanamaz. Bence bizim öncelikle Current Account denen dış ekonomik işlemlerle ilgili dış ödeneler tablosuna bilanço demekten vaz geçmeliyiz. Çünkü bilanço stok verilerine dayanan anlık durumu Gösteren bir kavramıdır. Oysa dış ödemeler dengesi belirli dönemde gerçekleşen verilerle yani akımla ilgili kavramlardan oluşur, Buna bakılarak dış kaynak ihtiyacı hakkında Konuşmak, adeta bir dönemlik kar zarar tablosuna bakarak firmanın finansman ihtiyacını konuşmaya benzer ki bunu yapmak bir bankacı için düpedüz saçmalık olur, önemli hatta hayati bir noktayı vurgulayan yazara teşekkürler.

    YanıtlaSil