10 Mayıs 2014

Dört aylık Hazine nakit dengesi büyümenin yavaşladığını işaret ediyor

Hazine nakit verileri genel olarak bütçeyle ilişkilendirilerek değerlendirilir. Bir anlamda Maliye Bakanlığı’nın yayımladığı bütçe muhasebe rakamlarının öncü göstergesi niteliğindedir. Açık ve devlet borçlanması hakkında önemli bilgiler verir.

Muhasebe kurallarından hatırlanacağı gibi nakit veriler ile muhasebe kayıtları arasında bire bir uyum olmayabilir. Dolayısıyla Hazine’nin nakit açığı her zaman Maliye’nin bütçe rakamlarıyla uyuşmaz. Genellikle nakit harcamalar ödenekte kayıtlı olandan daha fazladır.

Büyümenin öncü göstergesi


Bu kısa bilgiden sonra nakit verilerinin diğer bir yanına değinmekte büyük yarar var. Bütçe gelir kalemlerinin KDV, ÖTV gibi, dolaylı vergi ağırlıklı olduğu çok bilinen bir gerçek. Özelleştirme gelirleri gibi bir defalık gelirleri çıkarırsanız vergi gelirlerinin yüzde 70 kadarı dolaylı vergilerden oluşuyor.

Bir defalık gelirler yıldan yıla değişmekle beraber toplam bütçe gelirlerinin yüzde 12 ila 15 arasında bir oranda. Eğer ilan edilen program başarıyla uygulanırsa bu yıl özelleştirme gelirleri önemli bir açığı kapatacak.

Biz dönelim dolaylı vergilere. Biliyorsunuz bunlar harcamadan alınan vergiler. Biz gıda, yiyecek, telefon veya mazot için para harcadıkça devlet gelir elde ediyor. Diğer bir deyimle ekonomide ne kadar çok harcama yapılırsa o kadar çok dolaylı vergi toplanıyor.

Dolayısıyla vergi gelirleri bir anlamda büyümenin öncü göstergesi niteliğinde.

Gelin bu açıklamalar ışığında aşağıdaki  tabloya bakalım. Tabloda 2009-2014 yıllarında, Ocak-Nisan, dört aylık nakit toplamlarının karşılaştırması görülüyor. Ben değişim rakamlarında özellikle gelir tarafına bakacağım.

Görüldüğü gibi 2009 yılında bir önceki yıla göre değişim yüzde 6,9. Bütçe gelirleri 2008’e göre bu kadar artmış. Sonraki yıllardaki değişimler bu yıla kadar hep çift haneli. Ama bu yıl tekrar tek haneye düşmüş ve yüzde 6,7 olmuş. Yani 2008-2009 değişiminden daha düşük.

Peki 2009 yılından daha düşük değişim ne anlama geliyor?

Aslında cevap çok basit. Önce tablodaki yıllara ait büyüme oranlarını hatırlayalım. 2009 yılında yüzde eksi 4,8. Küresel kriz var ekonomi küçülmüş. 2010 ve sonrasında ekonomi, sırasıyla yüzde 9,2; yüzde 8,8; yüzde 2,1 ve geçen sene yüzde 4 büyümüş.

O zaman büyüme ile nakit gelirleri arasında bire bir ilişki yok mu? Özelleştirme gibi bir defalık gelirlerin mevsimselliği nedeniyle bazen bu ilişki kopabiliyor. Örneğin önceki yıl Halkbank’ın bir bölüm hissesinin halka arzından gelen paranın geçen yılbaşında kayıtlara geçirilmesi nedeniyle ilk dört aylık nakit gelirlerinde büyük artış görünüyor. Ama bu tür etkilerin olmadığı, nakit gelirlerin büyük çoğunluğunun vergi geliri olduğu durumlarda rakamlar çok güzel bir büyüme öncü gösterge niteliğinde oluyor.

Aynen 2009 ve bu yıl olduğu gibi. Belki tek başına dört aylık nakit bütçe gelirlerine bakarak yıllık ekonomi büyüme verisi için konuşmak çok doğru olmayabilir. Ama dikkat edin bir rakam tahmini yapmıyorum. Sadece büyümenin aynen geçmişte olduğu gibi küçük düzeylerde kalacağını söyleyebiliriz. Yani yüzde 3’ün üstünde bir rakam büyük sürpriz olur.


Bir tek istisnası büyük özelleştirme hamlesi ve gelen paraların seçimler için hızla harcanması olabilir. Bu doğrultudaki hazırlıkların hızlandığını biliyoruz. İzleyip görelim.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder