Son aylarda ekonominin orta vadeli
geleceği hakkında tahminler yapmaya çalışanların en çok üzerinde durdukları
konu küresel parasal genişleme. Dert büyük olduğu için çare de kolay değil.
2008 Küresel Krizinin çıkma nedeni belli.
Finansal sektörün aktifinde bulunan trilyonlarca dolarlık varlıkların büyük
bölümünün karşılığı yok. Diğer bir
deyimle, bankalar ve diğer finansal kuruluşlar birilerinden borç para almışlar,
bunu karşılığı olmayan menkul varlıklara yatırmışlar. Eğer merkez bankaları
bol ve ucuz para vermeseler gelişmiş ekonomilerde değil banka sektör kalmaz.
III. Dünya Savasından beter bir yıkım olabilir.
Konuştuğumuz
varlıkların büyük bölümü türev ürün. Yani, kredi
alacakları gibi basit, karşılığı olan varlıkları kullanarak yaratılan ikincil
veya üçüncül menkul kıymetler. Bazı iddialara göre 1.000 dolarlık bir alacak
miktarı onlarca türev üründe karşılık olarak gösterilmiş.
Türev ürünlerin büyük çoğunluğu FED
faizine endeksli. Oradaki değişime göre bankalar getiri veya zarar yazmak
durumunda kalıyorlar.
Krizden
önce yenen hurmalar...
Amerikalı
bir araştırma şirketi olan Phoenix Capital Research araştırmasına göre sadece
ABD bankalarının bilançosunda 12 trilyon dolar değerinde FED faizine endeksli
swap ürünler var. Dolayısıyla FED tahvil alımlarından
küçük miktarlarda indirime gidip piyasalara mesaj vermeye çalışıyor.
Ama onların mesaj alacak durumları hiç
yok. Çünkü faize bağlı türev ürünlerin
toplamı 192 trilyon dolarmış. Yukarıdaki miktar sadece doğrudan FED faizine
bağlı olanların toplamı. Amerikan merkez bankasının faiz hareketi doğal
olarak piyasalardaki diğer faizleri de harekete geçirecek. Tüm türev ürünler
etkilenecek. Finansal sektör büyük zararlar yazmasa bile, en basitinden ek
sermeye ihtiyacıyla kaşı karşıya kalacak.
Bu
durumun farkında olan FED yönetimi, şimdi gittikçe şişen varlık balonunun
yaratacağı sorunları da göz önüne alarak ne yapacağını karar veremiyor.
Diğer bir deyimle bir yanda şişen varlık balonları diğer yanda patlamaya hazır
trilyonlarca dolarlık türev ürünler.
Anlayacağınız dışarıda tarzan (karar
alıcılar) zor durumda.
Böylesi
bir gelişme TCMB’nin de elini rahatlatıyor
Merkez Bankası’nın son faiz indirimine
biraz da bu açıdan bakmakta yarar var. Eğer
FED kısa vadede faiz yükseltemeyecekse, ECB Almanlardan izin alır almaz yeni
bir parasal genişleme programına başlayacaksa, TCMB neden faiz yükseltsin? Bu öngörüler doğru ise faizleri daha hızlı
düşürmek bile gerekebilir. Ama öngörülerin doğru olması şartını unutmadan.
Faize bağlı olmaksızın dışarıdan yeteri kadar döviz akmaya devam edecek gibi.
Belki bazı okurlarım “Ama yükselen
enflasyon ne olacak?” diyebilir. Bana söyler misiniz enflasyon kimin umurunda? Siyasetçilerin
kesinlikle değil. Onlara bağımlı olan kamudaki teknisyenlerin zaten olamaz. Daha
önemlisi, baksanıza maaş ve ücretle geçinenlerin bile değil. Çünkü hala daha
enflasyondan az oranda maaş zammına seslerini çıkarmadılar. Dolayısıyla bir kaç
tane finansal sektör uzmanının ve ekonomistin dışında enflasyonu dert eden
kalmadı.
Zaten
biliyoruz ki Merkez Bankası da faiz kararıyla enflasyonu değil, finansal
istikrar deyip döviz kurundaki oynaklığı hedefliyor.
O zaman kısa vadede pek sorun kalmamış gibi görünüyor.
Haydi hayırlısı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder