Beklenen oldu. Amerikan Merkez
Bankası politika faizini bu yıl artıracağını ilan etti. Yükseliş yavaş
olacakmış. Haber, kısa vadeli piyasalarda, neredeyse bayram etkisi yaratı.
Daha önceki yazılarımda, dünya finans piyasalarının içinde bulunduğu
sıkıntılı durum nedeniyle hızlı faiz yükseltmenin mümkün olamayacağını
belirtmiştim.
Ancak sonunda bir gün
yükseleceği kesin.
Bazılarınız, “bize ne elin
dolar faizinin artışından” derseniz aşağıdaki tabloya biraz yakından bakmanız
gerekecek.
Tablo, Nisan 2015 itibariyle Türkiye’de kimlerin, ne kadar
döviz varlığı, ne kadar döviz yükümlülüğü var onu gösteriyor. Eğer bir şirketin veya ülkenin döviz varlıkları ile
yükümlülükleri arasında bir fark varsa mutlaka dikkatli olmak lazım. Hele bir
de, fark bizdeki gibi borçlar lehine ise, yani açık varsa durum daha da ciddi
olabilir.
Nedeni basit. Aile bütçemizdeki gibi ülke döviz varlıklarımız
borçlarımızı karşılamıyorsa, ne yapacağımızı düşünmemiz lazım.
Basit bir örnek vereyim.
Türkiye’de döviz basılmadığına göre, elinde döviz varlığı
olmayanlar, döviz borcunu ödeyebilmek için TL ödeyerek döviz satın alacaklar.
Veya yeniden döviz borçlanacaklar.
FED faiz artırmaya başlayınca,
önce borçlanma faizleri sonra da kur yukarı doğru hareketlenmeye başlayacak.
Sonuç olarak döviz pozisyonu açığı olanlara ek yükler gelecek. Açığı olanlar bu
yükleri kime yansıtacaklar? Sermayedarlara mı müşterilere mi? Cevabı
biliyorsunuz.
O zaman gelin Türkiye’de açık
pozisyonu olan, döviz yükümlülüğü varlıklarından fazla olanlar kimlermiş bir
bakalım.
Hükümetin, çoğunluğu dış
borçlarından kaynaklanan açığı 107,4 milyar dolar. Bankaların açığı ise160
milyar dolar kadar. Oldukça fazla. Diğer sektörlerin açığı 249 milyar dolar
seviyesine ulaşmış. TCMB’nin, döviz rezervleri nedeniyle açığı değil 122,3
milyar dolar fazlası var. Böylelikle toplam açık 394 milyar dolar olmuş.
Anlayacağınız, dövizdeki
hareketler en çok reel sektörü ve bankaları etkileyecek. Ama sakın hükümetin bu
işten sıyrıldığını sanmayın. Onunda açığı az değil.
Bir de açığın hangi enstrümanlardan kaynaklandığına bakalım. Doğrudan yatırımlarda yükümlülükler varlıklardan 117
milyar dolar kadar fazla. Hisse senedi ve tahvillerde oluşan portföy
yatırımları ile mevduatlardaki açık 181,4 milyar dolar. En büyük açık
kredilerde. Toplamı 219 milyar dolar civarında. Tek sevindirici durum 123
milyar dolarlık uluslararası döviz rezervleri.
Ülkenin döviz dengesi bu
haldeyken döviz faizlerindeki artışların etkilerine hazırlıklı olmak için acele
yapılması gerekenleri, burada defalarca yazdım. Tekrarlamayacağım.
Bu yazımı, döviz yükümlülüklerinin
en tehlikelisi olan sıcak para stokuna değinmeden bitirirsem yanlış olur. Çünkü
döviz yükümlülüklerin büyük bölümü kısa vadeli sıcak paradan oluşuyor. Nisan’da stok 215,4 milyar dolar olmuş.
Bu tutar, tahmini milli gelirin yüzde
30’u civarında.
Tablo: Türkiye'nin Uluslararası Yatırım Pozisyonu (UYP)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder