Yazıya başlamadan önce okuyucuyu bilgilendirmemde yarar var.
Ben 47 yaşında, 25 yıldan biraz fazla süreyle çalışarak kamudan emekli oldum. O
bir yıldır özel bir şirkette çalışıyorum ve emekli maaşımın yanı sıra ücret
alıyorum. Ben bu hakkı 1991 yılında Demirel-İnönü hükümetinin çıkardığı erken
emeklilik yasasıyla kazanmıştım.
Şimdi gelelim yazının konusuna. Aslında bir gazete haberi.
Milliyet’in haberine göre; “Erken
emeklilik fırsatları genişliyor. Yıpranma payı alarak emekliliğini öne çeken
meslekler arasına öğretmenler de katılıyor.” 4 yıl çalışan öğretmen 5 yıl
çalışmış sayılacak. Böylelikle 20 yıl çalıştıktan sonra 25 yıl üzerinden emekli
olabilecek.
Ben de yeni öğrendim, aynı hak daha önce sağlıkçılara da tanınmış.
Bildiğim kadarıyla madencilerin, emniyetçilerin, askerlerin,
istihbaratçıların ve basın mensuplarının
bu tür hakları zaten vardı.
Anayasal eşitlik her
çalışana erken emeklilik hakkını verir
Eğer yasalaşırsa bundan sonrası bir Anayasa Mahkemesi
kararına kalır. Anayasal eşitlik adına,
tüm çalışanlara erken emekli olabilecek yol açılır. Açılmalıdır da.
Madencilik gibi özel çalışma koşullarında ekmek parası kazananlar
haricindekilerin alabildiği bir hakkı neden çöpçü, maliye vergi uzmanı
alamasın? Bir mantığı var mı?
Çalışanlar neden erken emeklilik peşinde koşuyor? Biran önce
emekli olup Bodrum’daki yazlığına gitmek için değil tabi. Hepimizin bildiği bir
gerçek; yetersiz olan gelirini yükseltmek için. Amaç bir yandan emekli maaşı alırken, özel sektörde çalışmaya devam
etmek ve ikinci bir ücret alarak, refahını biraz olsun artırmak.
Borç batağında batmış milyonlarca insanın tek amacı emekli
ikramiyesiyle olan borcu kapatmak. Ek ücret ile de hayatını idame ettirmek.
Bunlar çok saygı duyulacak, rasyonel davranışlar.
Ama bu işin bir de
kamu finansmanı yönü var.
Herkes emekli olunca sosyal güvenlik sistemi maaşları nasıl
ödeyecek? Önceki yazılarıma bakın lütfen. Sistemin milyarlarca liralık açığı
zaten almış başını gidiyor. Açık miktarı
80 milyar lirayı geçti.
Buna ek olarak, erken emeklilik kararlarıyla prim ödeyenlerin
sayısı azalırken sosyal güvenlik havuzu dolmayacak. Yanı sıra emekli maaşı
alanların sayısı artacağı için havuzdaki birikimler daha hızlı boşalacak. Açık büyüyecek. Gelir tarafında önlemler
alınmazsa, Hazine borçlanması büyümeye başlayacak.
Aslında ben bu filmi
daha önce görmüştüm. Film yine bir seçim öncesi dönemde başlıyordu.
Siyasetçinin popülist yanı ağır basıyordu. Yasadan yararlanan bizler çok
mutluyduk. Az çalıp erken emekli olabilecektik. Oyumuz popülist rant
dağıtanlara gitti.
Sonucu sizler de
biliyorsunuz; 1994 ve 2001 Krizleri.
Dünyada ekonomik ve siyasi dengeler değişirken, faizler
yükselip büyüme oranları düşerken ortam popülizm yapmaya ne kadar uygun siz
karar verin. Sonra, yanlış yaptıklarına inanıyorsanız siyasileri uyarın. Çünkü
sonunda acıyı siz çekeceksiniz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder