Durun lütfen hemen
itiraz etmeyin. İzin verin ne demek istediğimi açıklamaya çalışayım.
Öncelikle belirtmemede
yarar var. Ben bir akademik iktisatçı değilim. Öyle literatüre katkı sağlamak
gibi bir iddiam olamaz. Sadece akademisyenlerden ricam bu konuyu biraz daha
farklı bir açıdan ele almaları.
Bir ülkenin döviz
dengesi iki ana tabloda gösterilir.
Birincisi ve ne çok bilineni ödemeler
dengesi bilançosudur. Adı üstünde bir bilançodur. Belli bir tarih itibariyle,
ekonominin döviz dengesini, giriş ve çıkışları gösterir. Öteki Uluslararası Net Döviz Pozisyonu (UYP) verileridir.
Bildiğiniz gibi, ödemeler
dengesi akım verileri, belli bir dönem içindeki değişimleri, gösterir. UYP ise
stok rakamları. Yani UYP bir tarih itibariyle ülkenin döviz varlıkları ile
yükümlülük stokunu içeriyor. Önemli bir gösterge olduğu kesin. Eğer varlıklar
ile (borçlar dahil) yükümlülükler arasındaki fark açılıyorsa iyiye işaret
olmadığını anlarız.
Cari açık finanse edilirken,
doğrudan yatırımlar mı, portföy yatırımları mı yoksa borçlar mı öne çıkıyor ona
bakmak lazım. Eğer açık, çoğunlukla borçla finanse ediliyorsa, borcu geri ödeme
için de döviz gerekeceğinden, sermaye hareketlerini yakın izlemeye almakta
yarar var.
Yanı sıra bizim gibi kambiyo rejiminin (sermaye hareketleri)
tamamen serbest olduğu ekonomilerde döviz ihtiyacı sadece dış borç ödemesi,
dış ticaret ve ona bağlı işlemlerden doğmuyor. Onlar döviz ihtiyacının önemli
bir parçası ama tümü değil. Yabancıların BIST, tahvil piyasasındaki işlemleri,
mevduatlarındaki giriş çıkışlar da büyük miktarlara ulaşıyor.
Kısacası ülkenin döviz
ihtiyacının sadece cari işlemler açıklarından kaynaklanmıyor. Önemli bir bölümü
de sermeye hareketleri kalemlerinden geliyor?
Yaşadığım pratikte
bunu doğruluyor. Cari açığın, tek başına döviz dengesini anlamak açısından
yeterli bir gösterge olup olmadığını sorgulatıyor.
Peki neden?
Öncelikle şunu
belirtmeme izin verin. Ekonominin kısa vadede içinde bulunduğu durumu daha iyi
anlayabilmek, sağlıklı tahliller yapabilmek için akım veriler öne çıkıyor. Ama
hangisi?
Sadece cari açık mı
yoksa onu ve mevduat hareketleri, hisse senedi ve tahvil ile kredi geri ödemeleri
gibi kalemleri de kapsayan döviz
finansman ihtiyacı mı?
Aşağıdaki grafikte 2002-2015 yılları arasında, cari
açık ile döviz finansman ihtiyacı yer alıyor. Görüldüğü gibi arada büyük
fark var. Ve bu fark gittikçe açılıyor.
Farkın en büyük nedeni dış borç geri ödemelerinin her geçen
yıl artması. Örneğin TCMB verilerine göre, Ekim 2016 – Ekim
2017 arasında ödenmesi gereken tüm borçların toplamı 164 milyar dolar iken,
tahmin edilen cari açık miktarı 35-40 milyar dolar civarında. Yani dış borç
geri ödemeleri için gereken döviz, cari açığı kapatmak için gerekli olandan çok
fazla.
Diğer bir deyimle, dış
borçlanma azalıncaya kadar, sadece cari açık üzerinden yorum yapmak ne kadar
sağlıklı olabilir?
Burada tek sorun şu:
TCMB döviz finansman ihtiyacı verisini ödemeler dengesi rakamları ile beraber
yayımlamıyor. Bu tablo bir süre sonra Ödemeler Dengesi Raporu’nda yer alıyor.
Yine de en azından
uzmanlar ve işini dürüstçe yapan yorumcular döviz finansman ihtiyacını takip
etmeye başlasalar yararlı olur sanırım. Böylelikle önümüzdeki dönemi daha izleyebilecek
ve yorumlar yapabileceğiz.
Grafik: Yıllar itibariyle cari açık ve döviz finansmanı ihtiyacı (Milyon $)
Kaynak: TCMB
Çok önemli bir konunun altını çiziyor yazı. Bir firmanın finansal durumu nasıl sadece gelir tablosuna bakılarak doğru biçimde anlaşılmaz ise bir ülkenin dış finansal durumu sadece cari açık rakamlarına veya sadece dış ödemeler dengesine bakılarak analiz edilemez. Bu basit ve değerli noktayı görmezden gelen iktisatçıların sayısı azımsanamaz. Bence bizim öncelikle Current Account denen dış ekonomik işlemlerle ilgili dış ödeneler tablosuna bilanço demekten vaz geçmeliyiz. Çünkü bilanço stok verilerine dayanan anlık durumu Gösteren bir kavramıdır. Oysa dış ödemeler dengesi belirli dönemde gerçekleşen verilerle yani akımla ilgili kavramlardan oluşur, Buna bakılarak dış kaynak ihtiyacı hakkında Konuşmak, adeta bir dönemlik kar zarar tablosuna bakarak firmanın finansman ihtiyacını konuşmaya benzer ki bunu yapmak bir bankacı için düpedüz saçmalık olur, önemli hatta hayati bir noktayı vurgulayan yazara teşekkürler.
YanıtlaSil