Hazine
nakit verileri genel olarak bütçeyle ilişkilendirilerek değerlendirilir. Bir
anlamda Maliye Bakanlığı’nın yayımladığı bütçe muhasebe rakamlarının öncü
göstergesi niteliğindedir. Açık ve devlet borçlanması hakkında önemli bilgiler
verir.
Muhasebe
kurallarından hatırlanacağı gibi nakit veriler ile muhasebe kayıtları arasında
bire bir uyum olmayabilir. Dolayısıyla
Hazine’nin nakit açığı her zaman Maliye’nin bütçe rakamlarıyla uyuşmaz.
Genellikle nakit harcamalar ödenekte kayıtlı olandan daha fazladır.
Büyümenin öncü göstergesi
Bu kısa
bilgiden sonra nakit verilerinin diğer bir yanına değinmekte büyük yarar var. Bütçe gelir kalemlerinin KDV, ÖTV gibi,
dolaylı vergi ağırlıklı olduğu çok bilinen bir gerçek. Özelleştirme
gelirleri gibi bir defalık gelirleri çıkarırsanız vergi gelirlerinin yüzde 70
kadarı dolaylı vergilerden oluşuyor.
Bir
defalık gelirler yıldan yıla değişmekle beraber toplam bütçe gelirlerinin yüzde
12 ila 15 arasında bir oranda. Eğer ilan
edilen program başarıyla uygulanırsa bu yıl özelleştirme gelirleri önemli bir
açığı kapatacak.
Biz
dönelim dolaylı vergilere. Biliyorsunuz
bunlar harcamadan alınan vergiler. Biz gıda, yiyecek, telefon veya mazot için
para harcadıkça devlet gelir elde ediyor. Diğer bir deyimle ekonomide ne kadar
çok harcama yapılırsa o kadar çok dolaylı vergi toplanıyor.
Dolayısıyla
vergi gelirleri bir anlamda büyümenin öncü göstergesi niteliğinde.
Gelin bu
açıklamalar ışığında aşağıdaki tabloya
bakalım. Tabloda 2009-2014 yıllarında,
Ocak-Nisan, dört aylık nakit toplamlarının karşılaştırması görülüyor. Ben
değişim rakamlarında özellikle gelir tarafına bakacağım.
Görüldüğü
gibi 2009 yılında bir önceki yıla göre değişim yüzde 6,9. Bütçe gelirleri
2008’e göre bu kadar artmış. Sonraki yıllardaki değişimler bu yıla kadar hep
çift haneli. Ama bu yıl tekrar tek haneye düşmüş ve yüzde 6,7 olmuş. Yani
2008-2009 değişiminden daha düşük.
Peki 2009 yılından daha düşük değişim ne
anlama geliyor?
Aslında
cevap çok basit. Önce tablodaki yıllara ait büyüme oranlarını hatırlayalım.
2009 yılında yüzde eksi 4,8. Küresel kriz var ekonomi küçülmüş. 2010 ve sonrasında
ekonomi, sırasıyla yüzde 9,2; yüzde 8,8; yüzde 2,1 ve geçen sene yüzde 4
büyümüş.
O zaman büyüme ile nakit gelirleri
arasında bire bir ilişki yok mu? Özelleştirme gibi bir defalık gelirlerin
mevsimselliği nedeniyle bazen bu ilişki kopabiliyor. Örneğin önceki yıl Halkbank’ın bir bölüm
hissesinin halka arzından gelen paranın geçen yılbaşında kayıtlara geçirilmesi
nedeniyle ilk dört aylık nakit gelirlerinde büyük artış görünüyor. Ama bu tür
etkilerin olmadığı, nakit gelirlerin büyük çoğunluğunun vergi geliri olduğu
durumlarda rakamlar çok güzel bir büyüme öncü gösterge niteliğinde oluyor.
Aynen 2009 ve bu yıl olduğu gibi. Belki
tek başına dört aylık nakit bütçe gelirlerine bakarak yıllık ekonomi büyüme
verisi için konuşmak çok doğru olmayabilir. Ama dikkat edin bir rakam tahmini
yapmıyorum.
Sadece büyümenin aynen geçmişte olduğu gibi küçük düzeylerde kalacağını
söyleyebiliriz. Yani yüzde 3’ün üstünde bir rakam büyük sürpriz olur.
Bir tek
istisnası büyük özelleştirme hamlesi ve gelen paraların seçimler için hızla harcanması
olabilir. Bu doğrultudaki hazırlıkların hızlandığını biliyoruz. İzleyip
görelim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder