Moody’s Türkiye’nin ülke notun
düşürünce insanların aklına ilk gelen borç rakamları oldu. Türkiye’nin borç
rakamlarını ele alan önceki yazım, sosyal medyada en çok okunan yazım oldu.
Okurlarıma teşekkür ediyorum. Sizlerin verdiği moral olmadan yazmak zor iş.
Borç sorunu sadece bize has bir
dert değil. Bugün dünyadaki durumu ele alacağım. Artan borçluluk, özellikle
2009 Küresel Krizinden sonra, gelişmiş ülke merkez bankalarının uyguladıkları
düşük faiz politikasının bir sonucu.
İzninizle biraz rakam
kullanacağım. Veriler IIF (Uluslararası Finans Enstitüsü)
tarafından derleniyor ve yayınlanıyor.
2016 yılının ilk yarısı
itibariyle, dünyada hanehalkına, reel
sektöre, devletlere ve finansal sektöre ait borçların toplamı 216 trilyon
dolara ulaştı. Bu toplamın 63 trilyon doları reel sektöre, 59 trilyon
doları devletlere, 54 trilyon doları ise finansal sektöre ait.
Kaynak: IIF EM Debt Monitor, Eylül 2016
Grafikten de görüldüğü üzere, 2009 Küresel Krizinden sonra sektörel borçlar farklı
gelişim çizgisi izliyorlar. Dünyada hanehalkları ve finansal sektör borçlarında
bir durulma göze çarpıyor. Devletlerin
(kamu) ve reel sektörün borçları ise artmaya devam ediyor. Büyümeyi destekleyici maliye politikalarının
devreye girememesinin en büyük nedeni aşırı büyüyen kamu borçları.
Bu yılın ilk yarısı itibariyle
kamu sektöründe en büyük artış Suudi Arabistan, Macaristan, Kore ve
Brezilya’da. Malezya ve Türkiye’de olumlu
gelişme var. Borç artışı çok yavaş.
Türkiye sadece reel sektörün borç rakamlarında biraz negatif
bir fotoğraf veriyor. Orada artış var. Çalışmaya göre bizim reel sektör
borçlarının sadece yüzde 44’ü Türk Lirasıyla alınan borçlar. Diğerleri döviz
(Dolar % 32, Euro % 22). Sürekli yazdığım gibi, döviz ağırlıklı borç yapısı
derecelendirme kuruluşlarına bağımlılığı artırıyor.
Dünyadaki borcu ülke gruplarına
göre ayırmak gerekirse, gelişmiş
ekonomilerin borçlarının toplamı 163 triyon dolara çıkmış. Japonya ve
Britanya’daki hızlı artışlar dikkat çekiyor.
Kalan borçlar gelişme yolundaki
ülkelere (GYÜ) ait. Bu yılın ilk yarısında en büyük artışlar Suudi Arabistan,
Çin, Polonya ve Şili’de görülmüş. Çin’in tek avantajı dövizli borcu yok. Hepsi
yerel para.
Kanımca Raporun en çok üzerinde
durulması gereken bölümü borçların vadesine ilişkin bilgiler. Diğer bir deyimle
vadesi bir yıl içinde dolacak borçların toplamı.
Dünyada gelecek yıl ödenecek borçların toplamı 1,6 trilyon
dolar. Bu toplamın 1,2 trilyon doları
tahvil. 0,4 trilyon doları ise sendikasyon kredisi. Sektör olarak en fazla borç
geri ödemesi olan, 515 milyar dolarla finansal sektör.
Ülke dağılımına gelince. GYÜ’ler gelecek yıl yaklaşık 975
milyar dolar borç geri ödemesi yapacaklar. Önemli bir tutar.
Bu bağlamda TCMB’nin verilerine göre, Türkiye’nin gelecek
ödeyeceği borç yükü 168 milyar dolar.
Sizi biraz rakama boğmamın
nedeni de burada. Kendi ülkelerinde negatif faizle (İngiliz hazinesinin son
borçlanmasında faiz % -1,77) gelir elde edemeyenlerin, dünyada göreceli olarak,
daha riskli ekonomilere yatırım yaparak nasıl yüksek oranda nemalandıkları
biraz daha iyi anlaşılsın istedim.
IMF’nin bile sermaye hareketleri (kambiyo rejimi) serbestliği
konusunda görüş değiştirdiği bir dönemde, bizde yapısal reformlara buradan
başlanmazsa, Moody's den şikayet etmenin lafı güzaf olduğunu hatırlatayım dedim.
En büyük borçlu Suudi Arabistan'ın, ABD'de 750 milyar doları olması bir şey ifade ediyor mu???
YanıtlaSilbildiğim kadarıyla o para hanedanın şahsi parası.ayrıca 11 eylül saldırısı neticesinde oluşan mahkeme kararıyla el konulacağı aşikardır.iş bununla kalsa iyi yakın gelecekte petrolüne el koyma ihtimali de oldukça yüksek.yani s.arabistanı haciz bekliyor.
Sil