Hazine Müsteşarlığı, Perşembe günü Resmi Gazete’ de kamu
kurumlarının dış finansman sağlamasına ilişkin bir Yönetmelik yayımlandı.
Yönetmelikle
getirilen temel değişiklik, Hazine garantili tahvil ihracı yapılabilmesine
olanak tanınması. Yani Hazine garantili proje tahvillerinin önü açılıyor.
Neden?
Bu değişiklik büyük olasılıkla, finansman sağlama güçlükleri
yaşanan, büyük altyapı projelerinde yaşanan tıkanıkların aşılması amacına
hizmet ediyor. Dahası anılan yönetmeliğin 5. maddesinin 3. fıkrasına göre; eskiden yüklenici sadece proje kredisi
teklifi ile gelirken ve bu krediler yüzde 95’e kadar garanti edilirken
şimdi tahvil ihracı teklifi ile gelecek ve yüzde 100’e kadar garanti alacak.
İşin başka bir teknik bir yanı daha var. Yeni çıkarılacak
tahvillerin borçlusu Hazine olmadığı için Müsteşarlığın
maliyetlere nasıl müdahil olacağı da belli değil. Bilginiz için açıklamamda
yarar var. Benim hatırladığım kadarıyla, bu tür büyük proje kredilerine dış
borç alınırken Hazinenin belli benchmarkları vardı. Bu bağlamda Hazine Uzmanları
bu kıstaslara bağlı olarak şartları kreditörlerle müzakere edebilirdi.
Oysa ki bu değişiklikle artık DHMİ gibi KİT’ler,
belediyeler, Karayolları, Devlet Su İşleri gibi kuruluşlar dış piyasalarda kendileri
tahvil ihraç edebilecek. Bu kuruluşlara aracılık edecek finansal kuruluşlar,
fiyat ve diğer şartların piyasada belirlendiğini belirtecekler. Dahası tahviller
gittikçe sıkışan sabit getirili enstrüman piyasalarında belli sayıda
yatırımcıya ihraç edilebilecek. Bu durumda aracılar, Hazineden daha geniş garanti
alabileceklermiş gibi görünüyor.
Anlaşılan o ki, büyük
altyapı projelerinin finansman paketlerinde sıkıntılar tahmin edilenden daha sıkıntılı.
Dolayısıyla böylesi yaratıcı düzenlemelerle çözümler aranıyor.
Sade bunlar olsa neyse. Yanı sıra Yönetmeliğin 5 maddesini 3
fıkrası; 6 maddesini 4 fıkrası ile 9. ve 19. Maddeleri de dikkat çekici. Ama
daha fazla teknik detaya girmeden burada keseyim.
İşin
mali disiplini ilgilendiren tarafına dönelim.
Dış borçla yapılan yatırım harcamalarının bir bölümü bütçeye
ödenek konmadan yapılır. Yani bütçe dışı bir işlemdir. O proje için bütçede
küçük bir ödenek konur, ama asıl harcama alınan dış krediden veya tahvil
ihracıyla gelen paradan yapılır. Bütçe
açığı büyümez.
Eğer dışarıda tahvil ihracı yapan bir KİT ise onun borcunun
bütçeyle bir ilgisi zaten yoktur. Sadece Türkiye’nin dış borç stoku büyüdükçe
detaylara bakılarak nedeni anlaşılabilir. Dış borcu alan KİT mi, belediye mi,
Hazine mi orada belli olur. Ama veriler gecikmeli yayımlandığı için, az da olsa,
bir şeffaflık sorunu vardır.
Böylesi uygulamalar mali disiplinden her geçen gün biraz
daha uzaklaşıldığını gösteriyor. Hatırlarsınız,
önce Yap-İşlet-Devret ve Kamu Özel İşbirliği projelerinin kapsamı genişletildi.
Milli parklarda tesis yapılması bile kapsama dahil edildi. Var olan kamu
garantileri yaygınlaştırıldı. Ardından
bu projeler için üstlenici şirketlerin aldığı dış kredilere Hazinece üstlenim
garantisi getirildi.
Bu sayede 2015 Bütçesinde kamu yatırımlarının miktarı küçüldü.
Gelecek yıl merkezi bütçeden bu yıldan daha az yatırım harcaması yapılacak. Ama
piyasadaki bazı yorumcular her ay bütçe rakamlarına bakıp düşük açık miktarını
alkışlamaya devam edecekler. Oysa kamunun bütçe dışındaki iç ve dış
yükümlülükleri hızla büyümeye devam edecek.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder