12 Mayıs 2014

Sosyal güvenlik havuzu dolmuyor emekliler az maaş alıyor

Bu topraklarda devletten geçinmek genel kabul görmüş bir anlayıştır. Çoğumuz devlete vermeden ondan almayı hak sayarız. Bazılarımız “Verecek neyimiz var ki” diyerek kendimizi haklı çıkarmaya çalışırız. Ama karımızın kolundaki bileziklerin sayısı az değildir. Onları “kötü gün için !” saklarız.

Aynı şey çalışanların emekliliğe yaklaşımında da görülür. Çevrenize şöyle bir bakın. Aldığı maaştan memnun olan bir emekliye rastlamazsınız. Yanlış anlaşılmasın maaşlarının yeterli olduğunu, şikayetlerinin haksız olduğunu söylemiyorum. Sonuna kadar haklılar.

Ama gelin bu maaş nasıl ödeniyor ona bir bakalım. Acaba daha fazla maaş ödenmesi mümkün mü anlamaya çalışalım.

Havuz nasıl doluyor?


Bizim emeklilik sistemimizde bir emeklilik havuzu var. Çalışanlar ve işveren oraya brüt maaşın yüzde 20’si kadar bir miktarı emeklilik prim kesintisi olarak bir havuzda toplanıyor.  Çalışanların ödediği primler, bireysel emeklilik sisteminde olduğu gibi kendi adlarına özel bir hesapta toplanmıyor. Ortak havuza atılıyor. Ne kadar çok çalışan var ve prim ödüyorsa havuzda o kadar çok para birikiyor. Biriken para emeklilere maaş olarak ödeniyor.

Maaş hesabı nasıl yapılır?

Gelin basit bir hesap yapalım. Brüt maaşınızın yüzde 20’sini prim olarak ödediğinizi biliyoruz Emekli olunca çalışırken aldığınız maaşın yüzde 80’i kadar emekli maaşı almak istiyorsunuz. O zaman bir yıl maaş alabilmek için dört yıl prim ödemeniz gerekir. Doğru mu?

Ortalama ömür beklentisi  75 olduğunu biliyoruz. Eğer 60 yaşında emekli olursanız 15 yıl maaş alacaksınız. Bu durumda 15 x 4 = 60 yol çalışmış olmanız gerekmez mi?

“Hayır ben çalışırken aldığım maaşın yüzde 60’ına razıyım” diyorsanız o zaman bir yıl maaş alabilmek için üç yıl prim ödemeniz gerekir. 15 yıllık maaşı hak etmek için de 45 yıl çalışmak yeterli olacaktır.

Bu hesap yanlış, devlette katkı sağlasın

Bu kadar uzun çalışmak mümkün olmadığına göre, gibi sonuç hep havuzun dolmadığını gösteriyor. Zaten bu nedenledir ki devlet her sene artan oranda sosyal güvenlik sistemine bütçeden para aktarıyor. Havuzun eksiğini kapatmaya çabalıyor. Yatırımlara ayırdığından daha fazla kaynağı sosyal güvenliğe ayırıyor. Hatta buna sosyal transferleri de eklerseniz bütçe neredeyse sosyal yardım, maaş ve faiz bütçesi oldu demek yanlış olmaz.

Ama TÜİK tahminlerine bakarsanız Türkiye nüfusu her sene yaşlanıyor. Emekli sayısı hızla çoğalırken, kayıt içinde çalışan, prim ödeyen sayısı aynı hızda çoğalmıyor. Havuza yeteri kadar para gelmiyor. Sistemin açıkları büyümeye devam ediyor.

Ne yazık ki kimse ileri büyük sorun olacak bu gelişmelerle ilgilenmiyor. Siyasetçilerin tek derdi var: Yarını kurtarmak.

Bilinmesinde büyük yarar var. Bu yıllarda işe giren gençlerin 2050’li yıllarda emekli maaşı alabilmeleri için en geç 2020-25 yıllarında emeklilik sisteminde radikal kararlar almak gerekiyor.


Daha çok var demeyin. Bu tür, tüm toplumu ilgilendiren kararları almak; uzun çalışmalardan ve geniş kesimleri ikna edebildikten sonra mümkün olabiliyor. Şimdiden başlarsak gecikmeyiz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder