TÜİK iki önemli istatistik
yayımladı. İlki Haziran işsizlik rakamlarını, ikincisi 2015 yılı Gelir ve Yaşam
Koşulları Araştırmasını içeriyor.
Önce işsizlikten başlayayım.
Genel işsizlik çift haneli
rakamlara ulaştı, yüzde 10’un üstüne çıktı. İş aramaktan vazgeçen, iş bulmaktan ümidini kesenleri de eklerseniz
rakam yüzde 20’lere yaklaşıyor. Diğer bir deyimle, çalışabilecek durumda
olan her beş insandan birisi işsiz.
Ancak bundan daha önemlisi, aşağıdaki grafikte de görüldüğü gibi, genç
işsizliğin son 75 ayın zirvesine ulaşılmış olması. Rakam yüzde 20,5 olmuş.
Her beş gençten birisi işsiz. Buna iş bulmaktan ümidini kesen geçleri de
eklerseniz, tahminen yüzde 25’e yaklaşır. Yani bu durumda, her dört gençten
birinin işi yok.
Üniversite son sınıflara ders
veriyorum. Öğrencilerimin bana en çok
sordukları soru hep ayı: “Hocam nasıl iş buluruz?” Ajitasyon olsun diye yazmıyorum. Ama gelin bu
soruya, onların gözlerine bakarak, siz gerçekçi bir cevap verin.
Çünkü ben veremiyorum. Üniversiteye
girmişler, bitirmek üzereler. Dolayısıyla bir an evvel işe girmek, ailelerine
daha fazla yük olmak istemiyorlar. Dahası hayalleri var, ev kurmak, çocuk
sahibi olmak, gezmek, eğlenmek istiyorlar.
Ancak iş aslanın midesinden de
ötede. Ara ki bulasın.
Kaynak : TÜİK ve Dr. Berke Duvan’ın hesaplamaları
Gelelim ilkiyle doğrudan
bağlantısı olan ikinci veri setine.
2015 yılında gelir eşitsizliği artmış. Hanehalkı en çok geliri maaş ve ücretlerden elde ediyor.
Yani insanların çoğu maaş ve ücretle geçiniyorlar. İşi olanların geliri bir
şekilde yükseliyor.
Buna karşılık aynı dönemde sürekli yoksulluk oranı yüzde 15,8 olmuş.
Bir önceki yıla göre artış var. Bu sonuç gayet normal. Çünkü, işsizler çoğaldıkça yoksullar artıyor.
Bana göre TÜİK Gelir ve Yaşam
Koşulları Araştırmasının en önemli sonuçlarından biri de; okur-yazar
olmayanların yüzde 27,2’sinin, yüksekokul
mezunlarının yüzde 1,6’sının yoksul olması. Düşünebiliyor musunuz; bin bir emekle yüksek okul
bitiriyorsunuz ama nedense yoksulluğu yenemiyorsunuz.
Hanehalkının içinde bulunduğu
ekonomik durumun daha anlaşılabilmesi için bir rakam daha vereyim. Nüfusun yüzde 68’i konut alımı ve konut
masrafları dışında taksit ödemleri veya borçları olduğunu beyan etmiş. Yani
konut alımı ve konut masraflarını da eklerseniz borçluluk oranı ne olur onu da
gelin siz tahmin edin. Görünen o ki, toplumda borçsuz nefer bulmak neredeyse
imkansız.
Şimdi bir tarafa FED, borsa, kur ve faiz üzerinden yapılan ve “mali disiplin
olduğu sürece sorun yok” diyen anlayışı, diğer tarafa da yukarıdaki verileri koyun.
Şirketlerin, KOBİ’lerin, esnafın durumunu eklemeyi de unutmayın.
Ardından ekonominin içinde
bulunduğu durum hakkında kararınızı verin.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder